04 Aralık 2024
  • İzmir11°C

BİRİLERİ AKIL VERİYOR

Yaşar Eyice

27 Ocak 2017 Cuma 22:55

BİRİLERİ AKIL VERİYOR

Yaşar EYİCE / Yeni Vizyon Gazetesi

*- İçlerine siniyor mu?

Kaç zamandır bekliyorum.
Aslında birkaç kez de yazmıştım.
Belediyeler bizim paralarımızı çarçur etmesinler, kendi şahsi reklamları için bütçeyi delmesinler gibisinden laflar etmiştim.
Hatta birkaç bilirkişi de, benzer sözler ettiler.
Özetle, ‘Başkanlar parasını ödeyerek kendilerini yılın başkanı ilan ettiriyorlar’ dediler.
Anketler düzmece...
Nasreddin Hoca’nın da yıllar önce belirttiği gibi parayı veren düdüğü çalıyor.
Ama bu para cebinden çıkmıyor, senin benim param!
Soğuk havada herkes titrerken ‘Keşke görüntüsünü çekseydim’ diye düşündüğüm sokak temizlikçisinin, yani kısaca ‘çöpçü!’ diye adlandırdığımız işçi kardeşimizin de bihaber olduğu ödemelerde hakkı olduğunu söylüyorum.
Yetimin, öksüzün, dulun da hakkı var bu ödemelerde...
Parayı öde yılın adamı ya da başkanı ol ne güzel...

*- Ödemesiz olur mu?

Birkaç gün önce duydum:
Kadın belediye başkanını birileri ‘Yılın sporcu dostu başkan’ mı ne seçmişler.
Ankara’da mı,  İstanbul’da mı, başka bir kentte mi neredeyse lüks bir otelde ödülünü almış...
Medyaya servis yapıldı ve görüntüleri yayınlandı...
Ama o da ne?
Aynı program içinde birçok belediye başkanı değişik isimlerle ödüllerini almışlardı.
Adamına göre muamele değil, parasına göre muamele görüyorlardı.
Kimisi çıkarılan sözde dergiye konulan ilan için yüksek ücret ödüyordu.
Bazısı salon kirasını karşılıyordu, bazısı ikramların ücretini ödüyordu.
Müteferrik giderlere de oldukça yüksekti...
Bunu ve rakamları biraz dikkatli olanlar bilir.
Hatta müfettişler de...
Bir ara ciddi bir çalışma yapan, mesleğinin gereğini yerine getirenler bazı belediye başkanlarına zimmet çıkarmışlardı.

*- Her zaman bir çözüm bulunur
Ama ‘minareyi çalan kılıfını hazırlar!’ deyişinde olduğu gibi’ bütçede fasıllar arası aktarma sorun rahatça çözülür.
Bütçelerde ‘ikram’ ya da benzer isimlerle ne bileyim ‘tören’ ya da masrafları ne kadar kabartırsanız kabartın kapatacağınız maddeler de vardır.
Hemen; Meclisten ya da genel kurudan geçti gibi koruyucu cümleler de vardır.
Facede gördüm:
‘Vatandaştan al, şunlara dağıt!’ diyordu, birileri...
Düşündüm ve hak verdim...
Bu arada devamını getireyim:
Hani sporda ‘yılın başkanı’ seçilen o kadın belediye başkanı vardı ya, kendisine birincilikle birlikte şan ve şöhret getiren sporcuları dağıtmış.
‘Size para yok!’ demiş...
Gençlere para dağıtacağına, onları dağıtmak daha kolay bir iş!
Ama eğlenceye, yemeğe içmeye, bazılarını ağırlamaya para bulunuyor...
Bütçe delinse, yatırımlar aksasa bile...
Yatırım denince anımsadım:

*- İçinde olanlar bilir!

O güzel kentimizde bir cadde çalışması vardı...
Bir yılda bitirilecekti...
Sanıyorum kış başında hizmete açılacaktı...
Eylül’den bu yana kaç ay geçti?
Siz hesaplayın, isterseniz parmak hesabı da yapabilirsiniz, çünkü bu arada daha fazla düşünebilirsiniz.
Daha taş taş üstünü konmadı...
Yol kazıldı, o şekilde bırakıldı...
En azından ben öyle biliyorum, son gördüğümde durum böyle idi...
Bu çetin kış şartlarında bir adım daha fazla adım atılabileceğini de düşünmüyorum.
Bu anlattığım kentlerden bir sokak manzarası...
Her kentte mutlaka örnekleri vardır.
Evlenme programları gibi benzer ‘sorunlar!’ programı yapılsa neler orta çıkar neler?
Ama ciddi anketler araştırmalar yok mu?
Ya da hak edenler?
Olmaz mı?
İnsanlar yaşadıkları süre içinde ödüllendirilmelidir.
Bu da zaten İzmir’de, bir iki dernek ya da platformlar tarafından bir karşılık beklemeden yapılan önemli hizmettir.

*- Bize de teklif gelmişti...

Benim karşı olduğum; bu işlere profesyonelce yapan, yani para karşılığı hak etmeyenlerin de sözde ödüllendirilmesi...
Öyle ki, kentinizde olduğu gibi bunların büyükleri ülke çapında yapıyor, hatta uluslar arası çalışanlar bile var.
Hiç unutmuyorum;
Önemli bir firmaya Avrupa’dan özel bir mektup geldi.
‘Siz dünyanın en önemli çevreci kuruluşu seçildiniz’ diye...
Hatta seçiciler daha doğrusu ankete katılanlar bilmem kaç ülkede imiş...
İspanya’dan gelen mektupta, o yılki ödül töreninin Berlin’de en önemli otelde, çok önemli kişilerin katılımı ile yapılacakmış.
Ancak bunun için şu kadar bir harcama gerektiriyormuş...
Bunlara ilave olarak, havaalanında limuzinle karşılama, otelde ve törende görüntü alma, konaklama vs. adı altında bir masraf ve ödeme listesi daha veriliyordu.
Nasılsa harcamalar vergiden düşecekti...
Sanıyorum olayı o zaman Okan Yüksel, Şenol Çetin, Kaya Çelikkanat, Ünal Tümin, Erol akıncılar, Murat Eştürk, Kader Ürün, Mustafa Eroğlu ile da görüşmüş ve İspanya Büyükelçiliğine ‘Böyle bir uluslararası çalışma yapan şirketiniz var mı?’ diye sormuştuk...
Yanıt gelmedi...
Yalnız bu işi bilenler, ‘Para karşılığı ödül dağıtan firmalar olduğunu’ söylediler.
Yani parana, daha doğrusu reklam bütçene göre senin önüne mutlaka bu tür şirket ya da kişiler çıkıyor.

*- İsim bulmak kolay!

Başarısını sık sık gündeme getirdiğim bir Ege Belediyesi de ‘altın arı’ ya da ‘altın öküz’ mü ne belediyecelik ödülünü almış.
Yani bir de bu ödüllere böyle ya hayvan ya da çiçek, bitki isimleri veriyorlar.
Ve de bu işler kılıfına uygun yapılıyor.
Belediyenin çalışmalar arasından biri seçiliyor..
‘En iyi yol’ ya da ‘spora, hastaya, engelliye destek’  gibi...
Tabii bunları çoğaltmak ve isim vermek onlar için çok kolay.
Kulağa hoş gelsin yeter, belediye başkanları ya da kurumlar için.
Ve tuzağa isteyerek, bilerek düşüyorlar.
Ama tabii ki karşılığını da halkın cebinden ödüyorlar.
Ve beyanat da veriyorlar:
‘Halkımız, şehrimiz için aldığımız bu ödüller çalışma azmimizi daha da arttıracaktır. Söz verdiğimiz gibi projelerimizi gerçekleştirmeye devam ediyoruz. Daha güzel yaşanılabilir bir şehir için marka kent olma yolunda çalışmalarımızı sürdürüyoruz.  Aldığımız bu ödül dolayısıyla bizleri onurlandıran tüm heyet başta olmak üzere, çalışma arkadaşlarıma ve emeği geçen herkese teşekkür ediyorum’ gibi beylik sözler etmeyi de unutmuyorlar.
Emeği geçenler, ya da çalışma arkadaşlarını hatırlamak güzel ama onlar da biliyorlar bu işin kasadan çıkacak para ile gerçekleştiğini.
Medya da bu olayı tabii ki okuyucularına duyuruyor.
Kimisi iyi niyetle, kimisi de (yandaşlar) kendilerine de hisse düşeceğini bildiklerinden...

*- Hesap ters dönebilir!

Bu arada bir türlü kabul edemediğim bir nokta daha var...
Adam ayırmak gibi...
Geçenlerde siyasilerden tutun da sivil toplum kuruluşlarına kadar birçok kişinin emniyet müdürlerine, polis müdürlerini ziyaretlerinin nedeninin ne olabileceğini yazmıştım.
Düşüncelerinin kendilerini bir şekilde ‘kurtarmak’ gibi hiç olmayacak bir duaya amin demelerine bağlamıştım.
Ve neden Sağlık, tarım ya da sosyal hizmetler müdürlüklerini ziyaret etmediklerine, onlara destek vermediklerini sormuştum.
Bu sistem nedense yıllardan beri sanki gelenek olmuş gibi geliyor.
Bence buna Valiler kesinlikle mani olmalı...
Hatta İçişleri Bakanlığı...
Mesai saatinde böylesine ahbap çavuş ilişkileri sonlandırılmalıdır.
İşin garibi beş dakika diye ziyarete gelen makamdan çıkmak bilmiyor.
Yani çalışanı, hizmet üretmek isteyeni de engelliyor.
Tabii bu arada benzer ziyaretler yandaş medya kuruluşlarına da yapılıyor.
Başkan yöneticileri peşine takıp ziyarete gittiği yerde bir de asker bavulu gibi sıralanıp fotoğraf çektiriyor.
Benzer fotoğrafları yoksul insanlarla, öğrencilerle çektiren görmemişlerde de rastlıyoruz.
Bu da ayrı bir yazı konusu...

*- Kargalar bile güler

Önceki gün ‘Küçük gelinleri’ yazmıştım...
İzmir'in Kiraz İlçesi'nde, evlerinin bahçesine çıktıktan sonra ortadan kaybolan14 yaşındaki Ş.A. adlı kızın annesinin gözyaşlarını.
Ve küçük gelinlerle ilgili acı gerçeği.
Ş.A. 75 gün sonra bulundu.
İfadesinde gönlünü kaptırdığı için kaçırıldığını anlattı.
Ben buna inanmadım...
Öyle ifade vermesinin istendiğini düşünüyorum.
Erkeğin ailesi buna nasıl razı olabilir?
Ya da küçük kızın!...
Şimdi yazdıklarıma belki acı acı ya da manalı güleceğinizi biliyorum.
14 yaşındaki Ş.A, 18 yaşındaki N.G’yi kendisi kaçırmış!
Ve kiraladıkları eve götürmüş...
Parayı nereden bulmuşlar?
Bu konuda da yazacak, paylaşılacak çok söz var ama bir başka zamana kaldı...


***-
GÜNCEL

Merhaba Yaz 2017 satış etkinliği Antalya’da…

EDAK Ecza Kooperatifi, bu yıl dokuzuncusu düzenlenen ‘Merhaba Yaz 2017 Satış Etkinliği’ ile eczacı ortaklarını çok geniş bir ilaç dışı sağlık ürünleri yelpazesi ile buluşturacak.
2-5 Şubat 2017 tarihleri arasında Antalya Belek'te düzenlenecek olan etkinlik ile EDAK’ın faaliyet alanındaki eczacı ortakları ve firma yetkilileri bir araya gelecek.
‘Merhaba Yaz 2017 Satış Etkinliği’ ile kooperatif ortağı eczacıların farklı ürün kategorilerinde yer alan ürünler ile avantajlı koşullarda ürün alımının sağlanması hedefleniyor.

*-  ‘Mustafa Kemal'i Gördüm Düşümde’

115 firma ve 300 firma üst düzey yetkilisinin katılacağı etkinliğe eczacıların da ilgisinin büyük olması bekleniyor.
Etkinlik gün boyu satış aktiviteleri ile sürerken gece de müzikle dolu dolu geçecek.
Bu bölümde adını Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın ‘Üç şehitler Destanı’ndan alan  ‘Mustafa Kemal'i Gördüm Düşümde’ Konseri ile Erol Evgin eczacılara unutulmaz bir gece yaşatacak.
Erol Evgin; Osmanlı İmparatorluğu'nun son yıllarından başlayarak, Mustafa Kemal ve Kurtuluş Savaşı'ndan günümüze uzanan bir zaman perspektifi içinde türküleri, şarkıları ve anekdotları; barkovizyon desteğiyle sunarak, eşsiz bir kurgu oluşturuyor.

*- Çeltikçi’de vatandaşlarla...

Denizli Merkezefendi Belediye Başkanı Muhammet Subaşıoğlu, Çeltikçi Mahallesi’ni ziyaret etti.
Subaşıoğlu, yapımı tamamlanan kapalı pazaryerinde de incelemelerde bulundu.
Merkezefendi Belediyesi vatandaşların daha rahat ve hijyenik ortamlarda alışveriş yapabilmesi için ilçenin farklı bölgelerinde açık ve kapalı pazaryerleri yapmaya devam ediyor.
Bu kapsamda bir kapalı pazaryeri de Çeltikçi Mahallesi’ne yapıldı.
Çok amaçlı olarak kullanılacak alan Çeltikçililerin her türlü etkinliğine ev sahipliği yapacak.

*- Yalçın Balköse’den resim sergisi

Yalçın Balköse sulu boya resim sergisi İzmir Resim Heykel Müzesi’nde sanatseverlerle buluştu.
Yoğun ilgi gören sergide sanatçının İzmir’in çeşitli bölgelerini resmettiği eserleri  yer alıyor.
Ege Üniversitesi öğrencilerinin de ilgi gösterdiği serginin geliri Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğine bağışlanacak.
Sergi 2 Şubat’a kadar açık kalacak.

*- Hikmet Gürsel Bahçıvancılar İZBAŞ Genel Müdürü oldu

İZBAŞ Yönetim Kurulu, Satış ve Operasyon Müdürü Hikmet Gürsel Bahçıvancılar’ı Genel Müdürlük makamına atadı.
Hikmet Gürsel Bahçıvancılar, 1966’da İzmir’de doğdu.
2001 yılında İzmir Serbest Bölgesi Kurucu ve İşleticisi A.Ş. ‘de (İZBAŞ) göreve başlayan Hikmet Gürsel Bahçıvancılar; 2011’den beri İZBAŞ Satış ve Operasyon Müdürlüğü görevini yürütüyordu.
Bahçıvancılar, İZBAŞ’ta görev yaptığı yıllar içinde Bölge’deki pek çok değişim ve gelişime tanıklık ettiğini ifade etti.
İzmir Serbest Bölgesi’nin hem Kullanıcı Firmalar hem de katma değer yaratacak yeni yatırımcılar için hizmet kalitesi ve avantajları ile potansiyeli yüksek bir Serbest Bölge olduğunun altını çizdi.


***-
GICIK

Göksel Yelken yazmış; ‘Varlık elde etmek için yokluk gerek. Mimar ev yapmak için boş arsa arar. Marangoz ahşap işi yapmak için ham tahta arar. Saka su satmak için susuz ev arar. Yokluğa dikkat et, onda çok hikmetler vardır.’
*- Kadir Gümüloğlu söylüyor; ‘Önce ahlak bilgisi lazım okullarda ve ailede sonra zaten din bilgisi verilir. Ahlaksız bir topluma sen önce din bilgisi verirsen ne olacağına değil ne olduğuna bakar ve öyle kalırsın.’
*- Turgut Uluhan belirtiyor: ‘İnsanlara öyle iyi davranınız ki, düşmanınız bile arkanızdan ağlasın!’
*- Türkcan Tümin’in dileği; ‘Kulağımı dedikodu yapandan, gözlerimi sahte gülücük atandan, kalbimi iki yüzlü riyakarlardan, aklımı kurnazlardan, elimi samimiyetsiz sıkanlardan, sırtımı dost maskelilerden, soframı haram yiyenlerden, yolumu senden ayırandan, iyiliğime kötülük ile karşılık verenden, sevgimi hat etmeyenden ve senden korkmayandan koru beni Rabbim!’
*- Unutma; ‘Kötü duygular ömür yıpratır. Güzel duygular sevinç yaşatır, kötü insanlar kapı kapatır, iyi insanlar her zaman kendini aratır.Bizler; kötü duygular ile ömrünü yıpratanlardan değil, güzel duyularla ömrüne ömür katanlardan olmalıyız.
*- Bir gün birisiyle dost olduğunuzda, yarınlarda onun bir düşman olabileceğini unutmayın.
*- Kadın sözü dinlemek, erkeğin zayıf olduğunun değil, emanetine değer verdiğini gösterir.
*- Dünya dediğin nedir ki? Aslında bir gamhane! Kimi mal ister, kimi güzel bir eş, yahut bir hane... Ama iyilik, dostluk, güzellik isteyen kaç kişi var? Siz hangi gruptansınız... Aynaya bakın sonra söyleyin!
*- Güven bir kuş gibidir, uçurursanız bir daha geri gelmez. Ya da gelmesi çok zordur.
*- Şair ne diyor; ‘Memleket isterim ne zengin ne fakir... Ne sen- ben farkı olsun! Kış günü herkesin evi barkı olsun.’
*-  Murat Eştürk söylüyor;  ‘Sırat köprüsüyüm bu günlerde; Gözümden de, gönlümden de düşen düşene...’
*- İyi bir insanın iyi birisi olması için Cehennem’le korkutulmaya ihtiyacı yoktur.

 

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.