04 Aralık 2024
  • İzmir11°C

DÖNÜYOR DOLAŞIYOR, AYNI NOKTAYA GELİYORUZ

Yaşar Eyice

05 Aralık 2016 Pazartesi 20:49

DÖNÜYOR DOLAŞIYOR, AYNI NOKTAYA GELİYORUZ

Yaşar EYİCE / Yeni Vizyon Gazetesi

Kumanda kimin elinde?

Bazen konuya neresinden yaklaşacağımı, ya da kimlerden söz edeceğimi, hatta öncelik hakkını kime bırakacağımı bilemiyorum.
Eskiler buna ‘naçar ‘ kalma derlerdi...
Yani çaresiz...
Yıllardır Foça ya da Ayvalık’ta yaşadığını öğrendiğim bir Usta Gazeteci büyüğümüz vardı.
Türkiye’nin en önemli gazetecilerinden olan Necdet Onur gözünü budaktan sakınmayan, hatta Başbakan ve Bakanlar için yazılmayanları yazan biriydi.
Necdet Onur ağabeyimiz böyle durumlarda ‘Bir bilene sordum!’ diyerek konuya girer ve olayları anlatırdı.
Karmaşalarda ise ‘Fasit daire’ sözünü kullanırdı.
Fasit daire, dönüp dolaşıp aynı noktaya gelinen meseleler için söylenir.
Kısacası kısır döngüdür.

*- Menfaat önde geliyor

En iyisi ben öncelikle günün anlam ve önemini belirtmeye çalışayım:
5 Aralık Kadının Seçme Ve Seçilme Hakları günü idi...
Türkiye'de, kadınlara seçme ve seçilme hakkı pek çok Avrupa ülkesinden önce tanındı.
Ülkemizde 3 Nisan 1930 tarihinde belediyelerde, 26 Ekim 1933'te köy ihtiyar heyeti ve muhtarlık seçimlerinde, nihayetinde 5 Aralık 1934'te ise Türkiye Büyük Millet Meclisinde kadına seçme ve seçilme hakkı verildi.
Her zaman söylenen şudur:
Türkiye'de nüfusun yarısını kadınların oluşturuyor.
Hatta dünyanın yarısı kadındır...
Bu tez son zamanlarda kadınlar tarafından bozuldu.
Anımsadığım kadarıyla tam eşitlik iki üç kentimizde var.
Bunlardan biri de Aydın...
Saydılar baktılar tam eşitlik var Aydın’da....
Ancak Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı’nın da CHP’den seçilmiş bir kadın olduğunu biliyoruz:
Topuklu Efe Özlem Çerçioğlu...
Düne kadar ilan verdiği için yandaş basının eller üstünde tuttuğu Özlem Çerçioğlu, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu gibi neredeyse yok denilecek kadar satışı düşen yandaş basına ilan vermeyi kesince ‘Tu kaka!’ oldu...
Çöp tenekelerini yere boşaltıp fotoğraf çekenler, ya da yolda, caddede, köprüde çatlak görüp görüntüleyenler bunları haber diye okuyucularına yutturmaya kalktılar.
Ama bildiğim gördüğüm kadarıyla Özlem Çerçioğlu’nun ekmeğine yağ sürüyorlar, farkında değiller.
Şimdi seçim olsa oylarını yüzde 10 daha arttıracak ki bu da büyük bir rakam.

*- Üç büyür mü?

İzmir’de de üç bayan belediye başkanımız var.
Biri Konak Belediye Başkanı Sema Pekdaş...
Diğeri; Urla Belediye Başkanı Sibel Uyar...
Üçüncüsü; Kiraz Belediye Başkanı Saliha Özçınar Şengül...
İlk ikisi CHP’den, üçüncüsü MHP’den seçildi.
Sonra Kiraz Belediye Başkanı Saliha Özçınar Şengül, AKP Hükümetinden kentin gelişmesi için destek sözü alınca, parti değiştirdi.
Beklediği ve umduğu oldu mu?
Tam anlamıyla bilmiyorum...
Ama bildiğim orada İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin bir birimi var ve de çalışmalarından tanıdığım yine bir bayan yönetici Ziraat Mühendisi İlkay Teker bulunuyor.
İlkay Teker hafta sonu İzmir Karşıyaka’daki evinde, diğer günler ise Kiraz’da...

*- Saymakla bitmez!

Aslında belediyelerde kadın yöneticilerin sayısı çoğu yerde erkeklerden fazla...
Örneğin Bornova Belediyesi...
İlklerin kenti Bornova’da Olgun Atila’nın başkanlığında bulunan kadın yöneticilerinden bazıları şunlar:
Başkan Yardımcıları: Belgüzar Başer Köpüklü, Zerrin Gençtürk
Müdürler: Emel Hülya Solak – (Emlak İstimlak Müdürü), Nur Banu Barut – (Veteriner Hizmetleri Müdürü), Ebru Güneş Erdoğan – (Destek Hzmetleri Müdürü),  Belgüzar Başer Köpüklü – (Parklar ve Bahçeler Müdürü),  Melis Güryıldırım – (Çevre Koruma ve Kontrol Müdürü),  Zehra Talas – (Basın Yayın Halkla İlişkiler Müdürü), Emel Balcıoğlu – (Strateji Geliştirme Müdürü), Neslihan Kırmızıgül – (Kültür ve Sosyal İşler Müdürü), Spor İşleri Müdürü Serpil Bayazıt, A. Gülçin Gönençer – (Kadın ve Aile Hizmetleri Müdürü), A. Gülçin Gönençer  - (Yazı İşleri Müdürü), Başak Turhan  - (Dış İlişkiler Müdürü),  Ufuk Değirmencioğlu – (Bilgi İşlem Müdürü),  Nilüfer Bakoğlu – (Etüd Proje Müdürü), Senem Tuncer -  (Plan ve Proje Müdürü), Nurcan Çakır – (Sağlık İşleri Müdürü)...
Bu arada Meclis üyelerini de tanıtayım:
Pınar Ataş Uslu, Öğet Nevin Cöcen, Gülören Ersoy Öcal, Sultan Tuzlacı,
Hülya Uğurlu, Özen Kızılırmak, Reyhan Küçükbay,
Bornova’nın kadın muhtarları; Canan Güler - Muhtarlar Masası Sorumlusu , Pakize Nandar - Atatürk Mahallesi Muhtarı, Necla Yaman Turp - İnönü Mahallesi Muhtarı, Dilek Kumova - Evka 3 Mahallesi Muhtarı, Ayşe Müjgan Pakyürek - Erzene Mahalle Muhtarı, Dilek İduğ Çelik - Kazımdirik Mahalle Muhtarı (Bizim muhtarımız), Ayşe Cankurtaran - Barbaros Mahalle Muhtarı
Gördüğünüz gibi; Yerel yönetim anlayışını sadece kadınlara yönelik hizmetlerle sınırlandırmayan Bornova Belediyesi, iki başkan yardımcılığı ile 34 müdürlükten 16’sını da kadınlara emanet etmiş durumda.

*- Rakamlara göre!

Ülkemizde yapılan 2014 yılı yerel ve 2015 yılı genel seçimlerinde, seçilmiş kadınlarımızın %14'ü İle Milletvekilliğinde, % 10.7'si İle Belediye Meclis Üyeliğinde, %4.3'ü İle İl Genel Meclisi Üyeliğinde, % 3'ü İle Belediye Başkanlığında Ve % 1.2 İle Muhtarlıkta temsil ediliyor.
Türkiye, parlamentodaki kadın üye yüzdesi açısından; 1935'te yapılan seçimlerde % 4.6 oranıyla dünya oranlarına göre 21. sırada iken, Birleşmiş Milletlerin son verilerine göre, tüm dünyada mecliste kadın-erkek eşitliğinde, genel üzerinden değerlendirildiğinde kadın milletvekili oranının ortalaması % 22 iken, bizim ülkemizdeki oran %14,9 ile ortalamanın çok ama çok altında olup, bu konuda Türkiye dünyada 91. sırada yer alıyor.
Bu sayısal oranlar gösteriyor ki; ülkemizde Fransa, Belçika, İtalya ve İsviçre gibi birçok Avrupa ülkesinden önce kadınlara seçme seçilme hakkı tanınmasına rağmen 82 yıl içinde kadınımızın aktif siyaset içinde yeterince temsil edilmediği; bu hususun tespit edilerek, bu konuda Anayasa'da, Siyasi Partiler Ve Seçim Yasalarında, Parti Tüzüklerinde, kadınların seçilme hakkı konusunda pozitif düzenlemelerin yapılmadığını gösteriyor.

*- Atatürk ne demiş?

Mustafa Kemal Atatürk, 1925'te Kastamonu'da yaptığı konuşmada şöyle der:
‘Toplumu kalkındırmak istiyorsak, izlememiz gereken daha emin ve daha etkili bir yol vardır.
O da Türk kadınını çalışmalarımıza ortak etmek, hayatımızı onunla birlikte yürütmek, kadının, bilimsel, toplumsal ve ekonomik hayatta erkeğin ortağı, arkadaşı, yardımcısı ve koruyucusu yapma yoludur.’
Bu konuşma ile kadın-erkek eşitliği ilkesini açıkça ortaya koyan Atatürk, Birleşmiş Milletler'in, 20 yıl sonra kabul ettiği Evrensel İnsan Hakları Bildirgesinin 1. ve 2 . maddesi ile yayımladığı ilkeleri, çok daha önce dile getirmişti.

*- Peki ne yapmalıyız?

Cumhuriyetimizin ilk yıllarından aldığımız bu feyiz ile kadının siyasal yaşama aktif katılımını sağlamak adına öncelikle kadın-erkek eşitliği temel ilkesinin, yani toplumsal cinsiyet eşitliğinin okul öncesi eğitimden başlayarak çocuklarımızın eğitim ve öğretim hayatında, akabinde toplumun tümünde, kurum ve kuruluşlarında fiili olarak hayata geçirilerek sağlanması ülkemizin ilerlemesi açısından zorunludur.
Kadınlar, ‘Biz nüfusun yarısıyız, nüfusun yarısını oluşturan kadınların ülkemizin karar alma mekanizmalarında ve mecliste de eşit sayıda yer almak istiyoruz.’ diyorlar...

*-  Kadınlar siyasette engellenmemeli

Genelde köşemde yer vermediğim Ege İş Kadınları Derneği (EGİKAD) Yönetim Kurulu Başkanı Betül Elmasoğlu,  82 yıl önce kadınların toplumda arka planda kaldığını ve tanınan haklara rağmen kadınların hala siyaset alanında yeterli katılım düzeyine ulaşamadığını söyledi.
Türkiye’de ataerkil bir toplum yapısının hâkim olduğunu açıklayan Elmasoğlu, siyasi partilerinde bu bağlamda kadın adaylara daha farklı açıdan yaklaştığını dile getirdi.
‘Kadınların siyasete girmesi ve bu yolda emin adımlarla ilerlemesi için kararlı ve hedefini net görmesi önemli. Bu sebeple, ekonomide olduğu gibi politikada da kadınların katılım oranını yükseltmesi ile siyasetin de kalitesi artacaktır’  diyen Elmasoğlu, Atatürk için ‘Kendisi o kadar büyük bir devlet adamıydı ki; kadınların her alanda başarılı olacağından hiçbir zaman şüphe duymuyordu. Bizde o fikrine layık olmak için her alanda başarı göstermek ve daha iyi yerlere gelmek için çalışıyoruz’ diyerek, Türkiye Cumhuriyeti’nin çağdaş, demokrat, laik kadın yöneticilerle var olacağı günleri umutla beklediklerini söyledi.

*- Beklenen ve beklediğimiz

5 Aralık 1934 yılında Mustafa Kemal Atatürk 'ün yaktığı bu meşaleyi bir adım öne götürmek ve ilerletmek adına; Türkiye'nin onayladığı Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Kaldırılması Sözleşmesi (CEDAW) 4. maddesinde yer alan taahhüdün yerine getirilmesini, ‘eşit temsil için özel önlem alınmasını’ Anayasa'da, siyasi partiler ve seçim yasalarında, parti tüzüklerinde, seçilme hakkımızı yaşama geçirmek üzere her bir cinsiyete en az %40 temsil hakkı getiren değişikliğin gecikmeksizin yapılmasını ben de bekliyorum.

*- Rakamlara devam!

Gazetecilik sektörünün 1/3 ‘i kadınlardan meydana geliyor.
Ancak; bölüm şefi, editör veya patron koltuklarında bu bayanlardan sadece %1’i oturuyor.
ABD’de yaşayan mültecilerin %10’u kadınlardır.
Afrika’da yaşam süren hamile kadınların, Batı Avrupa’daki kadınlardan 180 kat daha fazla ölüm tehlikesi taşıdığı biliniyor.
 Dünyada sağlık sektörünün %75’i kadınlardır.

*- Dünya turu atarsak!

Avustralya 1894 senesinde bağımsızlığını ilan ederek ilk kez kadın haklarını tanıyan modern ülke olarak tarihe adını yazdırmıştır.
Ardından bu ülkeyi 1 Haziran 1906 senesinde Finlandiya izlemiştir.
Bu ülkelerin peşine  1915 yılında Danimarka, 1917 yılında Rusya , 1918 yılında İngiltere, Azerbaycan ve Kanada, 1919 yılında Almanya ile Avusturya, 1920 yılında Amerika ve 1930 ve 1934 Türkiye kadın haklarını kabul eden devletler arasına adlarını yazdırmıştır.

*- Ülkemize gelelim

Türkiye’de kadın hakları kapsamında 1917 senesinde, çok eşlilik çıkarılan bir yasa ile düzenlenmiştir.
1926 senesinde medeni kanunla, kadın-erkek eşitliği sağlanmış ve kanunla ispatlanmıştır.
Kadınlar siyasal alanda ve iş hayatında adlarını duyurmak istemleri 1908-1914 yıllarından beri konuşulsa da en çok Cumhuriyet Döneminde esas kılınmıştır.
Atatürk’ün kadınlara ve kadın haklarına ve emeklerine verdiği önemi birçok kişi bilir.  
Bir toplantıda bunu şöyle açıklamıştır;
‘Dünyada hiçbir milletin kadını, ben Anadolu kadınından fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte, Anadolu kadını kadar emek verdim, diyemez.

Erkeklerden kurduğumuz ordumuzun hayat kaynaklarını kadınlarımız işletmiştir.
Çift süren, tarlayı eken, kağnısı ve kucağındaki yavrusu ile yağmur demeyip, kış demeyip cephenin ihtiyaçlarını taşıyan hep onlar, hep o yüce, o fedakar, o ilahi Anadolu kadını olmuştur.
Bundan ötürü hepimiz bu büyük ruhlu ve büyük duygulu kadınlarımızı, şükranla ve minnetle sonsuza kadar aziz ve kutsal bilelim.’

*- Bir göz atarsak

Özetle;
Türk toplumunun gelişip yükselmesinde kadınlarımızın katkısı büyüktür.
Cumhuriyetimizin kuruluşundan önce ve sonra başarıları ile tarihe geçen çok sayıda kadınlarımızın vardır.
Kadın anne olarak aile ve toplum arasında bir köprü görevi görmektedir. Kadının toplumdaki yeri ve görevleri onun bir fert olarak, gerekli kişiliği kazanması sonra aile içinde toplum içinde gerekli yeri olmasıyla mümkündür.
Kadınlarımızın toplum hayatının her aşamasında etkin rol almasını sağladığımızda, ülkemizin gelişmesi hızlanacak, toplumumuzun saygınlığı daha da artacaktır.
Kadınlarımızın her meslekte ve özellikle siyasi hayatta daha çok ve daha etkin yer alabilmeleri, yönetimde ve siyasette kaliteyi beraberinde getirecektir.

*- Unutmayacaklarımız

Kadın erkek eşitliğinin sosyal ve siyasal hayatta tam ve koşulsuz gerçekleştiği bir geleceği birlikte inşa edeceğiz
Bir toplumun çağdaşlık düzeyinin, o toplumun kadınlara verdiği değerle ölçüldüğü bir dünya da, kadınların haklarından, eşitliklerinden verilecek taviz söz konusu dahi olmamalıdır.
Sağlam, sağlıklı ve iyi ailenin, güçlü bir halkın ve devletin temel koşulu olduğunu unutmamalıyız.
Anayasal, yasal ve idari düzenlemelerle kadınların yaşam standartlarını yükseltmek, şiddet görmelerini önlemek, iş hayatındaki sıkıntılarını gidermek, istihdamlarını arttırmak, siyasette toplumumuzu daha fazla temsil etmeleri için önemli düzenlemeler sürmelidir.
Çünkü bu ülkenin kuruluşundan bugüne hiçbir koşulda geri durmayan, erkeğine omuz veren kadınımızın hak ettiği yerini bulması gerekiyor.

 *- Kahramanlarımız

İstiklal savaşı boyunca cephede dövüşen, cephe gerisinde sırtında cephane taşıyan Türk kadını, Nene Hatunlar, Adile Çavuşlar, Kara Fatmalar olup kahraman kadınlarımız;
Cephede bizlere dayanak, evde çocuklarına anne ve değerli bir eş olan iffetli Türk kadını siyasi hayatımızda da yerini almıştır.
Yaşadığı sıkıntılara ve sorunlara çözüm bulabilmek için kadınların siyasetteki ağırlıklarının yeterli düzeye ulaşması gerekiyor.
Kadına şiddet uygulayan kişi ne erkekliğe, ne de güce kavuşacaktır. Bunun adı olsa olsa emanete hıyanet olacaktır.
Şunu da unutmamalıyız; Önce kadın isteyecek. Çünkü kadın isterse başarır.
Kadınlarımız, toplumsal huzur ve kalkınmanın temel taşı aileden, ekonomik hayata, bir ülkenin kaderini tayine kadar uzanan güç ve etkiye sahip olağanüstü varlıklar.

*- Ne oluyor?

19. yüzyıla girilmesiyle birlikte kadın hakları dile getirilmeye başlanmış ve hızla ilerleyerek halen daha bu konu araştırmalara ve geliştirmelere tabiidir.
Araştırmalar kapsamında dünyada her 3 kadından 1’i aile içi şiddet görüyor ve gelişmekte olan ülkelerde töre ve namus cinayetleri halen geçerlidir.
 Sosyal ve çalışma yaşamında kadınlar erkeklerle eşit haklar tanınmıyor. Kadınlar eğitim-öğretim sektöründe de erkeklerden sonra geliyor.
Hukuk alanında kadınlara geri plandadır.
Dünyada pek çok kadının eşini seçme, evlenme, boşanma hakları bulunmuyor.


***-
GÜNCEL

Senfoni’den Türkiye-İsviçre Özel Konseri
      
İzmir Devlet Senfoni Orkestrası (İzDSO), Türkiye ve İsviçre arasındaki diplomatik ilişkiler onuruna özel bir konser verecek. Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde İzDSO ve İsviçre Fahri Konsolosluğu işbirliğiyle 9 Aralık Cuma gecesi gerçekleşecek olan konser saat 20.30’da başlayacak.
Bu özel konserde İsviçre’li şef Roman Brogli Sacher yönetimindeki İzmir Devlet Senfoni Orkestrası'na solist olarak piyanoda Can Okan eşlik edecek.

***-
GICIK

*- Keşke bazı insanlar için ‘imalat hatası’ var, geri topluyoruz deseler.
*- Yılbaşı düşüncesi: Pahalı hediyeleri sevmem, sıcacık bir kahve ile bir dost yeter bana.
*- Ey insan! Kaf Dağı kadar yüksek olsan da, kefene sığacak kadar küçüksün. Unutma! Her şeyin bir hesabı var, üzdüğün kadar üzülürsün.
*- İnsanın gerçek gücü sıçrayışta değil, sarsılmaz duruşundadır.
*- Hep dik durmak zorundasın, çünkü düşersen seni tutabilecek kimse yok!
*- İnsanlar paranın arkasından o kadar hızlı koşuyorlar ki, ‘ahlakın’ ardından yetişmesi mümkün değil!
*- Kimseyi küçümseyecek kadar büyük değilsin. Gün gelir küçümsediğin her şey için önemsediğin bir bedel ödersin.
*- Geçmişe takılıp üzülmeyi, geleceği düşünüp kaygılanmayı bırakın. Anını mutlu ve huzurlu yaşa!

 

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.