22 Kasım 2024
  • İzmir17°C

DAHA NELER GÖRÜP, ÖĞRENECEĞİZ

Yaşar Eyice

18 Ekim 2016 Salı 08:53

DAHA NELER GÖRÜP, ÖĞRENECEĞİZ

Yaşar Eyice / Yeni Vizyon Gazetesi

Canınızı sıkacağım ama...

Yüzlerce binlerce gencimiz kaç zamandır, memur olma heyecanı ile yaşıyordu.
Ancak onlar mutlu bir haber veremeyeceğim, çünkü memur alımına fren geliyor.
Çalışma ve Soysal Güvenlik Bakanı Müezzinoğlu ‘Zorunlu haller dışında alım yapılmayacak, bakanlıklar arası personel kaydırması yapacağız’ dedi.
İşe yaramayanlar ayıklanacağına, gençlerin umudu sönüverdi, bu açıklama ile.
Hani kadrolar boşalmıştı?
Yoksa bizler mi yanlış duyduk, öğrendik.
Aslında haksız yere bir yerlere yerleştirilenlere kesinlikle karşıyım.
Hatta ‘sallabaşını al maaşını’ diye düşünenlere de!

*- Herkes karşı ama!

Bir hatırlatma yapayım;
AKP iktidar olmadan önce, hatta partinin kurucu Başkanı Recep Tayyip Erdoğan Başbakan olduğunda, memurların artık her yılsonunda puan alacağını ve sistemin değiştirilerek başarı olmayanlarla yeni sözleşme yapılmayacağını söylemişti.
Sendikalar başta olmak üzere tüm muhalefet ‘olmaz!’ dedi.
Neden?
‘İktidar kendinden olmayanı, kendi gibi düşünmeyeni atar!’ gibi teoriler üretildi.
Belki kurunun yanında yaş da yanacaktı ama bana göre çalışanın, bilgilinin, vatanını milletini insanını sevenin yolu açılacaktı.
İnanın, şimdi en fazla bu yasanın çıkmasına ‘hayır’ diyenler pişman.
En basitinden gidin belediye başkanlarına, resmi dairelerin müdürlerine, hatta işçiye soran bakın ne diyecek?
Sendika başkanlarıyla dertleşin size neler söyleyecek.
En basitinden sokaktaki temizlik görevlisi, işyerlerindeki güvenlikçi ve santral memuruna sorun, meslektaşından, mesai arkadaşından, dahası bankamatik memurlarından, personelden şikayet etmeze tüm sözlerimi geri alacağım.
‘Bir yere yerleş, postu ser, gere gere otur!’ diyeceğim...
‘Bugün git yarın gel!’ diyen memurları da kutlayacağım, ‘Meğer siz haklı imişsiniz’ diyeceğim...

*- Alnından öperim

Bir tek vatandaş, bir devlet dairesinden, işinin yokuşa sürülmeden çözüldüğünü göğsünü gere gere anlatsın, alnından öpeceğim.
Kutlayacağım...
Ama herkesin hakkını yemeyeyim.
Birkaç kez yönetimlere ‘teşekkür’ mektubu yazdım.
Sanıyorum 10 yıl kadar önce idi, Bornova Hükümet Dairesi’nde nüfus memuru şefi bir hanımı izlemiş, sonuçta Kaymakama bir dilekçe vererek, ‘Herkesin önünde takdirname verilmesini’ önermiştim.
Dilekçemde: gündüz ışığında lambaları söndürttüğünü, her gün vatandaşın işi bitmeden yemeğe çıkmadığını, şef pozisyonunda olduğu halde memur gibi çalıştığını, bir masadan diğerine koşuşturduğunu saati saatine not tuttuğumu belirterek kayıtları da o anki tanıklarla birlikte ekledim.
Bir süre sonra, Kaymakamlık ve Müdürlüğün araştırma ve incelemesinde haklı olduğum ve o memurun ödüllendirileceği bildirildi.
Hatta törene benim de katılmam istendi.
O gün yine İzmir’de ve Bornova’da önceden planlanmış programım yüzünden bulunamayacağımı Kaymakam beye ilettim.
Çok sonra yine vatandaş olarak gittim ve aynı şekilde hizmet verdiğin gördüm.
Aradan çok yıl geçti, hala görevde mi, emekli oldu mu, tayini çıktı mı bilmiyorum.
Zaten görsem de tanır mıyım, onu da bilemiyorum.
Böyleleri var...
Ama başka türlüleri de var.

*- Böylesi de var!

Örneğin yakın zamanda bir hastanenin başhekimine ‘teşekkür’ etmek istedik, dayak yemediğimiz kalmadı.
Herhalde bir şey isteyeceğimizi düşündü,
Ya da göründüğü bilindiği gibi değildi.
Belki de birilerine haksızlık yapılarak o makama gelmişti.
Bilemiyorum!
Bu bana Ege Üniversitesi Hastanesi’nde eski bir tıp profesörünü anımsattı.
Şimdiki profesörler o günleri tıp fakültesi öğrencileri oldukları için anımsarlar.
‘Adam’ diye hitap edebileceğim bu kişi, 96 kişiyi ameliyat etmiş sadece biri kurtulmuş, sağlığına kavuşmuştu.
Onu da, kendisiyle birlikte ameliyata giren bir Japon cerrah kurtarmıştı.
Japon bilim adamı, ‘Böyle birini görmedim!’ diyerek ülkesine döndü.
Aslında ‘Türkiye ve İzmir’i çok sevdim, buraya yerleşeceğim’ diyordu tanıştıklarına.
Üniversite Senatosu toplandı ve o profesörün işine son verdi.
Soruşturma sonunda mesleği de elinden alındı.
Ender bir olay yaşanmış oldu.
Şimdi birçok sağlıkçı bu ünlü adamı anımsayacaktır.
Çünkü o da, tanıtım için bazı gazeteciler ve gazete patronları, yöneticileri ile sıkı dostluk kurmuş, cemiyet hayatının önemli kişilerinden biri olarak lanse ediliyordu.
Hastalıklarından kurtulacağını, sağlığına kavuşacaklarına inanan onlarca insan, hatta biliyorum bağını, bahçesini, evini satarak bu doktora ‘bıçak parası’ adı altında ödeme yapmıştı.
‘Yatacak yeri yok!’ deriz ya öyle biriydi bu...
Şimdi yok mu?
Bilmiyorum, duymadım ama belki de vardır.
Bunu da en iyi ekipteki elemanlar bilir.
Fakat iddiam şu:
Şu anda yalnız Türkiye’de değil, dünyadaki en iyi, halkın tabiriyle ‘kalpçiler’ bizde...
Kalp damar cerrahları, mideciler, göğüsçüler...
Bugün Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde tören var.
Gidip oralarda bir tur atacağım, bakalım yıllar sonra ne gibi değişiklikler olmuş...
Şikâyet mi çok, memnuniyet mi?

*- 45 yıl sonra

Bu arada Gazeteci Nurhayat Talay’ın, dostlarına bir notu var.
Nurhayat Talay, ‘Çok güzel dilekleriniz için tüm dostlarıma binlerce teşekkür ederim.
Bu sabah kapalı ameliyat ile safra kesesinden kurtuldum.
Mide ve bel bölgesinde bizi yanıltan ağrılar yüzünden bir yıla yakındır sıkıntı çektim.
Boşu boşuna reflü, mide ilaçları aldım.
Safra kesesinden doktorumdan önce ben şüphelendim ama doktoru ikna edinceye kadar mart ayında patladı ve acil hastaneye kaldırıldım.
Balon yöntemiyle taş ve çamur toplandı.
Ancak 1 ay sonra bünyenin yeniden üretime geçtiği tespit edildi.
Sabah itibariyle bu öykü sona erdi.
İnanılır gibi değil 45 yıl önce anneme teşhis koyan doktorlar teknolojide bu kadar ilerlemeye rağmen bir teşhis bu kadar geç konuldu.’
Bu yazının içindeki gizli mesaj ile genelinin yorumunu da size bırakıyorum.’

*- Dondurma değilmiş!

Yazımın girişinde belirmiştim, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, kamuya personel alımı konusu sil baştan ele alacaklarını belirterek, ‘Bu çalışma bitene kadar personel alımı yavaşlayacak. Zorunlu haller dışında alım olmayacak’ dedi.
Müezzinoğlu, önümüzdeki süreçte atıl kadroların bakanlık içindeki farklı birimlere ya da başka bakanlıklara kaldırılacağını da söyledi.
Bakan Müezzinoğlu, kamuya personel alımı konusu büyük oranda sıkıntı olduğunu belirterek, ‘Bunu iyi analiz etmeden karar vermeyeceğiz. Gerekli ve olağanüstü durumlarda bakanlıkların talepleri tabi ki değerlendirilecek. Dondurma değil de yavaşlatma diyebiliriz. Ancak şu aşamada, bakanlıklar taleplerini minimize edecekler’ dedi.
Benzer çalışma yine yapılmıştı.
Emin olun ya da hatırlayanlara sorun, koridorlara, asansör kapılarının önünü kadar masalar kondu.
Konudan, yönetmeliklerden, bilgiden yoksun yüzlerce, binlerce memur sadece maaş aldı, hatta günlerini yakın kahvelerde geçirdi.
Şimdi bunlardan kurtulduk...
Ya emekli oldular, ya da bilmiyorum...
Yani farklı birimlere memur kaydırmak, adama iş ya da sığınacağı yer bulmak gibi bir şey...
Mühim olan işe göre adam bulmak ve yerleştirmek...
Bu ne demek?
Herkesin özlemini duyduğu bilgili memurlarla, personelle karşılaşmak...
‘Allah iyiye rastlatsın!’ denilir ya öyle bir şey...

*- Kabul ediyorlar

Doğru ve verimli kamu rejimi konusunda çalışma başlattıklarına dikkat çeken Müezzinoğlu, şöyle devam etti:
‘Son dönemde özellikle devlete yoğun ve abartılı bir talep var.
Bu anormal boyutlara ulaştı.
Kamunun yükü her geçen gün artıyor.
Kamu personel yükü hantal bir yapı oluşturdu.
Bu konuya daha stratejik bakmamız gerekiyor.
Kamu personel yükünü arttıran değil, devletin daha rahat, daha verimli ve daha hızlı çalışması sonucunu doğuracak personel alımı esas olacak. Bunun hayata geçirecek bir yapı oluşturuyoruz.
Olayı iyi analiz edeceğiz.’
Hantal yapıyı kaldıracaklarını belirtiyor.
Umarım böyle olur ve partililer, torpilliler değil, hak edenler devlet dairelerinde yerlerini alır.
Titiz bir çalışma olursa, gençlerimizin de moralleri ve doğruya olan inançları büyür, artar.

*- Akıllıca...

Doktorlardan, hastalıklardan ve de gençler ile memurlardan söz ettik.
Memurlarla devam edeyim:
Yozgat’ta 27 yaşındaki girişimci, devlet memurluğundan ayrılarak kiraladığı çiftlikte solucan gübresi üretmeye başladı.
Genç girişimci, ürettiği solucan gübrelerini dünyanın dört bir yanına satmayı hedefliyor.
Şırnak'ta Habur Sınır Kapısı'nda memur olarak görev yapan 27 yaşındaki Burhan Gülümser, memuriyetten ayrılarak memleketinde solucan gübresi üretmeye başladı.
Gülümser, yaptığı araştırmalar sonucunda Türkiye'de 12 milyon ton gübre pazarının olduğunu ve solucan gübresinin giderek daha çok rağbet gördüğünü öğrendiğini belirtti.
Solucan gübresi üretiminin ciddi sektör haline gelmeye başladığını gördüğünü ve bu sektöre girmeye karar verdiğini ifade eden Gülümser, şunları söyledi:
 ‘Şırnak'ın Silopi ilçesinde devlet memuru olarak görev yaparken bu sektöre girmeye karar verip görevimden ayrıldım.
Başlangıçta 50 bin solucanla üretime başladım, üç ay sonra 200 bin solucan daha aldım.
İki yıl içinde 1 milyonun üzerinde solucan popülasyonuna ulaştım.
Bizim sayemizde bu işe başlayan 8 kişi oldu. Yozgat’ta bu işin öncülüğünü yapıyoruz.’
Solucan gübresinin daha çok sebze, meyve ve çiçek üretiminde tercih edildiğini aktaran Gülümser, sıvı solucan gübresinin de buğday ve arpa üretimi ile susuz topraklarda yaprak gübresi olarak kullanıldığını anlattı.

*- İşsiz sayısı 354 bin kişi arttı

Yazıma karamsar başladım, gençlere, beklentisi olanlara mutlu bir haber veremedim.
Daha da kötüsü var.
İşsiz sayısı temmuz ayında, geçen yılın aynı dönemine göre 354 bin kişi artış gösterdi.
İşsizlik oranı ise yüzde 10,7 seviyesinde gerçekleşti.
Bu şubat ayından sonra görülen en yüksek oran.
Dikkati çeken ise işini kaybedenlerin çoğu bayan.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2016 yılı Temmuz ayı 'İşgücü İstatistikleri'ni açıkladı.
Açıklama ve rakamlar incelenince bir önceki aya göre 145 bin kadın işsiz kalırken, 130 bin erkek ise iş buldu.

*- Rakamları inceleyelim

Buna göre; Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı 2016 yılı Temmuz döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 354 bin kişi artarak 3 milyon 324 bin kişi oldu.
İşsizlik oranı ise 0,9 puanlık artış ile yüzde 10,7 seviyesinde gerçekleşti. Aynı dönemde; tarım dışı işsizlik oranı 1 puanlık artış ile yüzde 13 olarak tahmin edildi. Genç nüfusta (15-24 yaş) işsizlik oranı 1,5 puanlık artış ile yüzde 19,8 olurken,15-64 yaş grubunda bu oran 1 puanlık artış ile yüzde 11 olarak gerçekleşti.
İstihdam oranı ise 0,2 puanlık azalış ile yüzde 47 oldu.

*****
GÜNCEL BİLGİLER

İnsanlar gıdaya ulaşamıyor

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO), yapmış olduğu araştırmaya göre, dünya genelinde 795 milyon kişinin gıdaya ulaşmakta güçlük çektiği, bir başka deyişle her dokuz kişiden birinin açlık sorunuyla karşı karşıya olduğu belirlendi.
Artan dünya nüfusu ile birlikte taleplerin karşılanması, iklimsel değişikliklere bağlı olarak ürünlerde oluşan değişimler ve bazı bölgelerin karşı karşıya kaldığı doğal felaketlerin doğurduğu ihtiyaçlara göre planlama yapılması gibi konuların öne çıktığı tespit edildi.

*- AB hibesini almaya hak kazandı

Menderes Belediyesi, Avrupa Birliği tarafından gerçekleştirilen hibe programından yararlanmaya hak kazanan İzmir’den tek belediye oldu.
Avrupa Birliği (AB) tarafından düzenlenen Türkiye’de Hayat Boyu Öğrenmenin Desteklenmesi Hibe Programı’na başvuran Menderes Belediyesi, projesi ile hibe programından yararlanmaya hak kazandı. İmzalanan protokol ile projeye 600 bin liralık maddi destek sağlanacak.

*-  Kimler katılabilir?
4. senesini kutlayan Yeryüzü Derneği Gıda Topluluğu 5 Kasım Cumartesi günü Boğaziçi Üniversitesi’nde Gıda Toplulukları Çalıştayı düzenliyor.
5. yaşı için umutlarını, dertlerini, kendi akıl edemediği çözüm önerilerini üretmek, tanışmak, kaynaşmak ve motivasyonunu artırmak için düzenlediğimiz çalıştaya, bu konuda düşünen, eyleyen, fikrini söyleyen ve farklı fikirleri dinlemek isteyen herkesi davet ediliyor.


*****
GICIK

*- Ellerinde 2-3 bin liralık telefonlarla gezip, 15-20 liralık kitaplara ‘Pahalı’ diyenlerin ülkesindeyiz.
*- En güzel intikam alma şekli başarılı olmaktır. Çünkü başarı seni sevmeyen herkesi çok üzer.
*- En zor okul hayat okuludur. Hangi sınıfta olduğunu, bir sonraki sınavın ne zaman olduğunu asla bilemezsin. Kopya çekemezsin çünkü kimsenin sınav kâğıdı seninki ile aynı değildir.
*- Emanete ihanet etmeyin, halinizden şikâyet etmeyin, büyüğünüze emretmeyin, boş şeylerde ısrar etmeyin.
*- Dost kalmak istersen; darılma, kin besleme, nefret etme, kıskanma, ayıp arama, öfkelenme, kibirlenme, özrü kabul et, bencil olma, vefalı ol.
*- Bende bir olan, başkalarında üç olsun, yeter ki gözleri kalmasın.
*- Çok gülen insana iyi davranın, nedeni basit; bir yerlerde hep yalnız başına ağlar.
*- Ağlamak güzel; yaşını silen varsa, gülmek güzel; seninle gülen varsa, yaşamak güzel; Umudun varsa, sevmek güzel; karşılığı varsa.
*- Hayatta en büyük şans, yüreği güzel insanlara rastlamak, en güzel hediye de, yüreği güzel insanlarla dost olmak.
*- Genç kalmak istiyorsan; yaşını unutan, hayatın tadını çıkartan arkadaşlarınla birlikte ol...

 

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.