İZMİRLİ OLMANIN FAYDASI
Yaşar Eyice
19 Kasım 2016 Cumartesi 14:26
İZMİRLİ OLMANIN FAYDASI
Yaşar Eyice / Yeni Vizyon Gazetesi
Gerçeği yeni öğrendim
Herhalde ‘genç girişimci!’ olarak düşündüğüm Murat Özer ile görüşmeyeli birkaç yıl olmuştur.
En son İstanbul’da Hannover Fuarcılığın İstanbul’daki tanıtımında ekibiyle birlikte olmuştuk.
Murat Özer, Alman ‘ Messe Fuarcılıkta’ Alman Genel Müdür’den sonra ikinci, Türkiye’de ise birinci adam pozisyonunda idi...
Aslında anlamadığım bir nokta vardı, ama bir türlü onu bugünü kadar sormadım.
Almanca’da ‘Messe’ sözcüğünün bir karşılığı da ‘Fuar’ dır.
‘Messe Fuar’ ya da fuarcılık, deyince ‘Fuar Fuar’ olmuyor mu?
Çoğumuzun benzer hatayı yaptığımız, ‘Alsancak Port Limanı’ dediğimiz gibi...
Neyse, telefonu bağlayan İlknur Kulak, ‘Anfaş Fuacılık’dan arıyorum!’ deyince önce hiç beklemediğim için şaşırmıştım.
Tüm etkinlik davetlerini almama rağmen İzmir’de ‘Anfaş Fuarcılığa’ karşı benim de İzmirli olarak bir tepkim vardı...
Geçen yıl ‘Fuar İzmir’de yaşama geçirilen ayakkabıcı sektörünü içinde toplayan fuarla aynı sürede Antalya’da da benzer fuar düzenlenmişti.
Başta İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu olmak üzere biz de ‘Olmaz!’ demiş, olayı ‘İzmir’i ve fuarını sabote etmek!’ olarak düşünmüştük.
Belki de işin siyasi boyutu da vardı.
Buna bizim gibi esnaf ve ticaret odaları da karşı çıkmıştı.
Yani bir noktada bu fuar yüzünden bu güzel Anadolu kenti ile aramız açılmıştı.
Meğer olay bizim düşündüğümüz gibi değilmiş...
Bunu da şu anda ANFAŞ Genel Müdürlüğüne getirilen, aslen İzmirli olan Murat Özer’den öğrendim.
Doğumu, çocukluğu, ergenliği Foça ve Karşıyaka’da geçen İzmirli Murat Özer, dünyaca ünlü Messe Fuarcılık’tan ANFAŞ Genel Müdürlüğüne getirilince, daha doğrusu getirilmeden önce, ‘Ne oluyor?’ diye ekibi Esra Kuloğulları, İlknur Kulak ve Işıl Yemez ile bir ön çalışma yapmış, ‘İzmir’e karşı olan bana da karşıdır!’ demiş...
Ama kazın ayağı öyle değilmiş....
Çünkü o tarihte ANFAŞ Fuarcılığın Genel Müdürü yokmuş...
İstanbul’dan Ertan isminde bir kişi gelmiş, sektör fuarı kurmak için holleri kiralamış...
Ve de İstanbul’da anlaştığı sadece üç firma ile sözde fuarı yaşama geçirmiş,
Yani olayla ne ANFAŞ Fuarcılığın ne de iç ve dış başka bir etken yokmuş...
Zaten fuarcılık deneyimi, bilgisi, tecrübesi, yani hiçbir şeyi bulunmayan kişi de giriştiği işten zararlı çıkmış...
Ama hareketi iki kenti; İzmir ile Antalya’yı, farkında olmadan fuarcılık konusunda üzmüş...
Özetin özeti bu...
Gerek yurt içinde, gerekse yurt dışında dünyaca ünlü örneğin CEBİT gibi fuarlarda, basın tanıtımlarında İzmirli olmakla övünen Murat Özer’e inandım....
Murat Özer, ‘İzmir’e Esra Kuloğulları, İlknur Kulak ve Işıl Yemez ile geliyoruz!’ deyince, ‘Tamam ben de geliyorum!’ dedim.
Onlar Antalya’da idi ben de İstanbul’da...
Halbuki buluşma günü, İstanbul’da Türkiye Spor Yazarları Derneği’nin Genel Kurulu vardı...
O toplantıyı izleyecektim...
Ama eski dostluk daha önemliydi...
Ve de iyi ki gitmemişim!
Önceden belirttiğim gibi TSYD’nin genel kurulunda, imzalarla uzaklaştırılmak, yani alaşağı edilmek istenen Oğuz Tongsir, Ünal Tümin ile diğer takipçilerin anlattığına göre mahalle kabadayısı gibi hareket edip, saygıdeğer üyelere öylesine kaba ve etik olmayan şekilde davranmış, bu arada getirttiği adamlarla bazı üyeleri dışarı atmaya kalkınca, usulsüz yapıldığı ileri sürülen hesapları da vermeyince arbede çıkmış.
Divan Başkanı da kongreyi ertelemiş...
Şimdi ne olacak?
Ankara ve İstanbul’un neredeyse tamamının ‘Çekil, git!’ diye imza topladığı bir dernekte herhalde Oğuz Tongsir daha fazla kalmamalı...
İnsan istenmeyen yerde, koltukta oturabilir mi?
Israr etmesi, her türlü imkanı bazı İzmirli üyelerin de desteğiyle bırakmak istememesi akla bazı olumsuz soruları getiriyor.
Ben bir İzmirli olarak görüşümü bildirmiştim:
Türk Bayrağını 53 yıllık köklü ve güçlü bir derneğin TSYD’nin logo ve rozetinden, tüm uyarılara rağmen çıkarmak isteyen sonra da ‘Haberim yoktu!’ diyen birinin yani Oğuz Tongsir’in bu şerefli makamda kalmasını hazmedemiyorum.
Bu arada olağanüstü Genel Kurul’da FETÖ’cülükle suçlanan ve gazete kupürleri gösterilmesi beni ‘özel durum’ olduğu için de ilgilendirmiyor.
Bununla zaten savcılar ya da mahkemeler ilgileniyor.
Neyse konuyu daha fazla uzatmayayım!
Zamanla yörüngeye oturduğunu görürüz...
*- Hızla ilerliyor
Biz, Murat Özer’le Mövenpick Otel’de buluştuk...
Konuşmamızda, ANFAŞ Fuarları’nın uluslararası arenada hızla ilerlediğini de öğrendim.
Gıda & İçecek ve Ağırlama-Konaklama sektörlerimizin uluslararası ölçekte hak ettiği yere ulaşabilmesi ve yeni fırsatlara yelken açabilmesinin ilgili kurumların ortak amaçlarla bir araya gelmesiyle mümkün olacağına inanan ANFAŞ, dünyanın çeşitli ülkelerinden ilgili profesyonelleri sektördeki gelişmelerin sergileneceği fuarlarında buluşturuyor.
*- Rakamlar önemli
ANFAŞ Genel Müdürü Murat Özer ‘yenilenen yapısı ile ANFAŞ, katılımcı ve ziyaretçilere 60.000 m2’lik sergi alanı, bir tanesi 1.000 kişilik olmak üzere 15 tane salondan oluşan kongre salonları ve 1.400 araçlık kapalı otoparkı ile hizmet veriyor olacak’ dedi.
ÖZER, 18-21 Ocak 2017 tarihlerinde düzenlenecek ANFAŞ HotelEquipment ve 15-18 Şubat 2017 tarihlerinde düzenlenecek ANFAŞ FoodProduct fuarlarının kendi sektörlerine ivme kazandıracağının da altını çizdi.
Yani bize de İzmir’den Antalya yolu gözükmüş oldu.
*- Bu yıl ilk defa
15-18 Şubat 2017 tarihlerinde 24. kez gerçekleşecek olan FoodProduct Fuarı, kendi bünyesindeki Gıda Danışma Kurulu çalışmaları kapsamında konusunda öncü derneklerle işbirlikleri yürütmekte, gıda sektöründe çeşitli konuları masaya yatıran basın toplantıları düzenlemekte ve yaklaşmakta olan fuar organizasyonuna hızlı bir şekilde hazırlanıyor.
Bununla beraber bu yıl ilki yapılacak olan ve gurme takipçilerinin şimdiden ilgisini uyandıran ‘Gastro Design Show-2017’ adlı organizasyonda dünya çapında isim yapmış executive chefler tarafından hazırlanacak À la carte menüler iç mimarların projelendirip uygulamasını yaptığı restoranlarda sektör profesyonellerine tadımlık sunulacak.
Her iki fuar da adından uzun zaman söz ettirecek çeşitli etkinliklerin yanısıra pek çok kamu ve sivil toplum kuruluşlarına da ev sahipliğini yapacak.
*- Ticaret odaklı fuarlar
Otel ve konaklama sektörünün profesyonelleri, proje ve taahhüt firmaları, mimarlar, restoran işletmecileri ve cafè-pastane işletmecilerini 40 bin metrekare kapalı alanda bir araya getirecek olan fuar, eş zamanlı düzenlenecek olan kongre, konferans, panel ve seminerler sayesinde sektör duayenlerini, akademisyenleri, kamu sektörünü ve özel sektörü de tek bir çatı altında buluşturmuş olacak.
‘2,5 milyar dolar ihracat hacmine sahip olan sektörün ticaret odaklı fuarı için geri sayım başladı’ diyen ANFAŞ Genel Müdürü Murat ÖZER, fuarın yenilikçi içerikleri ile otelcilik ve yiyecek-içecek dünyasına yön vermek için ziyaretçilerini beklediğini ilave etti.
*- Polis uyarıyor!
Polis’ten önceki gün şu mesaj geldi:
‘Telefonda kendisini polis, savcı, asker olarak tanıtıp, adınız veya banka hesabınız, FETÖ/PYD terör örgütüne karıştı, diyerek, para ya da altın isteyenlere inanmayın.’
Asayişten gönderilen uyarı mesajı sanıyorum çok kişiye gönderiliyor.
Ama buna rağmen bu kan emici, ahlaksız sahtekârlar dur durak bilmiyor.
Mutlaka ve mutaka içimizden bazılarını tuzaklarına düşürüyor.
Çünkü duyuyoruz...
İşte tuzağa düşürmek istediklerinden biri de İzmirli emekli Şeref Ünal...
Şimdi size olayı Şeref Ünal’ın ağzından anlatayım:
*- Nihayet ben de arandım!
- Alo, bu numarayı kaç yıldır kullanıyorsunuz?
- Çok eskiden, buyurun ne istiyorsunuz?
- Karşıyaka asayişten arıyoruz. Kimlik bilgilerinizi yakında kimseyle paylaştınız mı? Bu numara ile internet üzerinden bir işlem yaptınız mı? Numaranız üzerinden suç işlenmiş, şu anda iki kişi alındı...
- İyi, benden ne istiyorsunuz?
- Şimdi size vereceğim numarayı arayın, polisin numarası bu. (Karşıyaka Emniyetin numarasını veriyor burada beni inandırmak için.)
- Tamam ararım, kapatın arayayım.
- Beyefendi siz ne diyorsunuz, arayın dedik size! (Sesi sertleşiyor burada.)
- İyi de, nasıl arayacağım, telefonum meşgul?
- Cepten arayın!...
(Konuşma tarzı tansiyonumu yükseltiyor, ben de yükseltiyorum sesimi.)
- Beni azarlayarak konuşuyorsunuz... Ben sizinle değil benim semtimin polisiyle görüşürüm. Nasılsa numaranızı verdiniz. Aradığınız numara da ekranda görünüyor zaten. Siz kapatınca Çiğliyi arayacağım.
Der demez telefon şak diye meşgule düştü.
Bu numara gösterme işi çok iyi oldu.
Eskiden çevirmeli telefonlarda bu özellik yoktu, arayanı ancak savcılık vasıtasıyla PTT'den öğrenirdiniz. Beni aradıkları numara cep numarası. 05312086940
Hemen Çiğli mahalle polisimi aradım, durumu anlattım.
*- Hayret!
‘Biliyoruz, verdikleri numara Karşıyaka Emniyetin numarası.
Numarayı bir kere kullanıyorlar, sonra bir daha cevap vermiyor. İlgileneceğiz,’ dedi.
İşte, özetle böyle, ben de sizlerle paylaştım.
*- Tarihi TV dizilerinden değil kitaplardan öğrenin!
Bu arada yine güncel ve çok önem verdiğim bir konuyu da sizinle paylaşmak istiyorum:
APİKAM’ın ‘Kent Söyleşileri’ serisinde konuşmacı olarak yer alan araştırmacı Sinan Meydan, ‘İzmir’in işgali, şu sıralar televizyon dizilerinde görüldüğü, aktarıldığı gibi centilmence olmamıştır. Tarihi, televizyon dizilerinden değil, iyi kitaplardan öğreniniz’ dedi.
*- Belgeli acılar
Türkler’in bölgedeki Hıristiyan nüfusa yönelik şiddet uygulayacağı ve bir insan kırımı olacağı iddialarının, İzmir’i işgal etmek için emperyalist devletler tarafından uydurulmuş bahane olduğunu ifade eden Meydan, ‘Evet burada bir insan kırımı yaşanmıştır; ama Türkler yaşamıştır, bizim insanımız kırılmıştır. Bu acılar da belgelidir. İşgal döneminde Batılı görevliler tarafından hazırlanan raporlar da bu acı ve zulümleri gösterir. Ünlü İngiliz tarihçi A. Toynbee ‘Türkiye: Bir Devletin Yeniden Doğuşu’ adlı eserinde İzmir’in çektiği büyük ve derin acıları anlatır’ dedi.
***
KURDELA
Diş hekimleri diş sağlığını uyaracak
İzmir Diş Hekimleri Odası Başkanı Prof. Dr. Rıza Alpöz, İzmir Dişhekimleri Odası olarak 19-20 Kasım 2016 tarihinde yapılacak olan İzmir Dişhekimleri Odası Toplum Ağız Diş Sağlığı Haftası ,22 kasım 108. Dişhekimleri Gününü kutlama programını açıkladı. Hafta etkinlikleri, 19 Kasım Cumartesi (bugün)Cumhuriyet Meydanı’nda Saat: 11:00’de Atatürk Anıtına Çelenk Koyma Töreni ile başlayacak.
*- Aralık’ta kitapçılarda
Cenova Yayınları Genel Yayın Yönetmeni Metin Soylu gönderdiği postada, ‘ Sevgili Prenses ve Prens; Hepimiz biliyoruz, yaşadığımız dünyanın peri masallarıyla uzaktan yakından ilgisi yok. Bu yüzden prenses ve prens yüreklerimizi korumalıyız. Nasıl mı?.. Bakış açılarımızı 'alt üst etmeyi' öğrenerek! Dilerim, bu kitabın kapağını açtığınızda, göklerdeki bereketinizin kapısı da açılmış olur.’ Dedikten sonra, ‘62 Yaşındaki Genç Kız’ isimli eserin 1 Aralık’ta kitapçılarda olacağını bildirdi.
*- Eş zamanı bir çalışma
20 Kasıma kadar, yapılacak olan Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali, bu yıl 20 il/ilçede eş zamanlı düzenleniyor. Üçüncü kez İzmir'de gerçekleşecek festival Fransız Kültür Merkezi'nde izleyicileriyle buluştu.
Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali 2008 yılından bu yana, sürdürülebilirlik kavramının daha iyi anlaşılması, birbiriyle etkileşim içinde olan sistemin sorunların daha iyi algılanması ve ilham veren çözümlerin paylaşılması amacıyla düzenleniyor.
*- Ödemiş Belediyesi’ne 4 ödül
Ödemiş Belediyesi, Tarihi Kentler Birliği’nin 2015 Yılı Özendirme Yarışması’nda dört projeye ödül aldı. Antalya’da düzenlenen ödül törenine katılan Belediye Başkanı A.Mahmut Badem, ‘Tarihimize sahip çıkmak ve gelecek nesillere aktarmak için çalışmalarımızı sürdüreceğiz’ dedi.
*****-
GICIK
*- İpek Kundakçı Bayrıdost paylaşmış, ‘Biri sordu; göğsümde bir şey var, içime ne kattın? Diğeri yanıtladı; Sorudur sana ızdırabı veren, cevap değil!’
*- Murat Eştürk soruyor: ‘Eskiden mi güzeldik, yoksa eskiler mi güzeldi,’
*- Yılın yarısını Urla’da geçiren Erol Akıncılar söylüyor: ‘Artık ne anlatmak istiyorum, ne de anlaşılmak. Bir kıyı istiyorum, sessiz sakin!’
*- Ellerinde pankart olan Bornovalı gençler yazmış: ‘Uyuma! Yugoslavya parçalanırken, ekranlarda 29 dizi oynuyordu!’
*- Rezzan Adamoğlu yazmış, ‘Kış, madem ki geldin sana iki çift lafım var: Adamı hasta etme!’
*- Murat Ervin göndermiş, ‘Misafirliğe mi gideceksin, bir kola ile bir fanta fiyatına üç kilo nar al, hem çiftçi kazansın hem de sağlıklı olsun!’
*- Ne ölüm nefes almaktır, ne de nefes almak yaşamaktır. Yaşamak sevdiklerinin yanında olmaktır.
*- Okumayan, yazmayan, düşünmeyen toplumlar içten içe çürürler.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.