YEŞİLAY UYARIYOR: HEPİMİZ FOMO OLABİLİRİZ!
Türkiye Yeşilay Cemiyeti Başkanı Prof. Dr. M. İhsan Karaman, sosyal medyayı hem bilinçli hem de aktif kullanmanın mümkün olduğunu belirterek, “Bunun için bilinç ve farkındalık en önde gelen tedbirlerdir. İlk olarak özellikle gençlerimize sosyal medyanın sonsuz özgürlük olmadığı gerçeğini benimsetmemiz gerekiyor” dedi.
Yeşilay Dergisi, son zamanlarda adını sıkça duymaya başladığımız bir çeşit kaygı bozukluğu ve “gelişmeleri kaçırma korkusuyla gereksiz yere pişmanlık duyma” davranışı olarak tanımlan FOMO’yu yani, “Fear of Missing Out”, Türkçesi “Gelişmeleri Kaçırma Korkusu” hastalığını ele aldı. Dergide, sosyal medya bağımlılığının artmasıyla birlikte yaygınlaşan FOMO’nun tehlikelerine dikkat çekilerek, yeni bir durum olarak ortaya çıkan bu hastalığın en önemli özelliğinin ise sürekli olarak diğer insanların neler yaptığıyla ilgilenme arzusu doğurduğu ifade edildi.
Hastalık hakkında görüşlerine yer verilen Depresyon ve Anksiyete Uzmanı Psikolog Zeynep Selvili ise bağımlı olup olmama kavramını, şu sözlerle açıkladı: “Bir birey internet-sosyal medya ile ilgili aşırı zihinsel uğraş içerisindeyse, sosyal medyayı aktif olarak kullandığı süre içerisinde duygu durumunda değişiklik oluyorsa (kendini suçlu, mutsuz, ümitsiz hissetme), internet-sosyal medyaya erişiminin olmadığı zamanlarda yoksunluk belirtileri (duygusal ve fiziksel olarak nahoş septomlar) çekiyorsa, internet-sosyal medya kullanımını azaltmak veya bırakmak adına yaptığı tüm girişimleri boşa çıkıyor, başarısızlıkla sonuçlanıyorsa ve en önemlisi internet-sosyal medya kullanımı yüzünden aile ve sosyal ilişkileri, okul, iş hayatı zarar görüyorsa kişinin sosyal medya bağımlısı olduğundan şüphe duyulabilir.”
Aslında kaçan bir şey yok
Yeşilay Dergisi’nde FOMO’yla ilgili görüşlerine yer verilen Yalçın Pembecioğlu da bunun kuşaklarla ilgili bir durum olduğunu belirtiyor. Teknolojiye yeni adapte olmuş yetişkinler için bu durumun çok büyük bir sorun olarak gözükmediğini ifade eden Pembecioğlu, “Yeni kuşak bu dev akış içerisinde şunu çok iyi anladı: Önemli bilgi akışımda zaten karşıma çıkacak. FOMO’ya karşı en önemli panzehir de bu bence. Aslında bir şey kaçırmıyorsun, sen baktığında ne görüyorsan senin için önemli olan da o. Ama sürekli elin telefona gittiğinde sorun başlıyor. Bunun dışında anlık paylaşım uygulamaları (real time social medya) gelişmeleri kaçırma korkusunu yaşatıyor bizlere. Bu uygulamalardaki içerikler, paylaşıldıktan kısa bir süre sonra kendi kendilerine siliniyor. Arkadaşınızın dün paylaştığı komik anı görüp gülüyorsunuz ve geçiyor. Bir daha geri dönüp bakamıyorsunuz çünkü buna gerek de yok, artık bugün olanlara odaklanma zamanı.” diye konuştu.
Sosyal medyayı bilinçli ve aktif kullanmak mümkün
Türkiye Yeşilay Cemiyeti Başkanı Prof. Dr. M. İhsan Karaman, sosyal medya bağımlılarının sürekli akan ve güncelliğini anında yitiren paylaşımlara maruz kaldığını belirterek, “Maalesef insanlarımız da bu akıma kapılmış ve gerçek bilgiyi ayırt edemeyecek, bilgiye ulaşmada kaynak taramasına gidemeyecek bir tembelliğe sürüklenmiştir” dedi.
Sosyal medyayı hem bilinçli hem de aktif kullanmanın mümkün olduğunu ifade eden Karaman, şunları kaydetti: “Bunun için bilinç ve farkındalık en önde gelen tedbirlerdir. İlk olarak özellikle gençlerimize sosyal medyanın sonsuz özgürlük olmadığı gerçeğini benimsetmemiz gerekir. Özellikle eğitim sistemimiz içerisinde teknolojinin doğru ve yararlı kullanımı yanında, mahzurları üzerine de bir bilgilendirme yapmak zorundayız. Bu açıdan başlattığımız Türkiye Bağımlılıkla Mücadele Eğitim Programı (TBM), eğitim sistemindeki büyük bir açığı kapatacaktır. TBM ile her yaş grubundaki öğrenciler, yaşlarına uygun içeriklerle verilecek olan eğitimlerle bağımlılık alanında çok kaliteli bir eğitimden geçmiş olacaktır ki buna teknoloji de dahildir. Yeşilay olarak hayatın her alanında olduğu gibi, sosyal medyanın kullanımında da ölçülü olmayı öneriyor, herkesi daha az istismar ve kötülüğün olduğu bir dünya için mücadele etmeye davet ediyoruz.”
Yeşilay Dergisi Ocak sayısını okumak için tıklayınız.http://www.yesilay.org.tr/yesilaydergisi/Ocak_2015/index.html
Türkiye Yeşilay Cemiyeti hakkında
Türkiye Yeşilay Cemiyeti, 5 Mart 1920 tarihinde merkezi İstanbul’da olmak üzere “Hilâl-i Ahdar” adıyla kurulmuş bir sivil toplum kuruluşudur. Bağımlılıklarla mücadelede Türkiye’yi örnek ve lider bir ülke yapmak vizyonuyla çalışan Yeşilay, çalışmalarında insan onurunu ve saygınlığını temel alan, toplumu ve gençliği ayrım gözetmeden zararlı alışkanlıklardan korumak için çalışan, milli ve ahlaki değerleri gözeterek ve bilimsel metotlar kullanarak tütün, alkol, uyuşturucu madde, kumar ve teknoloji bağımlılığıyla mücadele eden; önleyici ve rehabilite edici çalışmalar yapan bir halk sağlığı kuruluşudur.
Yeşilay’ın Türkiye genelinde 40 şubesi ve 100 temsilciliği bulunmaktadır. Toplumu bağımlılıklardan korumak ve bilinçlendirmek için yaptığı çalışmalar nedeniyle Yeşilay, 1934 yılından bu yana “Kamuya Yararlı Cemiyetler” arasında yer almaktadır.
Yeşilay;
- Birleşmiş Milletler (BM) Ekonomik Sosyal Konsey (ECOSOC )’de Özel Danışmanlık Statüsüne sahiptir.
- Avrupa Alkol Politikaları Birliği (EUROCARE) üyesidir.
- Avrupa Kalite Yönetimi Vakfı (EFQM) “Mükemmeliyette Kararlılık” belgesine sahiptir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.