KENDİLERİNİ GİZLİYORLAR
Yaşar Eyice / Yeni Vizyon Gazetesi
Gerçek biraz acı!
Daldan dala atlayarak, önemli gördüğüm olaylardan söz etmek istiyorum.
Bu arada önce hangisinden söz edeyim, diye de düşünüyorum.
Tamam buldum!
Fatma Teyze ile sohbetimizi aktarayım:
Kendisi ile Arnavutköy'de otobüs durağında otururken tanıştım.
80 yaşını aşmış...
'Siz Arnavutköy'de oturanları hep zengin mi sanıyorsunuz?' diye sordu.
İzmir Karşıyaka'dan bildiğim ve Hatırladığım için 'Hayır!' dedim.
Bir zamanlar mahalleleri ve sokakları gezer, muhtar ya da semtin yerlisi ile sohbet ederek, çevre hakkında bilgi sahibi olurdum.
İzmir'in en güzel ve gözde ilçesi Karşıyaka'da vapur iskelesinin karşısındaki mahallenin adı Tuna idi.
Denize dik inen sokakta içerilere doğru ilerlerken 100 metre kadar ileride, solda Muhtar Sevim Hanım vardı.
Şimdi muhtarlığın yeri değişti, muhtar da...
Sanıyorum iki devredir Muhtarlık görevini Sevim Hanım'ın kızı üstlendi.
Aynen Bornova Kazım Dirik Mahallesi gibi...
*- Örnek mahalle
Ege Üniversite'si ve Küçük Park'ın da içinde bulunduğu, en az 100 bin kişinin oluşturduğu Bornova Kazım Dirik Mahallesi Muhtarlığını sanıyorum beş devre Mustafa İduğ yaptı, sonra da sevgili kızı Dilek İduğ Çelik'e devretti.
Dilek İduğ da eşi birinci aza Hakan Çelik Bey'le üç devredir binlerce kişinin, üniversite Öğrencilerinin sorunlarını çözüyor.
Onlarca 'ihtiyaç sahibi' ise 'baba' Mustafa İduğ'un başında bulunduğu dükkandan yararlanıyor.
'Kimsin, Nesin?' gibi hiçbir soru sorulmadan ihtiyaç sahibi raflardan alacağını alıyor ve gidiyor.
Raflar ise hayırsever Bornova halkının desteğiyle hiç boş kalmıyor.
Muhtar Dilek İduğ Çelik, 'Mahallemizde çok varlıklı gibi çok sayıda ihtiyaç sahibi de var!' diyor, aynen Karşıyaka'da olduğu gibi...
Aynen İstanbul'un, Beşiktaş'ın gözde semti Arnavutköy'de olduğu gibi...
Bugün gibi anımsıyorum, Karşıyaka'nın merkezindeki Tuna Mahallesi'nde onlarca yaşlının geliri olmadığı için muhtaç durumda yaşadığını anlatmıştı Muhtar Sevim Hanım...
Onların sistemi ise şöyle idi:
Karşıyaka'da ekonomik durumu iyi olanlar, Ramazan aylarında olduğu gibi, haftalık ya da aylık gıda paketleri hazırlatıp muhtarlığa teslim ediyor. Muhtar da geceleri, konu komşu görmeyecek ve ihtiyaç sahibi mahçup olmayacak bir şekilde dağıtımını yapıyor.
Şimdi benzer çalışmalar yapılıyor mu bilmiyorum...
Ben de Beşiktaş Arnavutköy'deki otobüs durağında Fatma Hanım'a bunları anlattım.
Bu arada belirteyim; İstanbul'da bir başka Arnavutköy daha var.
Orası Avrupa Yakası'nda iç kısımda kalan bir başlı başına semt, ilçe...
Karabağlar, ya da Buca gibi diyebiliriz.
*- Etiketlerde fiyat yok!
Beşiktaş Arnavutköy'de 'Salı Pazarı' kuruluyor, Bornova Küçükpark kadar alanda...
Ne ararsanız var...
Sadece etiketlerde sebzenin, meyvenin fiyatı yok...
5-6 metreden görebileceğiniz şekilde, 'İzmir mandalina' ya da 'Adapazarı patatesi' yazısını okuyabilirsiniz.
Ama mostralık ya da göstermelik bir fiyata rastlamanız imkânsız!
Fatma Hanım'a 'Neden?' diye sordum:
Cevabı şöyle:
'Bebek'te pazar yok!
Sabahtan itibaren lüks arabalarla gelip alışverişlerini yaparlar.
Onlarda fiyat sormak yok.
Bu Yüzden fiyat bir anda yüzde iki yüz artıyor.
Bizim semtin insanları ise pazara akşamüzerleri gelir.
O zaman fiyat biraz düşer.
Ayrıca pazarcı esnafı Arnavutköy'ün yerli ya da eskisini bilir, buna göre ücret alır!'
Demek ki Beşiktaş'ın Boğaz Kıyısındaki Mahallesi Arnavutköy pazarı aynen Çeşme- Alaçatı pazarı gibi.
Urla İskele'yi de buna ilave edebiliriz.
*- Dengeyi bozanlar
Yıllar önce Bodrum'un yerlisi, 'İStanbullu geldi, dengemiz bozuldu...' şeklinde sorunu dile getiriyordu.
Daha sonraları bu şikayeti Çeşme ve Alaçatı yerlilerinden de duyduk.
Aynen Arnavutköy'de olduğu gibi...
Ama belirttiğim gibi onlara, ifadelerine göre manav ya da pazarcı esnafı 'kıyak!' geçiyormuş...
Pazara 100 Metre uzaklıkta pahalı restoranların, kafelerin bulunduğu yerde tanınmış sanatçılara rastlarsınız.
Orada Belediye zabıtası da var.
Hatta pazara çok daha yakında...
'Bunlar ne yapıyor?' Diye sordum Fatma Hanım'a...
'Arada zabıta gelince, tezgâhın altından fiyatlı etiketler çıkıyor!' cevabını aldım...
Ama bu arada Sezar'ın hakkını yemeyeyim, balık fiyatları sudan ucuz gibi...
Bu sezon 'palamut yılı' gibi...
Son zamanlarda özellikle sosyal medyada tavuk için söylenenleri, iddiaları duymuşsunuzdur...
İstanbul'da bunlara halk, 'makine tavuğu' adını takmış...
Yani 'makine tavuğu' yerine tanesi 3 liraya düşen palamut ya da başka cins balık alıyor.
Tavukçunun işi zor...
*- İzmirlinin tercihi
Geçenlerde İzmir'de, Efsane Göztepe ile Beiktaş'ın Milli Golcüsü İlknur- Nihat Yayöz çiftinin yemekli misafiri olmuştuk.
Sofrada İzmirlinin tercihi deniz çipurası vardı.
Söz fiyatlardan açıldı...
İstanbul'dan rakam vereyim:
Deniz çipurası 35 liradan başlıyor, İzmir'e göre 'bedava!'
Bu arada şaşıracağınız bir bilgi vereyim:
Balığın tazesi ve ucuzunu Ankara'da bulursunuz!
Yine bilginizi tazeleyeyim:
Çok değil 10 gün önce Bakanlık açıklama yaptı; 'Bundan böyle etiketlerde, sebzenin tarla fiyatı da olacak!' diye...
Manavlar ve Pazarcılar, 'halden alıyoruz, ne bilelim!' cümleleriyle uygulanamayacağını iddia ettiler.
Karara ya da çıkarılacak yasaya karşı olduklarını belirtiyorlar.
Tarlada, bahçede 10 kuruşa kadar düşen bir ürüne kim 6-7 lira ödemek ister.
Fiyat sormayan, 'fileyi doldur!' Diyen mutlu azınlığı saymıyorum.
*- Test sürüşü ve düşündürdüğü
Bu arada büyük törenle açılan Osmangazi Köprüsü'nde biz de test sürüşü yaptık,
98.50 TL. Ödedik...
Sağlıklı, Güvenli...
İnsanı mutlu ediyor, iftihar duyuyor.
Düşünün 1,5 saatlik yolunuz 3-4 dakikaya iniyor.
Ancak;
Tercih eden çok az sürücü var.
Yanlışlıkla gişelere giren ya da fiyatı görünce itiraz edenlere rastlıyorsunuz.
Sonuç olarak gişe fiyatlarının bir kez daha gözden geçirilmesinin, herkesin yararına olacağına kesinlikle inanıyorum.
Ticarette 'sürümden kazanma' yöntemi de vardır.
Bu göz önüne alınır.
Ayrıca zararın neresinden dönülürse kârdır.
Herhalde 'büyüklerimiz' dediklerimiz bunun farkındadır ve hesaplarını çıkarıyorlardır.
Bence bu konuda Izmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'na da danışılabilinir.
******
GÜNÜN HABERLERİ
Dil çeşitliliğini öğrenciler tartışacak
Türkiye çapında 20 ilden gelen 120 üniversite öğrencisi ile akademisyen ve dil konusuna farklı açılardan ışık tutan uzmanlar, İzmir’de düzenlenen Avrupa Birliği Dil Forumu’nda bir araya gelecek.
Etkinliğin 14 Ekim günü düzenlenecek açılışına Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Başkan Yardımcısı Sayın Gabriel Munuera Vinals ve ESİAD Başkanı Sayın Mustafa Güçlü katılacak.
Öğrenciler, AB’nin ayırıcı özelliği olarak çok dillilik, AB ile İlişkiler Çerçevesinde Türkiye’de Dil Politikaları, Türkiye ve Avrupa Birliği’nde dil öğrenimi, uyum ve diyalog kaynağı olarak dil çeşitliliği, medyanın dili gibi konularda atölye çalışmaları yaparak, eğitim ve etkileşimli panel oturumlarına katılacaklar.
*- Briç severler Foça’da buluştu
Foça Belediye Spor Kulübü Briç Şubesi tarafından, Türkiye Briç Federasyonu gözetiminde düzenlenen ‘5. Foça Karataş Briç Festivali’ 7-9 Ekim 2016 tarihlerinde, Hanedan Tatil Köyü’nde gerçekleştirildi.
Karataş Briç Festivali’ne, Ege Bölgesi yoğunluklu olarak, İstanbul, Çanakkale ve Antalya’dan gelen 350 dolayında oyuncu katıldı. 8 Ekim Cumartesi günü yapılan Belediye Başkanlığı Kupası’na, 102 çift oyuncu katıldı. Türkiye Briç Federasyonu yetkilileri, Foça’da 4 yıldır Kırmızı Masterpoint seviyesinde yapılan turnuvanın, gelecek yıldan itibaren en üst seviye olan Altın Masterpoint seviyesinde düzenleneceğini açıkladı.
*- Bayraklı şehidini unutmuyor
Bayraklı Belediyesi Şehit Polis Memuru Kağan Kılıç adına birimler arası futbol turnuvası düzenledi. Müsabakaların başlama vuruşunu şehidin Bayraklı Belediyesi personeli olan babası Galip Kılıç yaptı.
Bayraklı Belediyesi Kağan Kılıç birimler arası futbol turnuvası başladı. Tunceli’de polis noktasına terör örgütü PKK tarafından roketatar ve uzun namlulu silahlarla gerçekleştirilen hain saldırıda şehit olan polis memuru Kağan Kılıç’ın adına yakışır centilmenlik, dostluk ve kardeşlik içinde geçen futbol turnuvasında birimler arasında kıyasıya mücadeleler yaşanıyor.
******
GICIK
*- Kaliteli insan işiyle, boş insan kişiyle uğraşır.
*- Ne demişler, 'Yarattığın kadar varsın!'
*- Karpuz kadar Kafası olup, çekirdeği kadar beyni olmayanlar da var.
*- Laf yetiştirmekten, kendini yetiştirmeyi unutmuşlar var.
*- Belki, sandığın kadar harika değilsin, seni idare edenler var. Bir de bunu düşün.
*- Kim hakkımda iyi düşünüyorsa yanıma gelsin, iyi düşünmeyen de uzaklaşsın.
*- Bir gün darda kalırsan, önce fakirin kapısını çal...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.