27 Kasım 2024
  • İzmir11°C

VAKIF İLE DERNEKLERİN DURUMU VE KATKILARI...

Sebahattin Karaca / Ege Hakimiyet Gazetesi Köşe Yazarı, Yerel Tarih Araştırmacısı ve Turizmci

Vakıf ile Derneklerin durumu ve katkıları...

04 Mart 2015 Çarşamba 12:44

 FOÇA’DA VAKIF  İLE DERNEKLERİN DURUMU VE KATKILARI 
 
Sebahattin Karaca / Ege Hakimiyet Gazetesi Köşe Yazarı,  Yerel Tarih Araştırmacısı ve Turizmci 
 
   Türklerde, vakıfların tarihi çok eskidir. İmeceden başlayan alışkanlıklarla, özellikle çeşme, cami, okul, medrese, külliye, hela, çarşı, Pazar, türbe, şadırvan, sebil, mescit, hamam, ılıca, yol, köprü, hastane, tımarhane,  kütüphane, çamaşırhane, dökümhane, demirhane, dergah,  sarnıç, sığınak, kabristan, kıraathane, eczane, vakıfları kuruldu hayratları yapıldı.  Burada ismini yazmakla biteremeyeceğimiz yüzlerce çeşidi vardı. 
 
  Özellikle, Selçuklular ve Osmanlılar zamanında vakıf kurmak, vakıf yoluyla insanların veya şehirlerin ihtiyaçlarını gidermek bir yaşam felsefesi olmuştu.
 
 Kurulan her vakıf ve dernek genel olarak kurulma amacına yönelik hassasiyetle yönetilmişlerdi.
 
Ancak bugün de bazı örneklerde görüleceği gibi, geçmiş zamanda da iyi yönetilmeyen vakıf ve dernekler olmuştu.
 
Bu manada özellikle vakıflar için vakıf duaları ve vakıf bedduaları, yapılan bina ve hayratların en  kolay görülen cephelerine yazılmış ve bu sayede insanların dikkati çekilmişti.
 
Bunlardan en önemlisi Kanuni Sultan Süleyman’ın vakıf duası ve bed duasıdır.
 
Şöyle ki; “Allah'a ve Ahiret gününe inanan, güzel ve temiz olan Hazreti Peygamberi tasdik eden, Sultan, Emir, Bakan, küçük veya büyük herhangi bir kimseye, bu vakfı değiştirmek, bozmak, nakletmek, eksiltmek, başka bir hale getirmek, iptal etmek, işlemez hale getirmek, ihmal etmek ve tebdil etmek helal olmaz. Kim onun şartlarından herhangi bir şeyi veya kaidelerinden herhangi bir kaideyi bozuk bir yorum ve geçersiz bir yöntemle değiştirir, iptal eder ve değiştirilmesi için uğraşır, fesh edilmesine veya başka bir hale dönüştürülmesine kastederse, haramı üstlenmiş, günaha girmiş ve masiyetleri irtikap etmiş olur. Böylece günahkarlar alınlarından tutularak cezalandırıldıkları gün Allah onların hesabını görsün. Mâlik onların isteklisi, zebaniler denetçisi ve cehennem nasibi olsun. Zira Allah'ın hesabı hızlıdır. Kim bunu işittikten sonra, onu değiştirirse onun günahı, değiştirenler üzerindedir. Kuşkusuz O, iyilik edenlerin ecrini zayi etmez..."   
 
Yukarıda yazılı  “anlam” dolu beddua dan sonra, yine Kanuni Sultan Süleyman ‘ a ait vakıf duasından kısaca bahsetmeden geçemeyiz.
 
Şöyle ki; "Her kimse ki vakıfların bekâsına özen ve gelirlerinin artmasına itina gösterirse; bağışlayıcı olan yüce Allah'ın huzurunda ameli güzel ve makbul olup, mükâfatı sayılamayacak kadar çok olsun. Dünya üzüntülerinden korunsun ve her türlü tehlikeden muhafaza olunsun." 
 
BU GÜNE GELİNDİĞİNDE:
Yukarıda belirttiğimiz vakıf dua ve beddualarının yerini bugün Vakıflar Kanunu ve Yönetmelikleri almıştır. Bir veya birkaç amaca yönelik olmak üzere kurulan vakıf ve dernekler 4721 sayılı kanun ile kurulur ve faaliyet gösterir.
 
Her vakfın ve derneğin bir tüzüğü bulunur.Tüzük vakıf ve derneğin anayasası gibidir.
 
Güzel ilçemiz, Foça’da da pek çok amaca yönelik sayısız dernekle beraber en eskisi "Kürt Ali Vakfı" olmak üzere birkaç vakıf kurulmuştur.
 
Kurulan vakıf ve derneklerin, azınlıkta olmak üzere, bir kısmı amacına yönelik çalışmalarını başarıyla sürdürmektedirler.  
 
Bunların hangileri olduğu, “göstermelikten uzak" olan   yıl sonunda faaliyet raporlarında görülmektedir. Diğerleri ise “tabela dernek ve vakfından” öteye gitmemektedir.
 
Çünkü önemli bir bölümü desteğini üyelerinden ve tabandan almak yerine, ya  seçimle gelen bazı kamu kurumlarından almayı düşünmekten öteye gidememiş veya daha kurulurken bunu amaç edinerek kurulmuşlardır. 
 
Hiçbir derneğe zorla kimse üye edilemez. Ama isteyen herkes gönüllü olarak her derneğe üye olabilir .
 
Belli bir amaca yönelik olmak üzere, gönüllülük esasına dayalı olarak kurulmuş, pek çok dernek, amaca ve hedefe uygun faaliyet gösteremediği için, yıl sonunda genel kurullarını bile toplamakta zorlanmaktadırlar.
 
Başarısız olan vakıf ve derneklerin başarıya giden yolda, en çok ihtiyaç duydukları şey;  kurumsallaşmak  ve tabana dayanarak yayılmaktır.
 
Tam bu noktada ya yeteri kadar önemsemediklerinden, ya da başaramadıklarından dolayı kuruluş amacına  uygun faaliyet sürdürmek, konusunda zorlanmaktadırlar.
 
Çünki takım çalışmasından uzak olunduğunda, ya da sadece bireysel gayrete dayandırıldığında  veya yöneticinin her şeyin önünde tuttuğu kendi  egolarını dayatması sonucu,  başarısızlık kaçınılmaz oluyor.
 
Tek adamlığı marifet bilen, "vizyonsuz" yönetici veya etrafındaki iş bilmez yöneticiler sayesinde temsil ettikleri dernek veya vakfı  zora sokmaları, maalesef, zamanla kaçınılmaz bir kader olur.
 
 
  Genelde bunlar,  okumak-kendini geliştirmek-araştırmak  daha da başarılı olmak, ve temsil ettiği vakıf veya dernek için, kuruluş amacına yönelik kısa, orta, uzun vadeli planlar yapamayan,  proje yaratamayan, konuştuğunda mangalda kül bırakmayan, tek adam zihniyetinin hakim olduğu, vakıf ve derneklerde  sıkca gözlenmektedir. 
 
 
 Çok ilginçtir. Bir başka kurum başkanını,demokratik davranamamakla, başına buyruk olmakla,  yerden yere vuranabilen zihniyet sahibi  aynı yönetici, kendisinin yönettiği sivil toplum kuruluşunun  toplantılarında da eleştirdiği kişi gibi davranmaktan  vazgeçemiyor.  
 
Bu manada bilinçsizce aynı şeyleri yaptığı veya aynı şekilde davrandığı, temsil ettiği vakıf veya derneği kibarlık, naziklik ve bilgelik  içinde yürütmek yerine, mahalle kabadayısı gibi,  zorbalığa başvurdukları da gözden kaçmıyor. 
 
 
Bazılarının oyları ile, bazılarının ise sahibi olduğuna inandıkları nüfus ile, payda sağlamaya  gayret  ettikleri  de izlenmektedir. 
 
Hayırlı işler için kurulmuş, sivil toplum kurumunun, kendilerini sorgulayamayan  bazı yöneticilerin, siyaset harmanında da, “bir yazda,  beş-altı hasat” yapma çabalarıda  olduğu  gözlerden kaçmamaktadır.
 
 Bu tür yöneticiler eninde sonunda temsil ettiği kuruma ya imaj kayıp ettiriyor,ya inanılırlığını kayıp ediyor, veya güven  duygusunu ortadan kaldırma suretiyle, kendisine ve temsil ettiği kuruma zarar veriyor.
 
 Kötü yönetilen dernek ve vakıflarda ,  sağladığı faydadan dolayı elbette bazı mennun olanlar çıkacaktır. Ancak bu durum geneli yansıtmadığı için itibar görmez.  
 
 Bu durum karşısında “gönüllülük esasına göre , hiçbir beklentisi olmayan, azimli- çalışkan-vefalı -  güvenilir ve becerikli insanlar ilk aşamada veya bir sonra ki zaman diliminde birer birer ayrılır giderler.”  Bu ve benzer örneklerden dolayı  iş vasıfsız yöneticilere kaldığından veya yönetimin başı vasıflı yönetimin kendini zorlayacağını varsaydığından, vasıfsız yönetim kurulu oluşumunu tercih ettiğinden maalesef Foça'da pek çok dernek ve vakıf ya çalışamaz durumdadır ya da ileriye dönük güven vermemektedirler.
 
 Kendisini iyi kötü idare edenlerin durumu ise, vakıf veya derneğine göre ; ya günü kurtarırlar, ya da varsa sabit gelirleri , o gelirini arttıramadan mevcut gelenle (daha önce emeği geçenlerin sağladığı gelirlerle) yönetmeyi marifet sayarlar.
  
 İskandinav Ülkelerinden 4 milyon nüfuslu Norveç’te derneklerde 16 milyon üye varken yani herbir kişi en az 4 derneğe üye iken, ilçemizde kurulu 40’a  yakın dernekte üye sayısı 1500  kişiyi ancak bulmaktadır.
 
Bu hazin tabloda bir başka manada genel olarak ilçemizde hakim dernek ve vakıfların iyi çalışmadığının diğer bir göstergesidir. “Neredeyse bulut sevenler” derneğinden “yağmurda gezenler  derneğine” kadar pekçok dernek olmakla beraber birkaçı hariç diğerlerinin ele avuca gelen ve Foça ya faydası olan faaliyetleri ne yazık ki görülmemektedir.
 
Bunların arasından Foça Yelken ve İhtisas Kulübünü, Foça Kitap Kulübünü, belki bir kaç tane daha adını gururla anacağımız Foça’ya , Foça’lı  gençlere –  Foça’lı insanlara  faydalı olan sivil toplum kuruluşlarını taktir etmek gerekir.
 
Yıllardır kendi imkanlarıyla  faaliyetlerini sürdürürken,  Foça’nın gencine yaşlısına  çok fayda sağladılar,ve  sağlamaya devam ediyorlar.
 
 Dilerim ki şu ana kadar kurulmuş olan ve faaliyetlerinde zayıf kalmış tüm vakıf ve dernekler, biran önce kuruluş amacına yönelik, daha verimli ve daha demokratik çalışarak, Foça’nın ilerlemesi, tanıtılması, geliştirilmesi , güzelleştirilmesinden eğitimine kadar, insanların daha sağlıklı ve sıcak ortamlarda yaşamalarından, geliştirilmiş kent kültürü içinde aydınları bol ve birbirine, doğaya, denize, her türlü canlıya, engelliye, yaşlıya saygılı ve ekonomisi yüksek bir Foça yaratılması hususunda , faaliyet göstersinler.
 
NOT: Kanuni Sultan Süleyman’ın  Vakıf Dua ve Bedduası; Safranbolu’da bulunan Cinci Han Kervansarayı duvarında bulunan yazıdan alıntıdır.
 
Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.