ÖLENİN ARKASINDAN KÖTÜ SÖZ SÖYLENMEZ
Yaşar Eyice / Yeni Vizyon Gazetesi
Denizli’den yayılan söylenti asılsız çıktı
Tarık Akan’ı ilk kez çok yılar önce İzmir’de, Kültürpak’ta gördüm...
İstanbul’da ‘Gazetecilik’ okurken yarışmaya girmiş, birinciliği almıştı.
Filmlerin ‘kötü adamı’, yıllarca Bornova’dan komşumuz olan ‘Karakter Sanatçısı’ Hüseyin Baradan ise takdimci idi.
Şimdi ‘Ne olacak?’ sorusunun en fazla sorulduğu ve bilen bilmeyen per kişinin kendince yorum yaptığı Kültürpark’ın Dokuz Eylül Kapısı’ndan girişte bulunan Ekici- Över Gazinosu, özellikle genç kızlarla, ‘kadınlar matinesi’ gibi ağzına kadar doluydu.
Herkes yeni Jön Tarık Akan’ı görmeye gelmişti.
Başka sanatçılar da vardı ama asıl ilgi Tarık Akan’a idi.
Belki de hiç kimse bu kadar kalabalığın adı yeni duyulmaya başlayan bir film sanatçısını, artistini görmeye geleceğini düşünmemişti.
Çok genç ve öğrenci olmasına rağmen, yerinde ve çok güzel sözcüklerle o andan itibaren, düne kadar kalplerde kamp kurdu, yer edindi.
*- Hep inancı için...
Tarık Akan’ı Bodrum’da tedavi gördüğü hastanede kaybettik, haberi gelince binlerce, milyonlarca hayranı gibi ben de çok üzüldüm.
Hepimiz biliyoruz, o, inancı için, halkı için mahpus da oldu, cezaevine giridi. Zincire vuruldu. Dışarıda iken işsiz kaldı, dahası bazıları tarafından vatan hainliği ile bile suçlandı.
O, yani Tarık Akan, sanatçı olmanın dünyaya güzellikler sunmak olduğunu gösteren güzel bir insandı.
Efsane filmlerin, örneğin ‘Maden’ gibi unutulmaz oyuncusu idi.
Türk halkının barış ve demokrasi savaşçısı idi...
*- Dedikodu İzmir’e kadar geldi...
Yine çok yıllar önce hakkında bir söylenti yayılmıştı...
Denizli’de vatani görevini yaparken, bir doktorun güzel eşi ile ilişkisi olduğu tüm şehirde konuşuluyordu.
Olayı tahkik etmeye gönderildim.
Düşünün tüm kente yayılan söylenti İzmir’e kadar gelmişti ve iki kişi arasında yaşandığı iddia edilen olay, sanki ülkenin başka sorunu yokmuş gibi gündem oluyordu.
Gayet iyi anımsıyorum:
O günlerde ‘enerji’ sıkıntısı yaşanıyordu.
Birçok fabrika gibi, KOBİ dediğimiz küçük işletmeler de günde neredeyse birkaç saat üretim yapabiliyordu.
Tavla satışları ise patlama yapmıştı.
Her mekânın önünde tavla oynayanlar göze çarpıyordu.
Karaborsa ise son safhada idi...
İşte o günlerden birinde biz de Denizli’ye gittik...
*- Gören yok ama...
Yolda, lokantada, pastanede ne zaman ‘Tarık Akan!’ desek, herkes ballandıra sallandıra bir şeyler anlatıyordu.
‘Gördünüz mü?’ diye sorduğumuzda ise, ‘Ahmet görmüş, Mehmet Görmüş, Ayşe anlattı!’ diyorlardı...
Önce Tarık Akan’ı yedek subaylığını yaptığı askeriyede bulduk.
Nizamiyeye gittik, haber verdiler...
Çakı gibi bir asteğmen geldi, gülerek ‘Komutanlarım!’ diye selamladı, sonra da bizi garnizonun içindeki gazinoya götürdü.
İzmir’den özel olarak söylenti için geldiğimizi belirtince, ‘Böyle durumlarda son duyan koca olurmuş ama ben oldum!’ dedi.
Sonra da, çok üzüldüğünü, sadece bir eğlencede, doktor grubuyla aynı masada oturduğunu ve de bir daha o masadaki hiç kimse ile görüşme imkânı olmadığını anlattı.
Açık yürekli idi.
Her sorumuza kızmadan, sinirlenmeden ve açıklıkla yanıt verdi.
Aklımda kaldığına göre, ‘İsterseniz yemin bile ederim!’ de dedi gibi...
Öğle vakti olduğu için bizi ağırlamak için büyük çaba harcadığını da belirteyim.
*- Konuşmadığınız kalmamıştı...
Biz o doktoru da, eşini de bulduk...
Onlarla da görüştük...
Tarık Akan’ın anlattıkları bire bir tutuyordu.
Hatta o gece masada bulunan diğer doktorlarla da konuyu konuştuk.
Sonuçta, bir iki kadının ‘kıskançlık’ nedeniyle böylesine adi bir söylentiyi çıkardıklarını belirledik.
Sanıyorum, daha sonra Denizli’de ayakkabı boyacısının ağzına kadar düşen söylentinin asılsız olduğunu, tanıkların ifadeleri ve fotoğraflarıyla verdik.
Daha sonraki yıllarda karşılaştığımızda da, hep ‘yalandı!’ dedi.
Denizli’deki araştırmamız, o kadar kişi ile konuşmamız iki günümüzü almıştı.
Belki şu anda belli yaşın üzerinde olanlar bu olayı anımsıyordur.
*- Soytarılar gibi değildi...
Sevenleri, onun soytarı olmadığını biliyor.
O’nun Aydın bir kişi ve Atatürkçü olduğunu da biliyor.
Şerefiyle, hatta zaman zaman aç olarak yaşadığını da...
Çok acı çektiğini de...
Onuruyla yaşadı, onuruyla öldü, diyebiliriz herhalde.
Müjdat Gezen, Tarık Akan’a, ‘Sigara içmiyorsun, yiyorsun!’ diyordu.
*- Halk ne diyor?
Tarık Akan’la ilgili küçük bir anket:
Nilüfer Kızmaz, ‘Çok beğendiğim, yegâne sanatçılardan biriydi. Çok üzgünüm. Nurlar içinde uyu güzel insan’ diyor.
Zübeyde Akaltun, ‘Yıldızlar yoldaşın olsun, sabırlar ailesine ve sevenlerine, Gülü güle güzel insan.’ diyor.
Mesut Parlak, ‘Üzgünüm, inanmak istemiyorum.’ diyor.
Fulya Çelik, ‘Döneklere sağlam bir ders olsun yaşamı. Bize de örnek ve umuttur. Tarık Akan’la gençliğimi uğurluyorum.’ diyor.
Serkan Çar, ‘Çok yazık! Nedense iyi insanlar ölümü ilk tadan oluyor. Allah rahmet eylesin, mekanı Cennet olsun.’ diyor.
Mümtaz Temiz, ‘O güzel insanlar, beyaz atlarına binip; birer birer yıldızlara yürüyorlar.Işıklar içinde uyu güzel insan. Unutulmayacaklar arasında yerini aldın.’ diyor.
Aysel Kırcak, ’68 kuşağının bir büyük kaybı daha. Söyleyecek söz çok ve güzellik dolu ki bu sayfaya sığmaz. Anısını saygıyla, gözyaşlarımla paylaşıyorum. Işıklar yoldaşın olsun Sevgili Tarık Akan. Rahat uyu! Emeklerin boşa gitmedi elbet.’ diyor...
Kemal Akçocuk, ‘1987 yılında Bodurm Akyarlar otelde bulaşılıkçık yaparken tanışma fırsatım olmuştu. Kendisinden balık buğulama ve peynirli yumurta yapmayı öğrenmiştik. Tarık Abi ile aynı masada çok yemek yedik. Atatürkçülyüğün ne kadar değerli bir değer olduğunu anlatırdı. Mekanı Cennet olsun, koca yürükli adamın’ diyor...
Tabii ki, ‘Cennete mi gitti, Cehenneme mi?’ gibi tuhaf konuşan birkaç kişi de var.
Benim anlamadığın ve de bildiğim şu:
Ölünün arkasından, kötü konuşulmaz.
Hakan Aslan, Erdem Uysal, Ali İmran Cengiz, Gülsüm Güçlü, Nilüfer Köylüoğlu, Servet Korkmaz Demirci, Sadık Sancak, Fahire Demir Akın, Hamit Dinli, Murat Akkurt ve çoğunluğun dediği gibi, Üzücü haber her yurtseveri kahretti.
Tarık Akan gibi bir değer asla unutulamaz.
Onun halktan yana olan tavrını ve savunduğu değerleri bilmeyen yok gibi...
*- Toprağı öpmemek için...
Ölümün saati yok!
Yanınızdaki kişiye değer verin; kırmayın onu.
Durup durup sevdiğinizi söyleyin,özel hissettirin...
‘Aşkım aşkım’ deyin, Foça’ya, Karaburun’a, Çeşme’ye götürün...
Bodrum’a gidin...
En ufak bir şeyde, ‘bitti!’ demeyin...
Ağlatmayın, üzmeyin!
Neden mi?
Çünkü ölümün saati yok.
Belki son görüşünüzdür, belki son sarılmanızdır.
Belki de saatler sonra ona değil de, artık toprağına dokunacaksınız.
Onu değil, toprağını öpeceksiniz.
Sevdiklerinizin değerini, sonra değil, şu an bilin.
Toprak aldığını geri vermez, çünkü ölümün saati yok!
*- Koçun söylediği?
Kurban Bayramı’nda bir fıkra beni çok güldürdü.
Kurbanlık Koç söyle diyordu:
Sağlıklı kalmak için balık yiyin...
Herhalde patronlar çda bu nedenle, Seferihisar Sığacık’ta balık tutacak
‘Teos International Fishing Tournament 2016’ ile balıkçılık tutkunu işadamları Teos Marina’dan teknelerle Sığacık sularına açılarak oltalarıyla balık avlayacak
Avrupa’nın en büyük açık deniz balıkçılık turnuvası olan Alaçatı International Fishing Tournament, 10. yılında yeni bir rota ile Seferihisar Sığacık’ta balıkçılık tutkunlarını buluşturacak.
Yıllardır Alaçatı’dan, Afrika’dan, Andaman Adalarına, Guatemala’dan Amerika’ya birçok farklı rotalarda denizlere açılan iş dünyasının patronları, Türk amatör balıkçıları olarak dünya çapındaki avlaklarda maceralar yaşadılar.
*- Program değişti
Bu yıl ilk kez, Sığacık’ta buluşacak iş dünyasının profesyonelleri amatör balık avına Sığacık sularında çıkacak.
Daha önce Kasım ayı içinde planlanan turnuva, 15 Ekim sonrası Mavi Kanat (Bluefin) Orkinos avı yasaklandığı için, acil bir kararla 22-25 Eylül tarihlerine çekildi.
Gökhan Çarmıklı, Mahmut Özgener, Can Kestelli, Erkut Soyak gibi iş dünyasının önde gelen isimleri kayıtları devam eden turnuvaya, katılımcı olarak ismini en önce yazdıranlar arasında.
Ünlü patronların katılacağı turnuva, Teos Marina’nın ev sahipliğinde, Turkcell Platinum ana sponsorluğu ile gerçekleştirilecek.
*- Yeni rota yeni heyecan Teos
Bu yıl 1. si gerçekleşecek olan Teos International Fishing Tournament, hiçbir turnuvada avlanılmamış sularda, yepyeni bir harita üzerinde gerçekleşecek.
Hem açık deniz, hem de kıyıya 2 nm kadar yaklaşan harita katılımcılarda çok farklı heyecanlar uyandıracak.
Ayrıca Sığacık limanından açılacak tekneler liman çıkışına kadar kıyıdan izlenebilecek.
Alaçatı’da 6-9 Ekim tarihlerinde yapılacak turnuvaya kadar, Teos Turnuvası’na katılacak tüm tekneler Teos Marina’da 5 Ekim’e kadar ücretsiz bağlama olanağı ile misafir edilecek.
*- Büyük ödül 30 bin TL
Turkcell Platinum’un ana sponsor olduğu turnuvanın programına göre, 22 Eylül Perşembe günü saat 9.00’dan 23 Eylül saat 15.00’e kadar teknelerin varışı ve marinaya yerleşmesi gerçekleştirilecek. 23 Eylül Cuma günü saat 15.00-17.00 arası yarışma kayıtları alınacak.
Saat 17.00-19.00 arasında yarışma kurallarının açıklanması ve yarışma alanının tanıtımı yapılacak.
24-25 Eylül tarihlerinde saat 7.00’de balıkçılar denize açılacak. Saat 15.30’da oltalar sudan çıkarılacak. Saat 17.00’de avlanan balıklar tartılacak. Ardından hakem kararları açıklanacak. Son gün saat 19.30’da ödül töreni ve kutlama yemeği gerçekleştirilecek.
Büyük ödül 30 bin TL olarak belirlendi. Ancak geçen yıl Alaçatı rotasında katılımcılar avladıkları balıkları denize geri atarak kıyıya elleri boş dönmüşlerdi. Ödüller ise Mehmetçik Vakfı, Şehit Aileleri Derneği ve Koruncuk Vakfı’na bağışlanmıştı.
*- ANKAmall genç yetenekleri bekliyor…
Dünya Dans Merkezi’nin, ANKAmall işbirliği ile gerçekleştirdiği yetenek taraması 19 Eylül’de başlıyor.
2007 yılından beri faaliyet gösteren Dünya Dans Merkezi tarafından yeni oluşturulacak Klasik Bale Dans Topluluğu ve sınıfları için yetenekli gençler aranıyor.
Merkez bu amaçla, yetenekli gençlerin bulunması ve sanat dünyasına kazandırılması için Ankara’da 19 Eylül 2016 tarihinden itibaren ANKAmall ve Dünya Dans Merkezi işbirliğiyle çocuklar ve gençler için yetenek taraması başlatacak.
Seçmeler neticesinde başarı gösteren çocukların, konservatuvar eğitimine hazırlanarak sanata yeni yetenekler kazandırılması amaçlanıyor.
ANKAmall’da kurulan stantta form doldurularak başvuru yapılabilecek yetenek taramaları Devlet Balesi Baş Dansçısı Bahri Gürcan ve Devlet Opera ve Balesi sanatçıları, CSO sanatçıları ve fizyoterapistlerden oluşan bir heyet tarafından gerçekleştirilecek.
Yetenek taramasına katılmayı arzu eden genç ve çocukların aday kayıtlarının 19-24 Eylül arasında velileri tarafından yaptırılması gerekiyor.
*- Tüm çalışanlar katıldı
İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürlüğüne bağlı tüm çalışanlar, İş Sağlığı ve İş Güvenliği eğitimi aldı. İl Müdürlüğüne bağlı İzmir Atatürk İl Kütüphanesi konferans salonunda 5 oturumda gerçekleştirilen programlarda 422 personele; İş Sağlığı ve Güvenliği, Kanuni Dayanağı ve Genel Amacı, Sağlık konuları ile genel ve teknik konularda üçer saatlik eğitim verildi.
İl Müdürlüğü İSG çalışmaları dahilinde hizmet alımı yoluyla yapılan eğitimleri B sınıfı İSG Uzmanı Mustafa Soykal verdi.
İzmir merkez ve tüm bağlı birimlerinde görev yapan turizm danışma büroları, müzeler, kütüphaneler ile il müdürlüğünde görev yapan tüm çalışanlar bu programa katıldı.
*****
GICIK
*- Sus gönlüm... Bütün bu susmalarına karşılık, her şeyin hayırlısı olacağına inanarak sus. Her susuşun bir cevap olsun, her susuşun sabrın olsun, her susuşun duan olsun...
*- Mutluluk aramakla bulunacak bir şey değildir. Onu inşa etmek gerekir.
*- Bazen, bir kahve yudumlayıp bir şarkı açarsın, susarsın... Ve o şarkı senin söylemek istediğin her şeyi söyler.
*- Nazlanacak kimsen olmayınca, anlatamadıklarını yüreğine hapsedersin. Ağırlığı yüzüne yansır. Acıların gözlerinden akar ama halini soranlara ‘iyiyim’ dersin...
*- Eşek derviş olmaz gidip gelmekle tekkeye, deve hacı olmaz gidip gelmekle Mekke’ye...
*- Dilleriyle insanları kıranları, ibadetleri temizleyemez.
*- Arkadaşlık ağaca benzer, kurudu mu bir daha yeşermez.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.