25 Kasım 2024
  • İzmir5°C

ÇOK DİKKATLİ OLMALIYIZ

Yaşar Eyice

24 Aralık 2016 Cumartesi 22:09

ÇOK DİKKATLİ OLMALIYIZ

Yaşar EYİCE / Yeni Vizyon Gazetesi

Bizim de unutmamamız gerekiyor...

İki gün üst üste Devrim Şehidi Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay’dan söz ettim.
Bu arada Menemen’de 86 yıl öncesi gericilerin, yobaz takımının yaptığı ayaklanma ile ilgili yazıları okumaya, irdelemeye çalıştım.
Hafızamdaki bilgileri tazeledim.
Düşünmek bile istemediğim olayı anımsadım:
Genel Kurmay Başkanlığı’nın 26 Aralık 1930 tarih ve 6747 numaralı tezkeresinin bir bölümünde şu cümleler yer alıyor:
‘Kendisine Mehdi süsü veren kişi, zabitin (Kubilay) başını bir koyun gibi kesiyor. Başı, elinde taşıdığı bayrağın ucuna takıp taşıyor ve yine nutkuna başlıyor.
Kubilay’ın boğazı kesilirken ahali bu hali alkışlarla karşılıyor!’
Akıllara durgunluk verecek bir olay!
Bu durumu bir türlü kabullenemiyorum...
Körü körüne itaat!
Bir saniyede saf değiştirme...
Bu vahşet nasıl alkışlanır, tasvip görür...
86 yıl önceki bu gerici ayaklanmasının benzerlerini zamanımızda çeşitli ortamlarda yaşamıyor, görmüyor muyuz?
En basitinden şu IŞİD’i örnek gösterebiliriz.

*- Haritadan silinsin mi?

Şu günlerde Rize’de heykeli bulunduğu yerden kaldırılan Mustafa Kemal Atatürk, Kubilay’ın şehit haberini Edirne’de Belediye Meclisi Salonu’nda toplantı yaptığı sırada öğrenir.
Birden elin masaya vurarak ve hiddetle, ‘Suçlular hemen bulunsun!’ der...
Ayhan Tunca kitabında, Atatürk’ün ‘Menemen haritadan silinsin!’ dediğini de yazıyor.
Hani biz de bazen terör eylemlerinden ve verdiğimiz şehitlerden sonra sinirle, ‘Hepsini öldürüp haritadan sileceksin!’ diyoruz ya, bu cümleyi okuduktan sonra bunu düşündüm...

*- Kan yerde kalmadı!

Kubilay’ın hunharca şehit edilmesinden sonra, Derviş Mehmet ve adamları öldürüldü. General Mustafa Muğlalı başkanlığında kurulan askeri mahkemede 2 bin 200 sanık yargılandı, 29 kişi Kubilay’ın şehit edildiği yerde asıldı.
Yani kanı yerde kalmadı...

*- Düşman uzakta değil

Ama burada asıl dikkat çekmek istediğim nokta şu:
Son zamanları şöyle bir anımsayın:::
Birileri çıktı General Mustafa Muğlalı’nın adının verildiği kışla ya da caddelerdeki adının değiştirilmesini isteyecek cesareti kendinde buldu.
Demek ki, bunların, bana göre vatan ve millet hainleri ne kadar temizlenirse temizlensin arada palazlanarak ortaya çıkıyorlar.
Bunlara devletçe çok dikkat etmeliyiz.
Yine benzer bir anımsatma yapayım:
Yine hafızanızı yoklayın....
General Mustafa Muğlalı adının silinmesinin istendiği günlerde yine bazıları ortaya çıktı ve bu kez Sabiha Gökçen Havalimanının adının değiştirilmesini istedi.
Sabiha Gökçen ne yapmıştı?
Dersim İsyanını bastırmak için vatan hainlerinin, bölücülerin, aynen bu yıllarda olduğu gibi karakol basarak askerlerimizi şehit edenlerin, köprüleri, okulları yıkıp yakanların, devlete karşı ayaklananların üzerine bomba atmıştı.
Hainler böylece sözde intikam almayı zamanımızda hortlatacak kadar kindarlar.
Bunlara her yerde aynen FETÖ’cüler gibi karşılaşabiliriz.
Bunları unutmamamız ve şer güçlere karşı daima uyanık olmalıyız.
‘Su uyur, düşman uyumaz!’ atasözümüzü aklımızdan çıkarmamamız lazım.

*- İnsan ve doğa...

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Zeynep Altıok Akatlı’dan  24 Aralık Cumartesi günü sabah saatlerinde, üzerinde ‘İnsan ve doğa hakları’ yazılı bir mektup aldım.
Zeynep Altıok Akatlı, mektubunda, daha doğrusu makalesinde, Maraş Katliamını unutulmaması için ele almış.
Beğendim, sizinle paylaşmak istedim.
Ama bu arada şunu da belirtmek isterim.
İnançlı biriyim...
Alevi değilim...
Bornova’da Alevi yurttaşlarla birlikte aynı okullara gidildi ama hiçbir zaman sorun çıkmadı.
Hatta çocukluğumuzda bazı softalar, aklımızı ‘Şu köy alevi köyü, oraya giren sağ çıkamaz!’ gibi cümlelerle yıkamak istemişlerse de muvaffak olamamışlar, dostluk ve kardeşliğe gölge düşürememişlerdir.
Belki de Türkiye’de ilk kez Aydın Bilgin’in yönetiminde, ‘Şehir ve İnsan’ köşesini hazırlayan, Konak’ın kurucu ilk belediye Başkanı Süha Baykal, Alevilerden ve çalışkanlıklarından söz ederek, onların vatansever ve milliyetçiklerinden bahsetmiş, hatta onlara aynen Roman vatandaşlara olduğu gibi imkan yaratmıştır.
Belki bir gün bu konuya daha fazla yer vererek, bildiklerimi, gördüklerimi, yaşadıklarımı sizlerle paylaşırım.
Şimdi CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Zeynep Altıok Akatlı’nın mektubunu sizinle paylaşayım:

*- Nemalananlar hep oluyor!

‘Cumhuriyet tarihinin en büyük katliamlarından biri olan Maraş Katliamının üzerinden 38 yıl geçti.
 Resmi rakamlara göre 111 insanımız öldürüldü, 1000’in üstünde insanımız yaralandı.
550 ev, 290 iş yeri yakıldı ve yağmalandı.
Maraş Alevi toplumunun önemli bir bölümü göç etmek zorunda kaldı veya göçe zorlandı.
Maraş Katliamı kinin, nefretin, değerler üzerinden yeniden üretilen siyasetin, düşmanlığın, hedef göstermenin ağır bir sonucu olarak utanç tarihimizde yerini aldı.
Katliamda sorumluluğu bulunanlar ya cezalandırılmadı ya da hafif cezalarla kurtuldu.
Tıpkı Sivas Katliamının avukatlarının siyasette ve bürokraside yükselmeleri gibi, Maraş Katliamında sorumluluğu bulunanlar da aynı şekilde yükseldi, siyaset ve bürokraside paye aldı.’

*- Bir başka tuzak!

Ne yazık ki bundan 38 yıl önce Alevi toplumuna yönelik kullanılan ayrımcı dil, nefret söylemi bugün de iktidar partisi eliyle varlığını aynı şekilde muhafaza ediyor.
Alevi toplumu canlı yayınlara çıkan, üniversitelerde kürsü verilen, gazetelerde köşe yazdırılan insanlar tarafından açıkça tehdit ediliyor, hedef gösteriliyor. Anmalar yasaklanıyor, kentlere giriş yasakları konuyor.
Bugün Alevi toplumunun eşit yurttaşlık mücadelesi siyasal iktidarın tekçi ve gerici zihniyetinin saldırısı altında.
Dün iktidarla terörist bir yapının kurduğu ittifak kamudaki, yargıdaki, ordudaki Alevi yurttaşlarımızı fişlemekle meşgulken, bugün siyasal iktidar mülakatlar aracılığıyla Alevi yurttaşları kamu kurumlarının önünden bile geçirmemeye özen gösteriyor.
Okullarda siyasal iktidarın yöneticileri, seçtikleri kitapları, ekledikleri dersleri, dayattıkları müfredatlarıyla yürütülen gerici ve çağdışı eğitim, en çok Alevi çocukların üzerinde baskısını hissettiriyor.
Yaratılan bu tablo, kültürsüzlüğün, duyarsızlığın, anlayışsızlığın, hoşgörüsüzlüğün de başlangıç noktasıdır. Ülkemizin kindar ve dindar nesillere değil, inancını kendi içinde yaşayan, çağdaş, demokrat, laik, özgürlükçü, üretken, nitelikli nesillere ihtiyacı var.

*- Katkı değil zarar veriyorlar

Türkiye’yi düze çıkaracak nesiller böyle nesillerdir.
Siyasal İslam neferleri gibi yetiştirilen küçücük çocuklarımız, propaganda videolarıyla elçilik önlerine gönderilen gençlerimiz, seferberlik çağrılarıyla galeyana getirilen, her türlü dini ve milli değerler üzerinden manipülasyona açık tutulan yurttaşlarımız, silahlanma çağrısı yapan siyasetçiler ve kamu yöneticilerimiz; Türkiye’nin barış içinde bir arada yaşama iradesine katkı değil zarar vermekte.

*- Ekrana çıkarılanlara ne demeli?

Televizyon ekranlarından, gazete köşelerinden, sosyal medya kanalları üzerinden empoze edilen düşmanlığın, ırkçılığın, ayrımcılığın varacağı nokta yeni katliamlardır.
Türkiye türlü çeşit terör örgütlerinin hedef tahtasında her gün şehitler verirken, kent meydanları savaş meydanlarını andırırken daha fazla düşmanlık tetiklemenin kimseye bir faydası olmayacaktır.
Bu çerçevede en acil ve en yakıcı ihtiyacımız toplumsal barış ve kardeşliktir.’

*- Bölücülere dikkat!

Aynen Menemen’de olduğu gibi Maraş Katliamında öldürülen yurttaşlarımızın aziz hatıraları önünde ben da saygıyla eğiliyor, ülkemizde yeni katliamların yaşanmaması adına aynen Akatlı gibi, tüm toplum kesimlerini söylem ve eylemlerinde sağduyuya davet ediyorum.
Bizim de bazı gerçekleri bilmemiz ve kesinlikle unutmamamız gerektiğine de inanıyorum.
Özellikle içimizdeki hainlerin masum gibi gözüken hain düşüncelerine çok dikkat etmemiz ve bölücülere maşa olmamamız için ince eleyip, sık dokumalıyız...

***-
GÜNCEL

Saint Joseph’te büyük buluşma

İzmir Bizim Okul Eğitim, Sağlık ve Kültür Vakfı, yüksek öğrenimini Fransa’da yapmak isteyen Saint Josephli öğrencilere yol göstermek amacıyla bir buluşma günü düzenledi.
Saint Joseph Lisesi ile ortaklaşa düzenlenen etkinliğe Fransa’daki çeşitli üniversitelerde okuyan 30 Saint Joseph Lisesi mezunu ile lisenin 11 ve 12.sınıflarında okuyan 150’e yakın öğrencinin yanı sıra İzmir Bizim Okul Eğitim, Sağlık ve Kültür Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Lucien Arkas, Saint Joseph Lisesi Türk Müdür Başyardımcısı Serhat Yalmanoğlu da katıldı.
Öğrencilerin hukuk, sosyal bilimler, fen bilimleri ile sinema, sanat ve mimarlık dallarında düzenlenen dört ayrı atölyede tecrübelerini paylaşmasının ardından buluşma toplantısı sona erdi.

*-  Ünlü oyuncularla buluşturuyor

16 Aralık’ta vizyona giren ‘Sen Sağ Ben Selamet’ filminin yönetmen ve oyuncuları ANKAmall’daki galada sevenleriyle buluştu. Filmi sinemaseverlerle birlikte izleyen film ekibi hayranlarıyla da bir araya geldi.
Yönetmenliğini Ersoy Güler’in yaptığı başrollerini de Ufuk Özkan, Burçin Bildik ve Tuvana Türkay’ın paylaştığı ‘Sen Sağ Ben Selamet’ filmi ekibi ANKAmall’daki özel gösterimde sinemaseverlerle birlikte filmi izledi.
Yönetmen Ersoy Güler ülkenin geçirdiği zor günleri daha çok çalışarak aşacaklarını belirterek, ‘Zor olmadan güzel olmuyor; bugünlerde ülke adına morallerimiz bozuk ama biz de normal hayata döndürmek için çabalıyoruz. Filmde insanları bol bol güldürmeye çalıştık. Umarım Türkiye güler. Yeni yılda her zamankinden daha diri olacağız. Zor zamanları atlayacağız. Moralimizi yüksek tutup daha çok çalışacağız, insanları daha çok güldüreceğiz…
Türk halkı yerli filmlere daha çok ilgi göstermeli, bu sayede yerli sinema daha çok kalkınacaktır’ şeklinde konuştu.

*- TOSBİ’de Sütaş bayramı
2017 yılında birçok yeni tesisin üretime geçeceği TOSBİ’de Sütaş’ın 80 milyon dolarlık yatırımla kurduğu, 850 kişiye doğrudan istihdam sağlayacak, 8 bin çiftçiye gelir kapısı olacak tesisi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım’ın katıldığı törenle açıldı.
Sütaş Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz’ın ev sahipliğinde  düzenlenen açılış törenine ayrıca, Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Dr. Fatma Betül Sayan Kaya, İzmir Valisi Erol Ayyıldız, Tire Kaymakamı Hasan Tanrıseven, Tire Belediye Başkanı Tayfur Çiçek, TOSBİ Yönetim Kurulu Başkanı Kosat Gürler, KOSBİ Müteşebbis Heyet Başkanı Metin Akdaş ile çok sayıda davetli katıldı.

***-
ANLAYANA

*-  Aynur Can, ‘Teröre lanet olsun!’ diyerek şunları yazmış: ‘Bir insan ölmüyor. Onun tüm sevdikleri, onu sevenler, doğacak çocuklar, olacağı aşklar, göreceği yollar, tutacağı eller, sarılacağı herkes!.. Biz... Umut ölüyor. Umudu öldürüyorlar.. Lanet olsun!’
*- Ertuğrul Kale, ‘Her güne, hayatının en güzel günü olması için şans ver!’ yazmış.
*- Önce kendini geliştir, sonra beni eleştir. Alttan aldık yeteri kadar, bundan sonra herkes ederi kadar.
*-  Handan Hanım’ın paylaşımı: ‘Yıldızlardan birinde ben yaşıyor olacağım; Ben gülüyor olacağım bir tanesinde! Ve geceleyin gökyüzüne baktığımda; bütün yıldızlar gülüyor gibi olacak!  Yalnız senin gülen yıldızların olacak...’
*- Ne güzel adamlar var; seven, özleyen, bekleyen, şiir yazan, vazgeçmeyen, ihanet nedir bilmeyen, aşık olabilen... Ve bir de kadınlar var: Böylesi adamlara hiç denk gelmeyen!...
*- Her şey geçmişte kalıyor ama hiçbir şey geçmiyor.
*- Kalbimiz, kaybettiklerimizin anısıyla doldurduğumuz birer toz kuyusu artık.
*- Yastık değil, kafa rahat olacak. Döşek değil vicdana rahat olacak. Ve insan yorgana değil, huzura sarılıp uyuyacak!...
*- Mutlu olamıyoruz. Çünkü başkalarına verdiğimiz değeri, kendimize vermiyor. Başkalarını mutu etmeye çalışırken kendimizi yıpratıyoruz.
*- Muharrem Özdestan yazmış: ‘Girmezse araya; fakat ve eğerler, göze görünmezse; deme, meğerler, o zaman; dostlukla, artar değerler. Dostluk gönüldedir, kasası da yoktur!’

 

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.