Başbakan Binali Yıldırım, İstanbul'daki terör saldırısıyla Türkiye'de inanç temelli bir çatışma sürecinin başlatılmasının amaçlandığını belirterek, "Ortaköy'de yüzyıllarca cami, kilise, havra hep yan yanaydı, farklı dinden, inançtan insanlar hep birlikteydi. Biz, bir arada yaşama felsefesini yıllardır tecrübe ediyoruz. Sonuna kadar da evrensel insani hasletlerimizi koruyacağız ve sahipleneceğiz." dedi.
Yıldırım, AK Parti TBMM Grup Toplantısında yaptığı konuşmada, 2017 yılının Türkiye ve bütün insanlığa hayırlar getirmesini dileyerek, acıların ve mutlulukların paylaşıldığı oranda millet olma bilincinin daha da güçlendiğini bildirdi.
Millete güvendiklerini, milletin de devletine, hükümetine güvendiğini vurgulayan Yıldırım, "Daha müreffeh bir Türkiye'ye ulaşmak için yeni yılda canla, başla çalışmaya devam edeceğiz. Demokrasimizi, hukuk devletimizi daha da güçlendireceğiz. Birliğimizi, dirliğimizi, kardeşliğimizi bozmak isteyenler bilsinler ki bunu katiyen başaramayacaklar." ifadesini kullandı.
Başbakan Yıldırım, karanlıktan beslenen terör örgütlerinin Türkiye'nin gün ışığına kavuşmasından rahatsız olduklarını, demokrasi, hukuk ve adaletin güçlenmesinin, vatandaşın devletiyle bütünleşmesinin belirli çevreleri, teröristleri rahatsız ettiğini dile getirdi. Yıldırım, "Ne yaparlarsa yapsınlar yok olmaya mahkumdurlar. 2017, Türkiye'nin terörle mücadelede mutlak bir hakimiyet sağlayacağı yıl olacaktır. Şu aziz milleti hiçbir beşeri güç ayrıştıramadı, bundan sonra da ayrıştıramayacak. Millet olma vasfımızı kimse zedeleyemez. Bin yıllık kardeşlik tecrübemizi, bin yıllık dayanışma ruhumuzu hiçbir alçak girişim bozamaz. İktidarıyla muhalefetiyle terör karşısında dimdik durduk bundan sonra da durmaya devam edeceğiz." değerlendirmesinde bulundu.
HER TÜRLÜ KİN VE NEFRET SÖYLEMİNİ ŞİDDETLE REDDEDİYORUZ
Yıldırım, masum ve savunmasız sivil insanları, mutlu ve güzel anlarında katleden alçakların amacının insanlığa korku salmak, Türkiye'ye zarar vermek olduğuna işaret ederek, şöyle devam etti:
"Bu katilleri aramıza salanlar, bu alçakça eylemleriyle farklı yaşam tarzları, inançlar üzerinden ayrışacağımızı bekliyorlarsa boşuna hevesleniyorlar. Türkiye bir hukuk devletidir. Bu ülkede bütün hayat tarzları, inançlar, bütün düşünceler devletin güvencesindedir. Her türlü ayrımcılığı, her türlü kin ve nefret söylemini şiddetle reddediyoruz. Bizim inancımız açık ve nettir; bir insanı öldüren, bütün insanları öldürmüş gibidir. Bizler çoğulcu demokratik hukuk düzenimizi ve sağlam toplumsal dokumuzu özenle muhafaza edeceğiz. Dünya bilmedir ki bu alçakça saldırılar karşısında millet olarak daha fazla kenetleneceğiz, kaynaşacağız.
Uluslararası toplumdan tek bir isteğimiz, beklentimiz var; terör işinde ikircikli davranışları bir tarafa bırakalım. Hakkaniyetli olalım. Londra'yı, Paris'i, Brüksel'i, Atlanta'yı, Moskova'yı, Berlin'i kana bulayan teröristlerle İstanbul, Kayseri ve Ankara'da masum insanları katledenler aynı örgütlerdendir, aynı kaynaklardan beslenmektedir."
Türkiye'nin yurtiçi ve yurtdışına terör örgütleriyle mücadelesinin amansızca sürdüğünü, karşılarında aynı merkezden yönetilen farklı örgütler bulunduğunu anlatan Yıldırım, Türkiye'nin bugün sadece bir terör örgütüyle mücadele etmediğini, 40 yıldır PKK ile mücadele ederken bunun yanı sıra DEAŞ, FETÖ, PYD, DHKP-C gibi örgütlerle de aynı anda mücadele ettiğini belirtti.
Yıldırım, "Dünyanın hiçbir ülkesinde bir anda bu kadar terör örgütüyle mücadele eden hiçbir ülke yok. Bunun iyi bilinmesi lazım. Bunun sebebi ne? Bunun sebebi; emperyal hayallerin ülkemizin civarındaki komşularımız üzerindeki hesaplarıdır. Suriye'de, Irak'ta son 5-6 yıl içerisinde yaşanan istikrarsızlık, otorite boşluğu terör örgütleri için mükemmel bir ortam oluşturmuştur. Burada en büyük zararı gören ülke de Türkiye olmuştur." diye konuştu.
Terörle mücadelenin sadece yurtiçinde yürütülmesinin yeterli olmadığına dikkati çeken Yıldırım, "Hatay'da, Kilis'te füzeler, roketler düşerken, masum insanlar hayatını kaybederken 'neredesiniz, niye terörle etkin mücadele etmiyorsunuz' diyenler, Fırat Kalkanı ile peşlerine düşüp, kendi inlerinde yok ettiğimiz zaman da 'bizim orada ne işimiz var' diye bas bas bağırıyorlar. Bu bir muammadır, haksızlıktır. Türkiye terörü sadece kendi topraklarında değil, nerede ülkemize, insanlarımıza zarar veriyorsa orada bulup yok etmek kudretine sahiptir. Fırat Kalkanı ile de bunu gerçekleştirmektedir." ifadesini kullandı.
SONSUZA KADAR DA EVRENSEL İNSANİ HASRETLERİMİZİ KORUYACAĞIZ
Başbakan Yıldırım, İstanbul'daki terör saldırısının mekanı ve zamanı dikkate alındığında amacının ne olduğunun çok açık olduğunu belirterek, şu görüşlere yer verdi:
"Bu saldırıyla etnik köken, mezhep temelli ayrıştırmaya, kışkırtmaya yönelik ülkemizde süreç başlatılmak isteniyor. Terörün hayat biçimlerimiz üzerinden bizi ayrıştırmaya yönelik bu provokatif oyunları asla bizim yanıltmasın. Biliyoruz ki bu kirli tuzaklar toplumun sağduyusunu, kardeşliğini hedef alıyor. Caniler ve onları azmettirenler toplumsal barışımızı ve huzurumuzu bozmaya çalışıyorlar. Onlar biliyor ki Ortaköy'de yüzyıllarca cami, kilise, havra hep yan yanaydı, farklı dinden, inançtan insanlar hep birlikteydi. Biz, bir arada yaşama felsefesini yıllardır tecrübe ediyoruz. Sonsuza kadar da evrensel, insani hasletlerimizi koruyacağız ve sahipleneceğiz. Yarınlarımız için hepimiz, 7'den 70'e uyanık olmak mecburiyetindeyiz."
Yıldırım, her türlü ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı söylemin terörün amacına hizmet ettiğine vurgu yaparak, sosyal medya üzerinden yapılan ve terörün amacına hizmet eden kışkırtıcı paylaşımların Türkiye'ye ve vatandaşların kardeşliğine zarar verdiğine değindi.
Sosyal medyayı kullanan gençleri uyaran Yıldırım, "Sosyal medya sorumsuz medya değildir. Sosyal medyada suç niteliğinde yapacağınız paylaşımlar başınıza bela olabilir. Nitekim olmaya başlamıştır." dedi.
Bir kişinin kin ve nefret duygularıyla bilinmesinin, motive edilmesinin kabul edilebilir bir yanı olmadığını ve bunun suç olduğunu belirten Yıldırım, şunları kaydetti:
"Kin ve nefret söylemi, terörü açıkça övmek ve toplumda kargaşayı teşvik etmek gibi faaliyetler hukuk devletinde suçtur, cezai karşılığı vardır. Bu yönde paylaşımlar yapanlara karşı yargı harekete geçmiş, gerekli hukuki işlemler başlatılmıştır. Vatandaşlarımızın ve gençlerin terör örgütünün oyununa alet olmamaları, suç teşkil edecek paylaşımlarda bulunmamalarını özellikle rica ediyorum, istirham ediyorum."
Yıldırım, partisinin TBMM Grup toplantısında yaptığı konuşmada, milletin sağduyusuyla bin yıllık müktesebatın en büyük sermaye olduğunu belirterek, sinsice hamlelere, teröre dimdik ve birlikte karşı çıkılması gerektiğini söyledi.
Kararlı ve sağduyulu tutumu nedeniyle vatandaşlara şükranlarını sunan Yıldırım, "Milli seferberlik bilinciyle el ele omuz omuza verecek, bu alçakların hedefine ulaşmasına katiyen müsaade etmeyeceğiz." diye konuştu.
Terör saldırısı nedeniyle arayarak, mesaj göndererek acıları paylaşan bütün ülkelere ve ülke yöneticilerine de teşekkür eden Başbakan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Terör, sadece Türkiye'nin meselesi değil bütün dünyanın, bütün insanlığın başının belasıdır. Türkiye'nin terörle ortak mücadele çağrısına bütün ülkelerin daha güçlü ses vermesini, cevap vermesini bekliyoruz. 2017 yılı bütün ülkelerin terörle topyekün mücadele konusundaki bilincinin de zirveye çıkacağı bir yıl olmasını diliyoruz."
Yıldırım, 2016'da dünyada ve Türkiye'de zor günler geçirdiğini söyledi. Dünya genelindeki terör olaylarının, küresel ekonomik krizin yanı sıra Türkiye'de özellikle yılın ikinci yarısından başlayarak hiçbir insanın aklına, hayaline gelmeyen birçok olayın kısa sürede yaşandığına işaret eden Yıldırım, bunlardan en önemlisinin 15 Temmuz'da FETÖ tarafından gerçekleştirilen darbe girişimi olduğunu vurguladı.
Gruba katılanların, "Millet bu oyunu bozar" sloganları atması üzerine Yıldırım, oyunu vatanını, milletini ve bayrağını seven 79 milyon vatandaşın bozduğunu belirterek, milletle gurur duyduklarını ifade etti.
"İŞ BAŞINDA MİLLETTEN GÜCÜNÜ ALAN AK PARTİ İKTİDARI VAR"
2016'nın son 6 ayını değerlendiren Yıldırım, şu ifadeleri kullandı:
"Tek cümleyle özetlemek gerekirse şu 6 ay içinde başımıza gelen, pişmiş tavuğun başına gelmedi. 15 Temmuz darbe girişimi, hiçbirimizin öngördüğü bir şey değil. Alçak, sinsi terör örgütü maalesef 17-25 Aralık'ta emeline ulaşamayınca son çareyi hainlik yapmakta gördü. Milletin silahıyla, milletin tankıyla, tüfeğiyle, uçağıyla yine milletin üzerine ateş ederek halkın iradesiyle iş başına gelen Hükümeti ve Cumhurbaşkanı'nı ortadan kaldırmak istedi. Ama hesap tutmadı. Niye tutmadı? Çünkü iş başında milletten gücünü alan AK Parti iktidarı vardı. AK Parti iktidarı ilk günden bugüne kadar bir yandan millete hizmet ederken diğer yandan da vesayet odaklarına karşı amansız mücadelesini vererek bugünlere geldi."
Yıldırım, 2003'ten 15 Temmuz'a kadar 3 defa değişik formatlarda darbe girişimine maruz kaldıklarını, her seferinde de millete, demokrasiye, hukuk devletine güvendiklerini ve bütün darbecileri hayal kırıklığına uğrattıklarını kaydetti.
Cumhurbaşkanlığı seçimi, parti kapatma, yargı darbesi, 17-25 Aralık olayları ve en son 15 Temmuz darbe girişimi ile bir süreç yaşadıklarını anımsatan Yıldırım, bütün bunlar yaşanırken bir yandan da ülkenin ve milletin ihtiyacı olan hizmetlerden asla vazgeçmediklerini aktardı. Eğitimde, sağlıkta, ulaşımda, tarımda bütün alanlarda ülkenin ve insanın yüzünü güldürecek hizmetleri yaptıklarını aktaran Yıldırım, "Hem vesayetle mücadele ettik hem de millete verdiğimiz sözleri yerine getirdik. 2016'da bile dünya ekonomik krizle bunalım içerisinde bulunduğu halde Türkiye, dünyanın en büyük projelerini birer birer hayata geçirdi." değerlendirmesinde bulundu.
Osman Gazi Köprüsü, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Avrasya Tüneli, Ilgaz 15 Temmuz İstiklal Tüneli, Filyos Limanı ve Endüstri Bölgesi projelerini örnek gösteren Yıldırım, şunları söyledi:
"Bütün bu hizmetlerin mutluluğunu maalesef yaşamamızı da engellemeye çalıştılar. Yaptıkları terör faaliyetleri ile bu büyük eserleri gölgelemeye çalıştılar. Ne yaparlarsa yapsınlar, hizmet kervanı yürümeye devam edecek. Hizmetlerimiz devam edecek. Terörle kararlı mücadelemiz de devam edecek. Bütün bu terörün tırmandırılmasının arkasındaki sebep Türkiye'nin terörle mücadelede gösterdiği kararlılığa karşı terör yuvalarını harekete geçiren, onların arkasındaki güçlerin duyduğu rahatsızlıktır. Hangi rahatsızlığı duyarlarsa duysunlar, Türkiye bölgede, hem insanının yüzünü güldürecek muasır medeniyetlerine ulaşacak hizmetleri birer birer yerine getirecek, hem de milletimizin birliğini, beraberliğini, kardeşliğini yok etmeye çalışan bu şer odaklarıyla amansız mücadelesini sürdürecektir. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın."
Yıldırım, AK Parti TBMM Grup toplantısında yaptığı konuşmada, bölgedeki ülkelerle dostlukları artırma, düşmanlıkları azaltma adına çalıştıklarını belirterek, terörü ortadan kaldırmanın yolunun huzur ve güven ile kardeşlik ortamının geliştirilmesi olduğunu ifade etti.
Başbakan Yıldırım, "Irak'ta otorite olmazsa, Suriye'de otorite olmazsa, devlet olmazsa biz güvende olamayız. Onun için işe ilişkilerimizi düzeltmekle başladık. Rusya ile ilişkileri düzelttik, İsrail ile devam eden ilişkilerimizi bir noktaya getirdik. Bununla da yetinmedik, 6 yıldır Suriyede devam eden katliama artık son vermek gerektiğini düşündük, inisiyatif aldık Rusya ile beraber ateşkesin sağlanmasını başardık." değerlendirmesinde bulundu.
Bu ateşkes ortamının Birleşmiş Milletler tarafından kabulünü de sağladıklarını vurgulayan Yıldırım, bütün ülkelerin Suriye'de kalıcı bir barışa adım atmaları için bir zemin oluşturduklarını kaydetti.
Suriye'de yaşanan katliama tek müdahale eden ülkenin Türkiye olduğunu anlatan Başbakan Yıldırım, "46 bin masum insanı ateş çemberinin içerisinden çıkararak onları hayata bağladık, ihtiyaçlarını karşıladık ve onları bağrımıza bastık. Türkiye kendine yakışanı yaptı, bu millet kendine yakışanı yaptı. Bu yöndeki çabalarımız devam ediyor. Şimdi de Irak ile ilişkilerimizi düzeltmek için bir süreç başlattık. Cumhurbaşkanımız, Irak başbakanı ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi, bu hafta içinde biz de bir ziyaret gerçekleştirmek suretiyle Irak'la olan dayanışmamızı, terörle mücadele konusundaki birlikteliğimizi bizatihi ziyaret ederek, göstermiş olacağız." diye konuştu.
Yıldırım, komşu ülkeler ile kardeşlik ve barış içerisinde yaşamanın hem komşu ülkelerin geleceği, orada yaşayanların refahı hem de Türkiye'nin huzuru ve güveni için önemli olduğunu belirterek, "Çünkü enerjimizin, vaktimizin ve kaynaklarımızın terörle israf olmasına artık göz yumamayız. İnsanlarımız geleceğe umutlu, daha güzel bakmak istiyor, bizden daha fazla gayret bekliyor." ifadelerini kullandı.
KOBİ'LERE EK KREDİ İMKANI
Geçtiğimiz ay birçok faaliyeti hayata geçirdiklerini anlatan Başbakan Yıldırım, KOBİ'lerin yaşanan kur dalgalanması karşısında yaşadıkları sıkıntının giderilmesi için bir kredi programını başlattıklarını vurguladı.
Yıldırım, şunları söyledi:
"Nakit sıkıntısı çeken KOBİ'lerimize düşük faizli kredi vereceğiz. KOBİ'ler borçlarını bu kredi ile yeniden yapılandıracaklar. KOBİ'lere Halk Bankası marifetiyle verdiğimiz krediler bunun dışında. Bu tamamen yeni bir şey. 250 milyar hacminde bir kredi imkanı sağladık. Hazineye 25 milyar lira kaynak aktararak bunun karşılığı 250 milyar liralık bir imkanı sağlamış olacağız. Bunu yaparken asla ilave borçlanma yapmayacağız, mali disiplinden de asla vazgeçmeyeceğiz. Amacımız nakit sıkışıklığı içerisinde bulunan, ani kur dalgalanmalarından olumsuz etkilenen esnafımızı, işadamımızı, sanayicimizi rahatlatmak ve 2017 yılı içerisindeki planlarını gerçekleştirmelerini sağlamak."
Başbakan Yıldırım, alınan tedbirin sadece kredi sağlamakla olmayacağı düşüncesi ile hareket ettiklerini ve ilk 3 ay prim ödemelerini almayacaklarını, yılın son 3 ayına kadar ertelemeye gideceklerini bildirdi.
Böylece kaynakların KOBİ'lerin ellerinde kalacağını ve bu kaynakların öncelikli alanlarda kullanılmasının sağlanacağını vurgulayan Yıldırım, "Bu da yetmez dedik ve bir sicil affı getirmeye karar verdik. Bu da yüce Meclis'te bu hafta görüşülecek." ifadelerini kullandı.
10 MİLYAR LİRALIK İLAVE KAYNAK İŞÇİYE, EMEKÇİYE, İŞVERENE AKTARILACAK
Başbakan Binali Yıldırım, asgari ücretin yüzde 10'a yakın bir miktar artığına işaret ederek, asgari ücretin her yıl iki defa arttığını, bu yıl milleti bu işlerle meşgul etmemek adına senenin başında toptan bir artış sağladıklarını anımsattı.
Yıldırım, konuşmasına şöyle devam etti:
"Artık 1 Ocak'tan 31 Aralık'a kadar asgari ücret hep aynı olacak. Vergi dilimi değişti, asgari ücret düştü meselesi de yok. Düşerse farkını Maliye Bakanlığı karşılayacak. Böylece mağduriyetlerin önüne de geçmiş olacağız. Asgari ücretlilerimizin vergiden dolayı kayıplarını önlemiş olacağız. İşverenlerimizin de artan asgari ücretten dolayı gelen ilave yüklerini bu yıl da karşılamaya devam edeceğiz. Bütün bunları üst üste koyduğumuz zaman 10 milyar liralık ilave bir kaynağın hem işçiye hem emekçiye hem de işverene aktarılması demektir. Kaynakları artıralım ve adil bir şekilde paylaştıralımın amacındayız. İmkanlarımız artıkça bunu yapmaktan asla kaçınmayacağız. Kısıtlı imkanlarla ihtiyaçları, öncelikleri gözeterek karşılayabilmenin gayreti içindeyiz."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.