KOLTUKLARI KORUMA VE ELE GEÇİRME MÜCADELESİ...
Yaşar Eyice
24 Eylül 2016 Cumartesi 17:22
GAZETECİLERİN Mİ BELEDİYELERİN SEÇİMİ ÖNCE YAPILACAK...
HERKES BEKLENTİ VE HESAP PEŞİNDE.
Yaşar Eyice / Yeni Vizyon Gazetesi
İzmir Milletvekili Atila Sertel bir süre önce annesi Cemaliye Hanım’ı kaybetti.
Sertel de, taziyeleri Karataş’taki Basın Lokali’nde kabul edeceğini söyledi.
Saat 10.00’da başlayan kabul töreni neredeyse saat 17.00’ye kadar sürdü.
Taziye’ye gelenler sadece eş, dost, akraba ve meslektaşları yani gazeteciler değildi.
İki ya da üç katı siyasi gelmişti...
Lokmalar yendi, dualar edildi....
Tabii ki İzmir’deki her cenazede olduğu ve gördüğümüz manzara oluştu...
Gündem, ‘seçim’ idi...
Milletvekilleri, belediye başkanları, ilçe başkanları, meclis üyeleri ve de beklentisi olan partililer, ‘Ön seçim olsun!’ diyorlardı.
Zaten İzmir’de her zaman ‘ön seçim’ görüşü öne çıkmıştır.
İtirazlar ise hep delege sistemine olmuştur...
*- Önlemeye çalışılıyor
Çünkü; seçimlerden hemen önce, bazı adaylar, ne kadar işçisi, ya da hemşehrisi varsa partiye kaydını yaptırıp, sandıktan kendisinin çıkmasını sağlıyor.
Anımsadığım kadarıyla, önceki dönem CHP Milletvekili Mehmet Ali Susam, Buca’dan bir örnek vermişti.
‘Belediye Meclisi’nde bırakın üniversiteyi, lise ve ortaokul mezunu sayısı bile parmakla sayılacak kadar azdı. Komisyonların kurulmasında büyük sıkıntı yaşandı’ mealinde sözler etmişti.
Hepimiz biliyoruz:
Bazı komisyonlara girmek için partiler ve partililer arasında kıyasıya mücadele yaşanır.
Örneğin; İmar Komisyonu, gibi...
*- Mücadele hep oluyor
Söylentiye göre bazı belediyelerin İmar işlerinde rant vardır.
Bu yüzden, beklentisi olanlarla idealistler arasında büyük mücadele olur.
Ancak şunu da belirtmekte yarar var, başkanlar da bunu bildikleri için, çok ciddi tedbir almaya çalışıyorlar.
Bırakın komisyon üyesi olmayı, geçenlerde öğrendim, belediyelerimizde İmar Müdürlüğü’nde görevli birinin, örneğin bir mimarın 18-20 dairesi varmış.
Adam Güneydoğu’daki bir köyden çıkmış, akıllı kişi olmalı ki okumuş, aklını kullanmış mimar olmuş, aklını kullanmış önce İstanbul’da bir belediyeye girmiş, sonra da Ege’ye atlamış, Cennet İzmir’de ‘Emlak kralı’ olarak emekli olmuş.
Öyle akıllı ki, hala belediyeleri ziyaret ediyor ve yaşlı İzmirlilerin ya da miras kalan bakımsız ama değerli evleri bularak mülk zengini olmayı sürdürüyor.
Belki hatırlarsınız, çalışan için değil de, bu işleri takip edenler için İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, belediye koridorlarında gezmelerini bile yasaklamıştı.
Son seçimleri hatırlayın:
AKP’deki İzmir Büyükşehir Grubu buhranını...
Grup topantısında, ‘Müteahhit olanlar İmar Komisyonuna girmeyecek’ talimatı üzerine büyük gürültü ile partiden kopmalar yaşanmıştı.
Nasılsa, bir zamanlar olan, ‘Nereden buldun?’ yasası siyasilerimiz sayesinde güdük ve yok oldu...
*- CHP’nin gündeminde de seçim yok
Hafta içinde Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı, Parti Sözcüsü ve İzmir Milletvekili Selin Sayek Böke kente gelerek İl Başkanlığını ziyaret etti.
Böke yaptığı konuşmada FETÖ soruşturmasında yaşanan mağduriyetlere, olası erken seçime ve parti içindeki çalışmalara değindi.
‘Bizim gündemimizde erken seçim yok’ diye konuştu.
Zaten AKP’nin üst yöneticileri de, İzmir Milletvekili Başbakan Binali Yıldırım da, hatta Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan da açık ve net şekilde 2019’dan önce yapılmayacağını, olası seçimde de milletvekili ve belediye seçimlerinin aynı tarihte yapılabileceğini belirttiler.
*- Sertel iddiasını sürdürüyor
Cumhuriyet Halk Partisi İzmir Milletvekili Atila Sertel ise, AKP’nin kendi içindeki cemaatçileri temizlemek için erken yerel seçime gitmek istediğini belirterek, ‘Ülkede kaos var, sıkıntı var. Bu sıkıntıların giderilmesi için yerel değil genel seçim olmalıdır. Halk seçim değil geçim derdinde. Halk yarınını düşünüyor ama iktidar birileriyle hesaplaşma derdinde. Kendi içindeki FETÖ’cü belediye başkanlarını temizlemek için de ülkeyi seçime götürmek istiyor’ iddiasında bulunuyor.
*- Başkan Kocaoğlu’nun görüşü
Öte yandan, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Alaattin Yüksel’in başkanlıktan şok istifası sonrasında 10 Ağustos’ta göreve gelen CHP İzmir İl Başkanı Asuman Ali Güven’e, çalışmalarının arasına sıkıştırarak, ‘hayırlı olsun’ ziyareti gerçekleştirdi.
Bir soru üzerine Kocaoğlu, olası erken seçimde adaylığı konusunda şunları söyledi:
‘Seçim tarihi belli mi?
Erken de olsa geç de olsa adaylık konusunda seçimden 6 ay önce kararımızı vereceğiz’
*- Kalkan; ‘2017’de seçim yok!’
AKP İzmir Milletvekili Necip Kalkan ise eken seçim ve devam eden projelerle ilgili değerlendirmelerde bulundu veTürkiye’nin istikbalinin İzmir olduğunu vurguladı.
Erken seçim ile ilgili gündemdeki haberleri değerlendiren Kalkan, ‘Bir milletvekili arkadaşımız önümüzde 3 seçim olduğunu söyledi. Bizim TBMM’ye sunmayı planladığımız taslaktaki grup önerimizde 2019 yılının Mart ayında yapılması gereken yerel seçimler bir kereye mahsus 6 buçuk ay öne alınması, 2019 yılının Ağustos ayında yapılması planlanan Cumhurbaşkanlığı seçimi 3 aylık ertelemeyle 2019 yılının Ekim ayında yapılması. Milletvekillerinin belirlendiği genel seçiminde 4 yıl yerine yeniden 5 yılda bir yapılması yönünde. Bu öneriye muhalefette soğuk bakmıyor. Liderlerimiz görüşerek kararı vereceklerdir. Konuyla ilgili muhalefetin 2017’de seçim olacak yönünde söylentiler üretiyor. Bunların doğrulukları yok. Ben de 2017 yılında seçim olacağına inanmıyorum’ dedi.
*- Unutulmaması için...
AKP Milletvekilleri Hükümetin yaptığı çalışmaların unutulmaması için sık sık gündeme getirmeye devam ediyorlar.
İzmir Milletvekili Mahmut Atilla Kaya, Başbakan Binali Yıldırım'ın İzmir'e kazandırdığı eserlerin öneminin gün geçtikçe daha iyi görülmeye başlandığını söyledi.
Başbakan Yıldırım'ın toplamda 55 kilometre uzunluğundaki İzmir Çevre Yolu'nun yarım kalan inşaatını bitirdiğini, Konak Tüneli'ni ve 112 kilometrelik İZBAN hattını hizmete açtığını hatırlatan Kaya, ‘Rakamlar ortada. Konak Tüneli'nin hizmete açılmasından sonra, özellikle kent trafiği ile gündüz nüfusunun en yoğun olduğu bölge olan Alsancak, Basmane ve Çankaya'da bir rahatlama sağlandı.’ dedi.
Bu arada CHP’liler de kendisine, ciddi bir yoğunluk yaşanan Yeşildere yolunu anımsatıyor.
Toplamda 315 milyon liralık bir harcama yapılarak tamamlanan Konak Tüneli'nden açıldığı günden bu zamana kadar 15 milyon araç geçtiği belirtildi. Konak Tüneli sayesinde, yılda 30 milyon lira yakıt tasarrufu sağlandığı açıklandı.
Ama kaç kez gündeme getirdim...
Tünelin faydası kadar zararı da var, diye...
Çünkü şimdi Yeşildere yolu trafik sıkışıklığı nedeniyle kapanıyor.
Beş dakikalık mesafe bir saatte aşılıyor.
Çözüm yerinde ve anında yaşama geçirilir.
Nedense buna dikkat eden, ilgilenen, sorunu çözmek için henüz çaba gösteren yok!
*- Delican; ‘Sözümüzün eriyiz...’
AKPi İzmir İl Başkanı Bülent Delican; Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki'nin bol müjdeli İzmir ziyaretinin ardından bir değerlendirme yaptı.
Açıklamasında; İzmir'e verdikleri sözlerin arkasında olduklarını vurgulayan Başkan Delican; İzmir'in sorunlarını bildiklerini ve hükümetin tasarrufunda ne varsa bir bir hayata geçirdiklerini belirtti.
Kentsel dönüşümden, Büyük Körfez projesine; arıtma tesisinden turizm yatırımlarına kadar pek çok konuda önemli adımlar atıldığına dikkat çeken Bülent Delican; İzmir'in hakkını alması konusunda yoğun bir gayret içinde olduklarını belirterek, ‘İzmir için gözbebeğimiz ve öncü kent diyoruz. Bunu öylesine söylemiyoruz. Bakanlarımızın bir ayağı İzmir'de. Geçtiğimiz gün de Çevre ve Şehircilik Bakanı'mız Mehmet Özhaseki şehrimize gelerek önemli müjdeler verdi. Yine sözümüzün eriyiz.’ dedi.
*- Asalaklar temizlenmeli...
Birkaç gün önce ‘bizden haberler’ diyerek basındaki ilginç gelişmelerden söz etmiştim.
İlgi duymadığım halde soruyorlar; ‘İzmir Gazeteciler Cemiyeti’nde ne oluyor?’ diye...
Bir şey olduğu yok!
Her nasılsa, patron ve yöneticiler sayesinde ‘sarı basın kartı’ alıp İzmir Gazeteciler Cemiyeti üyesi olanların saltanatı sürüyor.
Devlet, 15 Temmuz Darbe Teşebbüsü sonunda birçok basın kartını iptal etti.
Bunların içinde ‘Sürekli kart sahibi’ olanlar bile var...
Hatta, İzmir Milletvekili ‘gazeteci’ kökenli Mustafa Ali Balbay bile TBMM’de, İzmir Milletvekili Başbakan Binali Yıldırım’a ‘iptal edilen 700 basın kartı’ için soru yöneltti.
Ben de, ‘Az bile!’ demiştim...
Çünkü İzmir’e henüz sıra gelmedi...
Yalnız FETÖCÜLER değil, sözde patronların, gerçek habercilerin haklarını yiyerek, eğitimli gençlerin yerine, sevgililerinin, kızlarının oğullarının, eşlerinin, şoförlerinin, bakkalların, berberlerin ne bileyim özetle haksız kişilerin hak sahibi göstermeleri de ele alınmalı....
Onlar da saygın olan bu meslekten uzaklaştırılmalıdır.
Bir süre önce, aynı soyadında olanlarla sözleşme yapılamayacağı yürürlüğe girdi, ama eskiler, hala şurda burada
‘gazeteciyim’ diyerek kendini tanıtıp, mesleği kullananlara ne demeli?
Hiç ama hiçbir şey yapmasalar, belediye otobüslerinden ücretsiz yararlanıyorlar.
Yani vatandaşın hakkını yiyorlar.
Elindeki devletin verdiği ‘sarı basın kartını’ birçok yerde tehdit ve şantaj vasıtası olarak kullanıyorlar.
Sıkıntısını ise gerçek gazeteciler çekiyor.
Çünkü onlara kesinlikle bu tür davranışta bulunmamaları öğretilmiş ve eğitilmişlerdir.
*- Neredeyse yol oldu
İzmir Gazeteciler Cemiyeti’nin, kurduğu bir ‘aile içi şirket’ sayesinde yayımladığı ‘Dokuz Eylül Gazetesi’ var...
Yönetimin başı, eski TRT spikeri Misket Dikmen...
Daha önce de başkandı ve bir yılı doldurmadan yönetim ikiye bölündü.
Yönetimdeki 7 kişi, 6 kişiye üstün gelerek, ‘olağanüstü kongre’ kararı aldırdı.
İki grup yine seçime girdi ve Misket Dikmen özellikle çok sayıdaki TRT’ci üyelerin sayesinde ve açık farkla seçimi kazandı.
Aradan bir yıl geçti...
Hatta biraz daha fazla...
Bugünlerde yine ‘Olağanüstü kongre’ söylentisi yayıldı.
Nedeni ise, İzmir Gazeteciler Cemiyeti gazetesinin resmi ilanının, belediyelere ‘toplu gazete’ satmaları yüzünden Basın İlan Kurumu tarafından kesilmesi...
Şimdi tüm giderler ve ödemeler, bine yaklaşan üyelerin hakkı olan kasadaki paranın harcanması...
Bu arada kasada bulunan 6- 8 milyon TL’nin de iyice erimiş olduğunu iddia edenler var.
Sanıyorum Misket Dikmen başkanlığındaki yönetim bu söylentilere açıklama getirir.
Cemiyet yönetimi, bir süredir. Genç ve yeni gazetecilerin üyelik kaydını durdurmuş vaziyette.
Bunun birinci nedeni de, yılda iki kez üyelere verilen 150’şer liralık alışveriş çeklerini zor karşılamaları.
Sayı büyüyünce, kasadaki para ise azalıyor.
*- Erol Akıncılar’dan sonra...
Aslında olay, yani ‘olağanüstü kongreler ve yönetimlerin bölünmesi’ olayı Atila Sertel zamanında başladı...
İddialı yönetim işbaşına geldikten sonra, bazıları istifa etti...
Sonraki yönetimde yine aynı olay yaşandı...
Dahası yönetim ikiye bölündü ve yine erken seçime gidildi.
Nedense devletin yaptığı gibi, bence ‘Haksız üyeler’ çıkarılmadığı için sıkıntı büyüyor.
Dikkat ettiyseniz ‘gazeteciler’ demiyorum, ‘üyeler’ diyorum.
Çünkü İzmir Gazeteciler Cemiyeti’nde, gerçek gazeteciler, geçimlerini sadece bu meslekten elde edenlerin ya da böylelikle emekli olanların sayısı, yok denecek kadar az...
Yani olağanüstü seçime gidilirse yine bir değişiklik olmaz...
Sadece ve sadece gerçek ustalar, ‘duayen’ denilen sahtekarlar değil, konuya el koyarlarsa olumlu sonuç alınabilir.
Beklentisi olmayan, sadece ve sadece İzmir ile gerçek habercileri düşünenler güzel, söylentisiz, sağlıklı günlerin özlemini giderebilir. Söylentiler de biter.
*- Darbecilikle suçluyor!
Cumartesi sabahı (24.09.2006) Türkiye Spor Yazarları Derneği Genel Başkanı Oğuz Tongsir’in talimatı ile İzmir dahil, Türkiye’deki tüm üye Spor yazarlarına şu not geçildi:
‘Değerli Üyelerimiz;
Bazı çevrelerce Olağanüstü Genel Kurula gidilmesi için imza toplandığı duyuyoruz.
TSYD’nin 53 yıllık tarihinde görülmemiş bir girişimdir.
Derneğimizde seçimler 3 yılda bir yapılır.
Hesaplar orada sorulur.
Olağan Genel Kurula 20 ay kalmışken, imza toplanması, bir bakıma ‘darbe’ girişimidir.
Demokrasinin yara almasına ve TSYD’nin tarihine kara bir leke sürülmesine asla izin vermeyeceğinize inancımız sonsuzdur.
Saygılarımızla TSYD.’
*- Türkiye Spor Yazarları’nda sular durulmuyor
Birkaç gün önce, TSYD’yi ele almış ve bazı ustaların ‘olağanüstü gene kurula gitmeleri’ gerektiğini belirtmiştim.
Henüz sesi sedası çıkmayan İzmirli Spor Yazarları’nın, bir kulüp (Galatasaray) muhabirliğinden nasıl genel başkan olduğunu, oylarını aldığı İzmirli spor yazarlarının İstanbul takımlarının maçlarını izlemelerine ambargo koyduğunu, hatta eski yöneticileri bile ‘Genel Merkeze sokmam’ diyebildiğini, hepsinden önemlisi, seçilir seçilmez ilk iş olarak rozeti değiştirerek, üzerindeki Türk Bayrağı’nı sildirdiğini ve tepkiler üzerine tekrar koydurttuğunu, bunun da gazete ve televizyonlarda gündem oluşturduğunu yazmıştım.
‘FETÜCÜ’ suçlamasının Savcı tarafından aklandığını açıklayan Oğuz Tongsir, şimdi de imza topladıklarını belirttiği (belki de böyle bir şey yok, duyumdan söz ediyor) ‘Darbeci’ olarak suçluyor... Herhalde önümüzdeki günlerde yine değişik açıklamalar duyacağız.
Bu arada belirteyim, İzmir değil ama Genel merkezin dibindeki TSYD İstanbul Şubesi bir süre önce, gece gündüz birlikte oldukları Genel Başkan Oğuz Tongsir ile yönetimin istifa etmelerini yazılı olarak istemişlerdi.
Bence; OHAL şartları arasında tüm dernek ve sivil toplum kuruluşlarının ele alınıp, bazı sızıntılardan, hatta FETÖ’cü gibi PKK’lılardan da temizlenmesi için yeniden yapılanma ve kongre yapmaları sağlanmalıdır.
Böylece yeni temiz şaibesiz sayfalar açılır.
Kendinden emin olan da bu işten çekinmez, gocunmaz, üzerine almaz.
*****
GICIK
*- Susarak unutmayı, yaşayarak alışmayı, güvenerek aldanmayı, severek kaybetmeyi öğrenmiş biri için yalnızlık bazen dert değil sadece zevktir.
*- En güzel intikam alma şekli başarımı olmaktır. Çünkü başarı seni sevmeyen herkesi üzer.
*- İşimiz nazardan, yolumuz düşmandan, kapımız nankörden uzak olmalı.
*- GÜNÜN TAVSİYESİ: Geriye kalan ömrünü, kendi mutluluğun için yaşa.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.