VURDUMDUYMAZ BİR HALDEYİZ...
Yaşar Eyice / Yeni Vizyon Gazetesi
Hemşire A.T.’ye, otobüste, herkesin gözü önünde yapılan saldırıyı, tekmelemeyi öğrenince, ‘Herhalde bir hastanın işi!’ diye düşündüm.
Sonra öğrendim ki, aklı başında birinin, bilinçli bir şekilde hücumuna uğramış.
Şoförün ifadesine göre, üzerinde kot ceket ve şort olan hemşire A.T.’ye tekme savuran kişi yolcular tarafından dışarı atıldı.
Cam kenarında oturup, müzik dinleyerek dışarıya baktığı sırada, yüzünde acı hissederek kendinden geçen Hemşire, saldırganın ‘Bu kadınlar Şeytan, uğursuzluk saçıyor!’ dediğini belirtiyor.
Doktorlar, tekmeli saldırı sonucu, yediği darbe sonucu A.T.’nin ölebileceğini, ya da boynunun kırılıp felç kalabileceğini de belirtiyor.
Düşünün; her şeyden habersiz bir şekilde dururken, yüzünüze havada uçan bir adamın (karateci) tekmesini yiyorsunuz.
Neye uğradığını şaşırıyorsunuz.
Beyin kanaması da geçirirsiniz, yaşamınızı da kaybedebilirsiniz.
Ve de saldırgan, şortlu kadın için ‘Şeytan!’ diyor...
Öyle yetiştirilmiş...
Kadınları böyle görüyor...
Bu arada önemli bir konu daha var...
Otobüsteki yolcular ve hatta şoför, neden saldırganı yakalayıp, polise teslim etmiyor.
Bizler bu kadar duygusuz ve çekingen miyiz?
Daha doğrusu bu kadar korkak mıyız?
O saldırı, onlardan birine, ya da, içimizden birinin eşine, kızına, sevgilisine, yakınına yapılsa böyle sessiz kalabilir miyiz?
Şoför, belki de, vatandaşların göstereceği tepkiyi bildiği için, işin kolayına kaçıyor, ‘Yolcular dışarı attı!’ diyor.
Şimdi size bir gerçek olayı anlatayım, notunuzu buna göre de verebilirsiniz?
*- Sarı’nın iyiliği batışa kadar!
Her zaman söylüyorum:
Bizim evimizde, neredeyse yılın 12 ayı Türk Bayrağı asılıdır.
Ve de neredeyse hiçbir milli bayramımızı da kaçırmayız.
Lise yıllarımda İzci idim.
Sanıyorum 19 Mayıs günü İzmir Cumhuriyet Meydanı’nda yapılan törenlere gitmiştik.
Atatürk Heykeli’nin arka kısmında, insan boyunu aşmış çift sıra lükstrüm adı verdiğimiz, çit görevi gören bitkiler vardı. Şimdi birçok yerde bunların yerini ‘limon selvileri’ almış durumda.
Bayrak törenine katılacak biz izci gençler, burada kıyafetlerini değiştirip, yakınlarımıza veriyor. Sonra tekrar giyinip, tek eğlence sinemaya gidiyorduk.
Yeni yaptırdığım bayramlık giysilerimi’ çıkarmış üstülü değişmiştim.
O sırada biri, ‘Sen bana ver, ben tutayım!’ diyerek, iyilik gösterisinde bulundu.
Tören bitti, adamı arkadaşlarımla birlikte aradık yoktu...
İçimizden biri, ‘Hadi Bitpazarı’na gidelim’ dedi ve koşarak Çankaya’ya gittik.
Ve de, o adamı gördük.
Yolun ortasında, elindeki yeni takım elbiseyi kalabalıktan birine satmaya çalışıyordu.
Belki de beş dakika geç kalsaydık, mutlaka bir müşteri bulacaktı.
Etrafını sarıp, yakaladık.
Ellerinden, kollarından tutup, ‘Hadi Basmane Karakolu’na gidiyoruz!’ dedik.
O sırada biri yanımıza geldi...
Daha ne olduğunu anlamadan, ‘Ulan Sarı yine sen misin?’ diyerek, adamı elimizden aldı.
Tekme tokat, biraz da küfür ederek, kaçmasını sağladı...
Hatta, ‘Bir daha görürsem seni ben polise teslim edeceğim!’ dedi.
Sonuç şu:
Adam, ‘Sarı’ dediği kişinin suç ortağı idi.
Onu, poposuna vurduğu bir iki tekme ile kurtarmıştı...
O zamanlar bu kişi gençler tarafından Basmane Anafartalar Karakolu’na götürüp teslim edilseydi, neler olabileceğini ben bile tasavvur edemem!
Bilmem bir şeyler anlatabildim mi?
Şimdi bir başka güncel olaya gelmek istiyorum...
*- Cübbesini çıkardı!
Herkesin ‘Cübbeli!’ diye tanıdığı bir adam var...
Hayli ‘ilginç’ cinsel önerilerin de yer aldığı ‘Şifa Ayetleri’ adlı kitabında dini değerleri aşağıladığı gerekçesiyle hakkında dava açılan bu adam, mahkemede kendini şöyle savunmuş:
‘Yorum değil tercümedir!’
Sonra eklemiş:
‘Statüm gereği, dini değerleri aşağılamam olanaksız.’
Bakırköy 2’nci Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada savunmasını böyle yapmış üzerinde ‘cübbesiyle’ tanıdığımız bu kişi.
Kitabı derleme değil, tercüme imiş...
Kitabın içeriğini bilmiyorum ama tahmin edebiliyorum.
Okuyucuların içinden bazılarının da neler düşünebileceğini ya da yapmak isteyeceğini de...
Herhalde, otobüsteki hemşire hanıma da ‘Bu kadınlar Şeytan, uğursuzluk saçıyor!’ diyerek saldıran da okuduğu bir kitaptan ya da dinlediği bir manyaktan öğrenmiş olmalı...
Dünya Şehri İstanbul’dan bir insan manzarası bu...
*- Sakın dokunma...
Belki Leman’daki karikatürü henüz görmemişsinizdir!
Özel sayının kapağındaki görüntüye anlatayım:
Birçok bayan daire içinde toplanmış...
Yerde de toplar var...
Sporcular olarak düşünebilirsiniz...
Hepsi spor kıyafetinde, yani şortlu...
Bir, iki, üç diye sayıyorlar ve birlikte bağırıyorlar:
‘Şortuma dokunma!’ diye...
Ben de ilave ettim:
Yüzüme de dokunma!..
*- Kendine göre haklı!
Tatil günü olduğu için sizi bir fıkra ile biraz güldüreyim ve düşündüreyim:
Arap Şeyhi, Alman yapısı arabasından indi, Rus yapımı asansöre bindi.
İtalyan yapılı kapıyı açarken, Kore üretimi kefiyesini ve Tayvan yapımı cilbanını düzeltti.
İsviçre yapılı saatine baktı, Bangladeşli hizmetçisi ve Endonezyalı mürebbiyesiyle Fin yapılı cep telefonuyla görüştü.
Sonra ağır adımlarla Hollanda yapımı mikrofona yöneldi ve Çin yapımı pahalı bir kalemi sallayarak, ‘Sizi uyarıyorum, sakın ha kravat takmayın... Muhakkak ki kravat safir batının sembolüdür’ dedi.
*- Aman dikkat!
Tatilcilerin geri kalanları bugün dönüyor.
Yarın hem okullar açılacak, ham de iş var.
Zaten birkaç gündür, otoyollardaki kuyruklar ve kazalar yine birinci sırayı almış durumda.
Belki hatırlarsınız, Bayram öncesinde, tatil başında yine fıkra gibi bir olay yaşamıştık.
Kocaeli Emniyet Müdürlüğü, Emniyet Genel Müdürlüğü'nün emrini yayınlayarak Kurban Bayramı tatili boyunca sürücülere ceza yazılmamasını isteyerek, yapılan kural ihlallerinin sözlü olarak uyarılarak, ‘Siz bu cezayı 15 Temmuz gecesi ödediniz. Hayırlı yolculuklar’ denilmesi istendi.
Ben de ‘Ohh ne güzel?’ dedim.
Ama benim gibi düşünmeyenler de vardı.
Örneğin Ünal Tümin, ‘Tamam da kardeşim bu durum bazı sürücülerin kontrolsüzce davranmasına sebep olmaz mı? İhlal edilen kurallar yüzünden başka insanlar zarar görür ya da hayatlarını kaybederse ne olacak?’ diyor.
Mehmet Özdoğru ise, ‘İnsanları kazaya mı teşvik ediyorsunuz gidin başka şeylere kıyak yapın. 80’le gidilmesi gereken yerlerde 120-140’ la falan gidin de görelim bakalım iyi mi olacak? Merak ediyorum bu bayram ne kadar kaza haberi gelecek’ demişti.
Bu arada bir sapma yapmak istiyorum, kazaların bu hız sınırı ve cezalarla hiç ilgisi yok.
Bu konuyu tartışmaya açarsak herhalde kitaplar almaz.
Ancak; Kocaeli Emniyet Müdürlüğü yetkilileri, 'ceza yazılmamasına' yönelik emrin sehven yazıldığını ve kısa sürede düzeltildiğini belirttiler.
*- Emirde ne vardı?
Trafik ekiplerine gönderilen emirde Kurban Bayramı tatili boyunca (10-18 Eylül tarihleri arasında) sürücülere Elektronik Denetleme Sistemi (EDS), Trafik Elektronik Denetleme Sistemi (TEDES), Mobese ve radar aracılığıyla ceza kesilmemesi istenilerek, sürücülere yaptıkları kural ihlali ve cezasının sözlü olarak hatırlatılarak,’Siz bu cezayı 15 Temmuz gecesi ödediniz. Hayırlı yolculuklar’ denilmesi istenmişti.
*- İstediğimiz ve beklediğimiz de bu...
Alınan talimattaki maksat vatandaşımıza tuzağa düşürecek şekilde değil, radar uygulamalarının ilgili yönerge hükümlerine uygun şekilde uyarıcı levha konulmak suretiyle devam edileceği, trafik kurallarını ihlal eden vatandaşlarımıza öncelikle uyarı ve bilgilendirme yöntemi uygulanarak, kural ihlallerinde ısrar devam eden sürücülere gerekli yasal cezai işlem uygulanmasına devam edilecektir’ diye düzeltildiğini, radar uygulamalarının tuzak kurulmadan yapılmasının istenildiği belirtildi.
Aslında hepimizin istediği ve beklediği de bu...
Yani ‘tuzak kurulmaması’...
Umarım bu emre her zaman uyulur.
*- 135 saniyede 600 lira trafik cezası yedi
Tatilini geçirmek için İstanbul'dan memleketi Sivas'ın Suşehri ilçesine hafif ticari aracıyla yola çıkan Mustafa Demir (44), 7 Ağustos Pazar günü Amasya'nın Merzifonilçesinde E-80 karayolunda saat 23.45.22'de saatte 91 kilometre hızla seyrederken yaptığı ihlal nedeniyle 199, 23.47.37'de saatte 100 kilometre hızla seyrederken yaptığı ihlal nedeniyle de 412 lira cezaya çarptırıldı.
Demir, elektronik radar uygulamasının kaldırıldığını söyleyen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya teşekkür ederek, ‘Maaşlı insanlar olarak cezalar çok ağır geliyordu. Aynı gün aynı yerde iki defa ceza yedik, toplam 600 lira. Bunları ödedik. Ama inşallah bundan sonra olmaz. TEDES uygulamasını kaldıran İçişleri Bakanımız Sayın Süleyman Soylu’ya teşekkür ediyoruz.’ diye konuştu.
*- Devreye girecek
Son olarak İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, ‘Tuzak radar uygulaması, elektronik radar uygulaması sona ermiştir’ açıklaması da sosyal medyada büyük yankı uyandırdı.
*- Radar tuzağına bakanlık ‘dur’ dedi...
Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, belediyelerin kurduğu elektronik sistemlerle ilgili önemli bilgiler verdi:
‘Sürücülere kesilen trafik cezalarından elde edilen hasılatın yüzde 30’u ‘sistem kullanım bedeli’ belediyelere ödeniyor.
Sistem için yeterli kaynağı olmayan belediyeler de gelir elde etmek için bunu şirketlere havale edip ‘hasılat paylaşımı’yla sistem kurduruyor.’ dedi.
*- Herkese kurulan hile
Bu durumda büyük sakınca ortaya çıkıyor.
Avcı firma, kör noktalarda veya başka yerlerde, örneğin rampa aşağı yolda hız sınırını 40 yazıyor, 50 yazıyor.
Avcılık yapacağı yerlerde tezgâhı kuruyor, herkese hile kurmuş gibi oluyor.
Avcı şirketler ve vatandaşa kurulan tuzaklar konusunda hem Emniyet’ten hem de vatandaşlardan yoğun şikâyetler geliyor.
Belediyelerin, işi şirketlere hasılat paylaşımıyla devretmesini önlemek, sistemleri kendi paralarıyla kurup avcı firmaları devre dışı bırakmalarını sağlamak için yasayı değiştireceğiz. Belediye payı da yüzde 10’a düşürülecek.’ diyor Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki.
Bir zamanlar Recep Yazıcıoğlu Aydın Valisi iken Çine yolu üzerinde kurulan tuzağı, hem de böyle bir tatil günü, konağgında ziyaret ederek anlatmış ve derhal emir vererek ‘trafik tuzağının kaldırılmasını’ istemişti.
Yerim olmadığı daha doğrusu dolduğu için bu olayı sizinle tekrar paylaşamıyorum.
*- Yeni sanat sezonu iki konserle açılıyor
Karşıyaka Belediyesi Oda Orkestrası (KODA), yeni sanat sezonunu iki özel konserle karşılamaya hazırlanıyor.
22 Eylül ve 10 Ekim'de gerçekleşecek konserlerde, ünlü klasik müzik yıldızları da sanatseverlerle buluşacak.
KODA'nın 'Sezona Merhaba Konseri', 22 Eylül Perşembe akşamı saat 20.30'da başlayacak.
Bostanlı Rekreasyon Alanı'nın muhteşem atmosferinde gerçekleşecek gecede orkestrayı Şef Oğuzhan Kavruk yönetecek.
Kerem Görsev (piyano), Kağan Yıldız (kontrabas) ve Ferid Odman'dan (davul) oluşan 'Kerem Görsev Trio'nun solist olarak yer alacağı konserde, unutulmaz bir müzik ziyafeti sunulacak.
Yeni sezonun resmi açılış konseri 10 Ekim Pazartesi akşamı, Atakent'teki Hikmet Şimşek Sanat Merkezi'nde yapılacak.
Orkestrayı Rengim Gökmen'in yöneteceği konserin solisti ise ünlü piyanist Gülsin Onay olacak.
*****
GICIK
*- Sabırlı ol ve inancını kaybetme. Göreceksin yarınlar dünden daha güzel olacak.
*- Seni düşünmeyen, anlamak istemeyen, anlamamazlıktan gelen insanlara yön değil, yol vermelisin.
*- Bir insan, ancak değerini bilenin yanında kıymetlidir.
*- İyi dostlar yıldızlar gibidir, her zaman göremezsin ama orada olduklarını bilirsin.
*- Hayat zengine değil, yaşamasını bilene güzeldir.
*- neyi gerçekten yürekten istersen, o şey bir gün mutlaka seni bulur.
*- İzmirli sadece zeybek oynarken diz çöker.
*- Senin derdini baştan savan değiy, senin derdini kendi derdi gibi görendir, dost.
ÇOK ÖNEMLİ NOT:
Bayram ertesi, yani 17 Eylül Cumartesi Günü, Karşıyaka’da sürücülere ‘trafik terörü’ estirildi.
Yasal hakkı var mı yok mu, tartışmalı olan ve İzmir’in zenginleri tarafından kurulan Trafik Vakfı’nın araçları, vızır vızır araç çekti.
Nedense hiç kimse de ‘Ne yapıyorsunuz?’ diye sormadı...
Karşıyaka’nın yöneticileri bunu görmüyor mu?
Hatta gerçek trafikçiler, para basmak uğruna, kırmızı ışıkta bile geçtiği belirtilen çekicilere ceza kesmiyorlar mı?
Bunları tatil sonrası öğreniriz.
Hatta Vali Bey ile İl emniyet Müdürü’ne de sorarız, ‘Ne oluyor?’ diye...
Milletvekillerini sorarsanız, onlara bir şey diyemeyiz, çünkü halkın sorunlarıyla hiç mi hiç ilgilenmiyor, kendi siyesi hesaplarının peşinde koşuyorlar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.