04 Aralık 2024
  • İzmir11°C

BU TOKAT UNUTULAMAZ

Yaşar Eyice

04 Aralık 2016 Pazar 19:40

BU TOKAT UNUTULAMAZ

Yaşar EYİCE / Yeni Vizyon Gazetesi

*- Gökçek’in hesabı tutmadı...

Bazen evdeki hesap çarşıya uymuyor.
Zaten ben düğümün bir gün önceden çözüldüğünü anlamıştım.
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, binlerce kişinin önünde mikrofondan ‘Melih... Melih....’ diye adeta bağırıyor ve ‘Bak senden şikayet var!’ diyordu...
Sonra ekliyordu:
‘Ben demiyorum, öğrenciler diyor!’
Şikâyet ne idi?
Okullarına ulaşmakta sıkıntı yaşıyor, yeterli otobüs seferleri konmuyordu.
İ. Melih Gökçek, oturduğu yerden ayağa kalkmış, sadece gülümsüyordu...
Bir şeyler geveledi ama ne dediğini anlayamadık, çıkaramadık.
Cumhurbaşkanımız, aynen öğrencilerin şikâyetinde olduğu gibi duymuş olmalı ki, ‘Melih... Melih...’ diye seslendiği AKP’nin Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı İ. Melih Gökçek’in ‘Emredersiniz!’ y da ‘Emriniz olur!’ cinsi sözlerini fazla ciddiye almamış olmalı ki, bu kez öğrencilere döndü ve ‘Siz yine de bize (Cumhurbaşkanlığına) mektup yazın ki biz de olayın takipçisi olalım!’
İşte ‘Biz de İ. Melih Gökçek’i takip edelim!’ sözü bir anda yankılandı ve Ankara’yı sardı.
Ve sonuçta oldu – bitti gözüyle bakılan Ankara Ticaret Odası Seçimlerinde ibre tersine döndü...
İ. Melih Gökçek ile oğlu ‘Beyaz TV.’ Sahibi Osman Gökçek’in planlarını suya itildi.

*- Beklenmedik rakip!

Ankara Ticaret Odası’nda (ATO) yapılan ‘Başkanlık’ seçimini, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın dayıoğlu Gürsel Baran kazandı.
188 Meclis üyesinin oy kullandığı seçimde, Gürsel Baran 100, Beyaz Tv. Genel Müdürü Osman Gökçek 86 oy aldı.
İki oy ise geçersiz sayıldı.
İ. Melih Gökçek ile oğlu Osman Gökçek, üç dört gün öncesine kadar kendilerinden o kadar emindiler ki, bunu bilmeyen yok...
Ama ne olduysa seçim arefesinde birden Emine Erdoğan’ın dayıoğlu ortaya çıkıverdi...
Yine önemli değildi...
Çünkü hazırlıklarını çok önceden bitirmişlerdi.
Ama ne var ki, Cumhurbaşkanımız Erdoğan, yüzlerce kişinin huzurunda ve de Televizyonlardaki milyonların önünde, ‘Melih.... Melih!...’ diyerek onu ayağa kaldırınca ve de memnuniyetsizliği dile getirip, ‘Ben değil onlar söylüyor!’ diyerek öğrencileri muhatap alınca iş değişti.
Buna ‘ibre yön değiştirdi’ de diyebiliriz.
Bu arada ben Başkan Melih Gökçek’e sinir atması için bir öneride bulunayım...

*- Suyundan sonra havası!

‘Suyundan mı havasından mı?’ denir ya, şimdi de Gavur İzmir’in havası ile gündem yaratabilir.
Suyunu çok kez ve ilk kez ta Ankara’dan gündeme getiren İ. Melih Gökçek şimdi de havasını ele alabilir.
Biraz da tiyo vereyim:
Mevzuat Hazretleri’nin söylediğine göre; havada partikül miktarı birim ölçüsü olarak 90 olmalı...
Bu rakam Şirinyer’de 208, Bayraklı’da 261, Gaziemir’de 263, Güzelyalı’da ise 265’e dayanmış...
Zaten bir süredir bırakın geceleri,  daha güneş batmadan göz gözü görmeyecek hale geliyordu, caddeler...
Konak’tan Karşıyaka’yı göremiyorduk...
Bu durum çok yıllar önce Ankara’da da ortaya çıkmıştı.
İ. Melih Gökçek’e hatırlatayım:

*- Neler gördüler, yaşadılar!

1970’li yılların ortalarına göre Ankara’nın havasındaki kirli hava ortaya çıktığında uzmanlar kafa patlatmaya başladı!
Bir kısmı şehrin bazı kısımlarına ‘dev pervaneler!’ konulmasını önerdi...
Böylece pis hava uzaklaştırılacaktı...
Bir ara de susuzluk yaşandı Ankara’da...
O zaman da yine bir sivri akıllı ortaya çıktı, ‘Amerika’dan meteoroloji uçağı getirelim, havada bomba patlatalım!’ dedi.
Şimdi teknik konuya fazla girmeden anlatayım:
Bu bomba yağmur bombası...
Patlattıktan sonra bulutlar oluşuyor ve yer yüzüne yağış olarak iniyor..
Ama zararına katlanmak zorunda kalıyorsunuz çünkü sağanak yağış sel felaketine neden oluyor.
Alt yapısı yetersiz olan Ankara ve halkı buna dayanamaz!..
Zaten zamanımızda da hala bu sıkıntı yaşanmıyor mu?
Geçen hafta içinde İzmir’de Ekonomi Muhabirleri’nin desteği ile sorun panellerle gündeme getirilmedi mi?

*- Ankaralılar da şikâyetçi

Şimdi yine güncele, son güne, dakikalara gelelim!
Ankara Ticaret Odasının (ATO) yeni başkan ve yönetim kurulu üyelerinin belirleneceği seçimler de, Osman Gökçek'e karşı yarışan Gürsel Baran,  yeni başkan oldu.
Seçim sonuçlarının açıklanmasının ardından kısa bir açıklama yapan yeni başkan Gürsel Baran şunları söyledi:
‘3 aşamalı planımız var. Onu hayata geçireceğiz.
Oda dışındaki faaliyetlerimizde Ankara'dan uluslararası uçuşların artırılması ile ilgili. Gidebileceğimiz uzanabileceğimiz yerleri takip edeceğiz. Önümüzdeki günlerde acil eylem planımızı açıklayacağız.’
Dikkatinizi çekerim;
Bu açıklamada, iftiharımız olarak açıklanan Türk Hava Yolları’na gönderme var...
Aynen biz İzmirliler gibi onlar da doğrudan uçuşlarda haksızlık yapıldığını savunuyorlar.
İzmir’de özellikle ihracatçılarımız ne diyor?
THY, müşteri yetersizliğinden uçaklarını hangara çekeceğine, bunları İzmir merkezli uçuşlarda kullansın...
Uçakların işe yarayacağı kesin...
Bir araştırma yapılsın, en fazla pasaport kullanan ve yabancı ülkelerden seyahat vizesi alanlar İzmirliler...
İzmir ve Egeli ise vize hemen veriliyor...
Bir zamanlar politika nedeniyle başkalarını daha açık söyleyeyim PKK yandaşlarına verilen bu seyahat ve dolayısıyla, ‘mülteci’ hakları donduruldu.
Bunların ne kadar mikrop oldukları anlaşıldı da bundan...
Avrupalı bir başka gözle bakıyor İzmir ve Ege’liye...
Hayranlıkla diyebilirim...
Sonuç; İzmir’in ‘doğrudan uçuş’ isteği başta turizmciler ve ihracatçılar olmak üzere değerlendirilebilinir.
Komşuda pişer bize de düşer örneği Ankaralılar da bizi takip ederlerse başarıya ulaşırlar.

*- Neden kaybetmiş?

Düşene bir tekme de biz atmayalım...
‘Düşenin dostu olmaz!’ derler ama ben yine de başkanlık yolu açılması için toptan istifalara kadar her türlü yardım ve desteği alan ama son saniyede sandıktan adı çıkmayan İ. Melih Gökçek’in, genç yaşta büyük zenginler arasında adı geçen oğlu Osman Gökçek’in sözlerini de sizlerle paylaşayım:
Bakın ATO üyesi Osman Gökçek de ne diyor?
‘Ben meclis üyesi olarak FETÖ ile mücadeleye tam gaz devam edeceğim.
FETÖ ile ilgili açıklamalarımın sandığa olumsuz yansıdığını düşünüyoruz.
Bir sonraki seçimlerde sonucun değişeceğini düşünüyorum.’
Ben bu açıklamaya iki cümle ekleyeyim...
‘Yolu açık olsun... Nedense yenilen pehlivanlar güreşe hiç doymuyorlar!’

*- Yarın ‘yanıltıldık!’ demeyin!

Farkında olanlar vardır...
Şimdi birileri ‘kuzey!’ falan diye tutturdu...
Ev mi satıyorlar, saray mı, bilmiyorum...
Yandaş kabul ettiklerine sayfa sayfa ilan veriyorlar...
Tabii ki Nasreddin Hoca’nın dediği gibi parayı veren düdüğü çaldığı için, mantar gibi ortaya çıkan adamların sayfa sayfa da söyleşileri yayınlanıyor.
Bizler de ‘Vay anasını, neler başarmış!’ diye hayran hayran onları okuyoruz.
Çoğumuz bunun menfaat ilişkisinden kaynaklandığını bilmiyoruz.
Reklamcılıkta, ya da ticarette ‘adam ayırma’ olmaz...
Sadece; doğru ve yanlış ayrılır...
Bunların doğruları sadece para ya da menfaat...
Ama sonuçlarına katlanmayı da bilmeliler...
Halkı süslü, tatlandırılmış sözlerle adatmak isteyenlerin bugüne kadar kazındıkları görülmemiştir.
Kendini en güçlü hisseliğin anda bile, örneğin ATO’daki seçimde olduğu gibi bir saniyede şamarı yiyebilirsin.
Kimin ne yapacağını, hangi güçte olacağını sadece  Allah bilir...


***-
GÜNCEL

Madencilerin sarsılmaz kararlılığı

4 Aralık Dünya Madenciler Günü idi...
Bu nedenle uzun bir bildirge yayınladılar. Özetin özetini sizinle paylaşmak için aldım.
‘TMMOB Maden Mühendisleri Odası olarak; yüreğinde insan sevgisi, barış, kardeşlik, özgürlük, eşitlik, bağımsızlık tutkusu bulunan; güzel günlerin bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine, omuz omuza kurulacağına inanan ve bu inançla bulunduğu her yerde; Aladağ`da, Şirvan`da,  Soma`da, Ermenek`te, Zonguldak`ta, Elbistan‘da, Kemalpaşa`da, Dursunbey`de, Gediz`de,  işyerinde, sokağında, mahallesinde, köyünde ve kentinde mücadele eden; başka türlü bir dünyanın mümkün olduğuna ve çocuklarına onurlu bir geleceği sunabileceğine dair sarsılmaz bir kararlılığı olan herkesi madencinin öfkesi, umudu, direnişiyle selamlıyoruz.’

*- Zulümden kaçtı, madencilere sığındı

İzmit` te, Roma İmparatorluğu`nun zulmünden kaçıp madencilere sığınan Santa Barbara, 4 Aralık tarihini bütün dünya madencilerine armağan ederek, madencilerin onurlu mücadelesi ile yazılan bu tarih bir destan şeklinde kayda geçti.
Çünkü bizler her yerdeydik; Seattle` da, Zonguldak` ta, Mentawai` de, Soma` da, Cape Town` da, Şirvan` da, And Dağları` nda, Aladağ` da, Delhi` de, dünyanın bütün yer altı zenginliklerinin emekçi nefesimize karıştığı dehlizlerde, şevlerde, galerilerde, aynalarda, yangınlarda… Zulüm nerede katmerlendiyse, madenciye daha da katmerlisi bahşedildi. Nerede talan, peşkeş, sömürü olduysa, en çok madenciden çalındı. Çünkü en yoğun emek madencinindi; bunun sonucunda, en büyük öfke de madencinin oldu.

*- Unutulmamalıdır

Başta Soma Faciası olmak üzere yaşanan tüm facialardan ve iş cinayetlerinden sonra gelip günah çıkardılar, halkımıza ve maden emekçilerine umut dağıttılar.
Gerekli düzenlemelerin ve tedbirlerin alınacağını söylediler ama iş cinayetleri yaşanmaya devam etti. Şirvan faciası yaşandı ve ne yazık ki yaşanmaya da devam edecek. İş cinayetleri madenciliğin değil bu anlayışın fıtratında var.

***-
GICIK

*-Herhangi bir dine mensup olmak sizi iyi biri yapmaz. İyi bir insan olmak vicdanınızla ilgilidir.
*- Sadece anne olduğunuz için her gün mutlu omluk zorunda değilsiniz ama eğer anne iseniz her gün güçlü olmak zorundasınız.
*- Af edici ve anlayışlı insanları sakın aptal sanmayın. Onların sabrını sınamayın.
*- Avrupa ve ABD seviyesinde olmak için bilim lazım. Bilim öğrenmeye çalışın. Herkesten üstün değiliz ama kimseden de aşağıda değiliz.
*- Dünya üç günlüktür. Dün, bugün ve yarın. Dan geçti. Yarın ne olur, bilinmez. Öyleyse bu günün kıymetini bilin.
*- Değer verdiğin insan senin değerini bilmiyorsa, bırak kendi değeriyle kalsın!
*- Kadir Gümüloğlu, ‘Nereden geldiğimizi unutmaz, geldiğimiz yeri hazmederiz. Yüreğimizle yaşar, sevdiklerimizi dünya malına değişmeyiz’ diyor.
*- Umudunu hiçbir zaman kaybetme, her an kapıdan içeri girebilir.
*- İyii insanları; evlerinin önünde park edilmiş son model arabalardan değil, kapısında bekleyen kediden köpekten, suyu verilmiş canlı çiçekten anlarız.
*-  ‘Neden bu kadar az arkadaşın var?’ diye sorduklarında, ‘Önemli olan sayı değil, kalite!’ demeliyiz.
*- Batan güneş tesellimiz, doğacak güneş umudumuz olacak.
*- İyi insanlara, gönlü güzellere çıksın gittiğiniz bütün yollar.
*- Bozuk düzen bozuk terazi tartı, en yakın dostlarım dönüyor sırtı, ne kadar zorlaştı yaşamın şartı, düşman da dost da belli değil!

 

 

 

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.