27 Kasım 2024
  • İzmir4°C

KEMAL KILIÇDAROĞLU: TÜRKİYE'NİN BÖLÜNMESİNİ İSTEMİYORUZ

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Türkiye başkanlık sistemine geçecek deniyor. Hangi başkanlık? Bölünen bir Türkiye mi? Üniter yapısı olan bir Türkiye mi? Önce buna karar vermek durumundayız.

Kemal Kılıçdaroğlu: Türkiye'nin Bölünmesini İstemiyoruz

29 Mayıs 2016 Pazar 16:05

CHP GENEL BAKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU:BİZ ÜNİTER YAPIDAN YANAYIZ, TÜRKİYE’NİN BÖLÜNMESİNİ İSTEMİYORUZ

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Türkiye başkanlık sistemine geçecek deniyor. Hangi başkanlık? Bölünen bir Türkiye mi? Üniter yapısı olan bir Türkiye mi? Önce buna karar vermek durumundayız. Biz üniter yapıdan yanayız. Türkiye’nin bölünmesini istemiyoruz, ayrışmasını istemiyoruz, kavgayı da istemiyoruz, terör de istemiyoruz. Türkiye’nin birlik ve bütünlük içinde yoluna devam etmesi lazım." dedi.
Beşiktaş Mustafa Kemal Kültür Merkezi’nde muhtarlarla bir araya gelen CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun konuşması özetle şöyle:
MUHTARLARIN SORUNLARI VAR
Muhtarlara en çok giden ve sorunları dinleyen genel başkan benim. Bizim dışımızda muhtarlarla ilgili derli toplu araştırma yapan, sorunları saptayan bunları gündeme getiren emin olun ikinci bir parti yok. Bir arkadaşımız, "Biz bunları söylüyoruz ama CHP muhalefette. Acaba ne kadarı gerçekleşecek?" dedi. Bu sorunların çözüm yeri parlamentodur. Parlamentoda, eğer varsa bir sorun, muhtarın, manavın sorunuysa, sanayicinin sorunuysa oturup çözülmek zorundadır. Sorunları ya biz taşırız veya bir başkası taşır veya iktidar partisi taşır. Ama sorunların bir şekliyle parlamentoya gelmesi lazım. Asgari ücreti biz taşıdık, taşeron işçiyi biz taşıdık, esnafın aylığından kesilen destek primini biz taşıdık. Bir kısmı çözüldü, bir kısmı mutlaka çözülecek, çözülmek zorundadır. Muhtarların sorunları var, mutlaka çözülmesi lazım.

BİLDİĞİMİZ EN TEMİZ, DÜRÜST SEÇİMLER MUHTAR SEÇİMLERİDİR
Demokrasinin en net, en pürüzsüz tecelli ettiği seçim muhtar seçimleridir. Sizin isimlerinizi bir genel başkan yazmaz, vatandaşın önüne koymaz. Siz kendiniz çıkarsınız, "Ben muhtar adayıyım" dersiniz. Vatandaş gelir size oyunu verir. Bildiğimiz en temiz, dürüst seçimler muhtar seçimleridir. Kimse bu konuda en ufak bir endişeye sahip değil. Milletin vekilini millet seçmiyor. Biz listeyi hazırlıyoruz, milletin önüne koyuyoruz, gel bunlara oy ver diyoruz, ’vermezsen ceza yazar’ diyor. Sizin seçimleriniz gibi milletvekili seçimlerini de inşallah hayata geçireceğiz. Asıl demokrasi o zaman olacak. Şimdi biz biraz demokrasicilik oynuyoruz.

BİRİLERİ MUHTARI AYAĞINA ÇAĞIRIR
Yeri gelince şikayet ediyoruz, edin. Sorunlarınız çözüldü mü? 14 yıl, 14. 14 Ay değil, 14 yıldır çözüldü mü? Birileri muhtarı ayağına çağırır ve onlara hedef dikte ettirir. Biz öyle yapmıyoruz. Ben muhtarların ayağına gidiyorum, ben muhtarlarla konuşuyorum, dinliyorum. Devlet nasıl yönetilir biliriz. Liyakat esası var devleti yönetmede yani işi ehline teslim edeceksin. İşi ehline teslim ettiğin zaman sorunlar kendiliğinden çözülür. İşin kuralı budur.

HANGİ BAŞKANLIK 
Kısaca size parlamenter sistemden bahsedeyim. Parlamenter sistem deniyor, başkanlık sistemi deniyor. Bir ülkenin rejimini o ülkenin tarihi koşulları ve sosyolojik koşulları belirler. Amerika’da başkanlık sistemi vardır. Neden? Eyaletler var. En zayıf halka kimdir? En zayıf halka başkandır. Başkan büyükelçi bile tayin edemez. Böyle bir yetkisi de yoktur. Ama doğan bir hukuki boşluk olursa her eyaletin ayrı bir parlamentosu vardır, her eyalet ayrı kanun çıkarır. Bazı eyaletlerde örneğin idam serbesttir, bazı eyaletlerde idam yasaktır. Şimdi Türkiye başkanlık sistemine geçecek deniyor. Hangi başkanlık? Bölünen bir Türkiye mi? Üniter yapısı olan bir Türkiye mi? Önce buna karar vermek durumundayız. Biz üniter yapıdan yanayız. Türkiye’nin bölünmesini istemiyoruz, ayrışmasını istemiyoruz, kavgayı da istemiyoruz, terör de istemiyoruz. Ama Türkiye’nin birlik ve bütünlük içinde yoluna devam etmesi lazım. Diyebilirsiniz ki; "Başkanlık sistemini tartışalım." Elbette. Her şey tartışılabilir. Bir insana "Düşünceni açıklama" denebilir mi? hayır denmez. Herkes düşüncesini rahatlıkla açıklayabilmeli. Düşünceyi ifade özgürlüğünden korkmamalıyız arkadaşlar. Demokrasinin özü, düşünceyi açıklamaktır. Düşüncemizi açıklayacağız. Varsa karşı düşüncemiz elbette onu da söyleyeceğiz.

AKSAYAN SEÇİM YASASIDIR, SİYASİ PARTİLER YASASIDIR
Ama bizim tarihi ve sosyolojik koşullara bakalım yaklaşık 150 yıllık parlamenter sistem tecrübemiz var. Osmanlı’da da vardı. Cumhuriyetin ilk kuruluşunda da vardı. Sonra çok partili hayata geçtik... Sonra bugünkü noktaya kadar geldik. Şimdi deniyor ki "Parlamenter sistemde sorunumuz var." Doğrudur, sorunumuz var. Peki sorun nereden kaynaklanıyor? Sayın Davutoğlu geldiğinde, kendisine anlattım. Kendisi de ayrıldı ama bütün bu ifadeler medyada da yer aldı, hiçbir şekilde de itiraz gelmedi. Sayın Davutoğlu, 4 bakan ve genel başkan yardımcısı ile geldiler. Dedim ki, "Parlamenter sistemin aksayan yönleri vardır, biz bunları düzeltebiliriz." Nedir aksayan yön? Mesela seçim yasası, siyasi partiler yasası. Seçim ve siyasi partiler yasasını darbeciler çıkardı. 12 Eylül döneminde çıktı. Siz darbeye karşısınız, biz de darbeye karşıyız. Demokrasi, özgürlük istiyoruz. Gelin seçim yasasını ve siyasi partiler yasasını değiştirelim. Milletin vekili millet seçsin. Niye siyasi parti liderleri, oturup elinde milletvekili listesi hazırlasın. Gel bunu değiştirelim, bakın göreceksiniz o zaman meclis çalışacak. Şu anda meclis niye çalışmıyor? Lidere bakıyor, "Bakalım ne diyecek, ben de onun dediğini söyleyeyim." Ya dediğini söylemezse bir dahaki seçimlerde üzeri çizilir. Böylece milletvekili özgür iradesi ortaya koyamıyor. Bu kuralın değişmesi lazım.

BİZ BU SORUNLARIMIZIN TAMAMINI ÇÖZEBİLİRİZ
Yüzde 10 seçim barajı. Kalkması lazım. Yüzde 1 oy alan partinin genel başkanı gelmeli. Saadet Partisi’nin Genel Başkanı meclise gelse ne olur? Ne eksiğimiz olur. Gelsin konuşsun veya bir başka partinin genel başkanı, yüzde 1 oy aldıysa 1 milletvekili getirsin, yüzde 5 oy almışsa 5 milletvekili getirsin. Ne olacak yani? Çıkıp kürsüde konuşsa ne olur? Demokrasi kazanır. Nerede konuşuyor? Sokakta konuşuyor. Gelsin meclise. Meclise diyoruz ki "Burası demokrasinin kabesi". E güzel demokrasinin kabesi ise gelsin burada konuşsun, düşüncesini ifade etsin. Korkmayalım bunlardan ve çekinmeyelim bunlardan. İnsanlar düşüncelerini açıklayabilsinler. Parlamenter sistemi güçlendirebiliriz. Yargı bağımsızlığı... Var mı yargı bağımsızlığı? Ne diyor Yargıtay başkanı? "Yargıya olan güven yüzde 30’a indi" diyor. Eğer bir ülkede yargıya olan güven yüzde 30’a inmişse o ülkede adalet arayışından bütün vatandaşlar olmaz mı? Hepimiz demez miyiz "Nerede adalet, kim adaleti dağıtacak?" Buna benzer sorunlarımız var ve biz bu sorunlarımızın tamamını çözebiliriz.

HERKESİN İNSANCA YAŞADIĞI BİR TÜRKİYE KURMAK İSTİYORUZ
Terör konusunda bütün siyasi partilerin ortak tavır içinde olması lazım. Terör bir insanlık suçudur, nereden gelirse gelsin, kimden gelirse gelsin, söylemi ne olursa olsun hep beraber teröre karşı tavır almak zorundayız. Terör bir insanlık suçudur ve terörle mücadele edilmesi lazım.Önümüzdeki süreçte tartışmalar nereye gider, ne olur, ne biter? Bilmiyoruz. Ama hepimizin bilmesi gereken bir şey var. Biz kendi ülkemizde demokrasiyi güçlendirmek istiyoruz. Emin olun, Doğu, Güneydoğu’da terör var. Her gün şehitlerimiz geliyor ve hepimizin içi kan ağlıyor. Çoğu zaman özellikle anneler haberleri dahi izlemek istemiyor. Her gittiğimiz yerde bize sitem ediyorlar, "Neden bu terörü bitirmiyorsunuz?" diye. Haklılar, sitemlerinde haklılar. Biz kendi ülkemizde terörün olmadığı, düşünceyi açıklama özgürlüğünün olduğu, herkesin insanca yaşadığı bir Türkiye kurmak istiyoruz.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.