HABERİNİZ VAR MI; NELER OLUYOR NELER?
Yaşar Eyice / Yeni Vizyon Gazetesi
Gerçekler saklanamıyor...
Bugün bizden daha doğrusu spordan ve kısa adı TSYD olan Türkiye Spor Yazarları Derneği’ndeki gelişmelerden söz edeceğim.
Önce İzmir’i ele alayım:
TSYD İzmir Şubesi’nden son bir hafta içinde iki açıklama yapıldı.
Biri içe dönük, yani benim de 1968 yılında üyeliğe kabul edildiğim ve arada iki kez Yönetim Kurulu üyeliğin yaptığım üyelere, diğeri de kamuya...
TSYD İzmir'den üyelere yapılan davet şöyle idi:
‘Türkiye Spor Yazarları Derneği (TSYD) İzmir Şubesi mensupları olarak, 14 Ekim Cuma akşamı saat 19.30'da Karaca Otel'de ‘Biz bize sohbet yemeğinde’ bir araya gelmeyi istiyoruz.
Tüm üyelerimizi eşleriyle birlikte Genel Başkanımız Oğuz Tongsir'in de katılacağı sohbet yemeğine bekliyoruz. Saygılarımızla...’
Alttaki not ise şöyle:
‘LCV : 12 Ekim 2016 Çarşamba gününe kadar dernek sekretaryasına bilgi verilmesini rica ederiz.’
İstanbul’a İzmir delegesi olarak sayısız gittim.
Son yıllarda ise ‘Gençler gitsin!’ diye delege listelerine alınmayacağımı başkan adaylarına açıkça belirttim.
Benim gibi düşünen birkaç kişi daha çıktı.
Ama nedense birçok kişi isimlerinin yazılmasını istiyor.
Kimler mi?
Basından ve sahalardan kopanlar...
Tabii bu onların bileceği iş ve üyelikleri sürdüğü sürece hakları.
Ancak oy hesabı ile yazılanlar olunca hoş karşılayamıyorum.
Dikkat edilirse Genel Başkan Oğuz Tongsir de yemeğe katılacakmış...
Ne işi olabilir?
Tabii ki oy isteme...
Yoksa ‘Bayram değil, seyran değil eniştem beni niye öpecek?’ hikâyesi gibi...
Az sonra, az önce Ankara TSYD Şubesi’nden gelen mektubu da sizinle paylaşınca, ‘haa’ ya da ‘hııı’ diyerek sakalınızı sıvazlayacağınızı, ya da parmağınızı şakağınıza dokundurarak, ‘Vayy anasını?’ diyeceğiniz umuyorum.
Ben, İstanbul’da, bir İzmirli sarı basın kartlı gazetecinin, Başkan Oğuz Tongsir’in talimatı ile Akhisar Belediyespor maçına alınmayışını hala kabullenemiyorum.
Kendisine ‘Neden?’ diye sorduğumda verdiği yanıtları, İzmir ve İzmirliler için, Genel Sekreter ve bayan personelin yanında söylediklerini, hakaretlerini unutamadım.
İzmirlilerin oylarına ipotek koyduğun belirten sözlerini, ‘İstediğimi seçtirip, istemediğimi seçtirmem, bu binalardan içire bile sokturmam’ diye tehditlerini de...
Dahası var...
Her şeyden önce, 53 yıllık derneğimizin, rozetini değiştirip, Türk Bayrağını çıkartmak istediğini de...
Açımladığına göre birileri FETÖCÜ diye şikayet etmiş, sosyal medyada paylaştığı bir mesajı delil göstermiş, ama savcı ‘hayır’ demiş beni hiç ilgilendirmiyor.
Ama şanlı Türk Bayrağı’nı, kimin etkisi ya da isteği ile yerinden indirmek istemesini hala kabullenemiyorum.
Sonuç olarak tabii ki, Oğuz Tongsir olacağı için, değerli ve saygın meslektaşlarımın yanında olamayacağım.
Yani bu yemekte benim yerim olamaz.
Biz bize olsaydık, koşarak birlikte olmaya giderdim.
Üstelik bu yönetime oy veren bir üyeyim.
Seyahatten döndüm, koşarak kongreye gittim, oyumu verdim ve yine taksi ile ayrıldım.
Sonucu sonradan öğrendim.
Hatta İstanbul’da gördükleri sonucu TSYD’den istifa eden Divan Başkanı Çetin Gürel ile Öcal Uluç ‘Nerde kaldın, seni bekliyorduk!’ diye takılmışlardı.
*-
10 Ekim’de ise şu açıklama yapıldı...
TSYD İzmir Şubesi’nden açıklama şöyle:
‘İzmir Atatürk Stadı’nda 9 Ekim Pazar günü oynanan Karşıyaka-Aydınspor 1923 maçının devre arasında Karşıyakalı sporcu! Behram Zülaloğlu, foto muhabirlerinin bulunduğu kulübeye gelerek Habertürk Gazetesi’nin muhabiri ve derneğimizin üyesi Deniz Biricik’e saldırdı. Herkesin gözü önünde gazeteci arkadaşımıza en ağır küfürleri peş peşe sıralayan söz konusu sporcu! fiziksel saldırıya da yeltendiği sırada takım arkadaşları ve diğer gazeteciler tarafından bölgeden uzaklaştırıldı. Soyunma odasına yöneldikten sonra bir kez daha dönüp çirkin eylemini sürdürmeye ve tribündeki taraftarları tahrik etmeye çalışan Behram Zülaloğlu, performansına ilişkin yaptığı eleştiriyi Deniz Biricik’e saldırmasının haklı gerekçesi olarak gösterdi.
Öncelikle, eleştiri gazetecinin hakkı ve görevidir.
Eleştiriye uğrayan, kişilik haklarına saldırıldığını ya da hakarete uğradığını düşünüyorsa, yapması gereken mahkemeye başvurmaktır, saha içinde kabadayılık yapmak değil. Kaldı ki Deniz Biricik için böyle bir iddia da söz konusu bile değildir.
TSYD İzmir Şubesi olarak Behram Zülaoğlu’nu elbette kınıyoruz.
Ancak bu yalnızca bir ‘kınama açıklaması’ değildir.
Zira bundan önceki örnekler de bize gösterdi ki canı sıkılan yönetici, teknik adam ya da futbolcu, genç muhabirlere saldırmayı öfkesini dışa yansıtmanın en kolay ve en risksiz yolu olarak görüyor.
Dolayısıyla bu sporcuya hem kulübü Karşıyaka'nın hem de Türkiye Futbol Federasyonunun gereken yaptırımı uygulamasını bekliyoruz. Saldırının cezasız bırakılmasının, bunu onaylamak anlamına geleceğine dikkat çekiyoruz.
Spor muhabirleri, spor yazarları dileyenin dilediği gibi üzerine yürüyüp, küfür ve hakaret edebileceği, canı sıkılanın öfkesini çıkarabileceği zayıf halkalar değildir.’
Üyenin hakkını korumak güzel bir davranış.
Bence TSYD İzmir Şubesi böylece rüştünü de ispatlamış oluyor.
Neden mi?
Belki de genç yöneticiler anımsamıyorlardır.
İstanbul’daki Genel Kurullardan birinde, belki de önceki tüzük değişikliğinde şubelerin kesinlikle bildiri yayınlayamayacakları ve yayınlanan bildirilerin TSYD’yi bağlamayacağını geçirmişlerdi.
Ben ‘Olmaz!’ diye itiraz etmiştim.
Kulağıma eğilerek, Anadolu’daki bazı olaylardan söz ettiler...
Bilmem anlatabildim mi?
Ama oradan gelenler genel yönetimde bulunabilirler ve bulunuyorlar...
*-
Şimdi geleyim, Ankara’nın açımlamasına...
Burada belirtmemde yarar var...
Biz İzmir olarak son genel kurula kadar, yani 50 yıldır hep Ankara ve Anadolu ile İstanbul’a karşı birlik oluşturduk.
İzmir ve Ankara, Anadolu şehirlerini de yanlarına alarak İstanbul’da istediği yönetimi ve yöneticileri seçmiştir.
Hatta İstanbul’da desteklenen yönetimlerin içindeki bazı parazıtler silinerek ayıklanmıştır.
Ama son genel kurulda bir şeyler olmuş, şu anki Genel Başkan büyük bir başarı sağlayarak İzmir’i ikiye bölmüştür.
Bu da onun başarı hanesine yazılmıştır.
Ben son zamanlarda belirttiğim gibi delege olmayı ya da yönetimlerde bulunmayı kabul etmediğim için gelişmeleri sadece İzmir’den gidenlerden öğrendiğimi belirteyim.
Tarihte, Osmanlı zamanında Bizans entrikalarını duymuştuk.
*-
Değerli üyelerimiz,
Türkiye’nin seçkin spor adamları;
TSYD camiası ve tüm spor kamuoyunun yaklaşık bir yıldır gündeminde olan bir konuya bugün TSYD Ankara Şubesi olarak nokta koyduk.
TSYD GENEL BAŞKANI OĞUZ TONGSİR’İN DERNEĞİN ETİK DEĞERLERİNE AYKIRI OLARAK TSYD’YE SATTIĞI VE TSYD GENEL MERKEZİ’NİN DE ANKARA ŞUBESİ’NE TAHSİS ETTİĞİ WOLKSWAGEN TİGUAN MARKA 2010 MODEL ARACI İSTANBUL GENEL MERKEZE İADE ETTİK.
Medyada sıkça yer alan, TSYD’nin itibarına gölge düşüren bu konu hakkında çoğunuzun bilgi sahibi olduğunu biliyoruz. Ancak, az da olsa bugüne kadar gelişmelerin uzağında kalanlar için süreci özetlemek istiyoruz:
Ankara Şubesi’nde başkan ve yönetim kurulu ile ihtiyaç duyan tüm üyelerimizin ulaşım ihtiyacı 2005 yılından beri Hyundai marka minibüs ile karşılanıyordu. 250 bin kilometreyi geçen, sık sık arızalanan bu aracın değiştirilmesi için şubeye yeni araç tahsisi edilmesi konusunda TSYD Genel Merkezi ile görüşmeler yapılmış, alınan olur doğrultusunda önce bize verilen limitler dahilinde Ankara’da araç aranmış, o fiyatlara istenilen şartlarda araç bulunamamış, bu durum Genel Merkeze iletilmiştir. Genel Merkezden de bunun üzerine Şubemize 06 TST 43 Plakalı araç tahsis edilmiştir.
Aracın kaskosunu yaptırmak için Ankara Şubesi İdari Müdürü Serhat Çelik görevlendirilmiştir. Şube Başkanımız Kerem Öncel İdari müdürümüz Serhat Çelik’e arabanın kasko değerinin neden beklenenin üzerinde çıktığını sormuş ve araştırılmasını istemiştir. Serhat Çelik bunun üzerine konuyu araştırmış, bunun sebebinin ise Genel Başkan Oğuz Tongsir’in eşi Hazal Tongsir’e ait olarak gözüken aracın daha önce iki kez ciddi kaza yapmış olmasından kaynaklandığını öğrenmiştir. (2012-2013)
Şube Başkanımız Kerem Öncel, İdari Müdüre bu konuyu Yönetim Kurulu üyeleri dahil, kimseyle paylaşmaması konusunda talimat vermiş, ardından da Genel Sekreter Mustafa Yener’i aramış, bu aracı kabul etmelerinin mümkün olmadığını bildirmiştir. Sayın Öncel bu görüşmede Genel Başkanın eşine ait aracın dernek tarafından satın alınmasının etik olmadığını da söylemiştir. Genel Merkez’de yapılan değerlendirmeler üzerine de aracın geri alınacağı ve yeni araç tahsisi yapılacağı ifade edilmiştir.
Aracın değiştirilmesi beklenirken konu medyaya yansımış, TSYD ağır eleştirilere maruz kalmıştır. Eleştiriler üzerine Genel Başkan Oğuz Tongsir aracı önce 10-15 bin TL düşük bedelle derneğe sattığını beyan etmiş, sonra bu rakamı 5-6 bin lira düşük olarak revize etmiştir. Yine önce parayı hiç almadığını, almayacağını da söyleyerek aracı derneğe bağışladığını açıklamıştır. Yakın bir zamanda yaptığı açıklamada ise “araba parasının geri ödeyerek aracı TSYD’ye bağışlamıştır” diyerek önceki açıklamalarını düzeltmek zorunda kalmıştır.
Genel Başkan Oğuz Tongsir ve Genel Sekreter Mustafa Yener medyanın ağır eleştirileri üzerine Ankara Şubesi’nden aracı hemen iade etmemesini (hoş bir deyim değil ama kullanmak zorundayız) yalvarma derecesinde rica etmiş, bu rica üzerine toplanan Ankara Şubesi Yönetim Kurulu da Şube Başkanı Kerem Öncel’in aracın iadesi konusundaki ısrarına rağmen, Genel Başkan Tongsir’in “iyi niyetli olarak, yanlış bir iş yaptığı” inancıyla aracın iadesi için bir süre daha beklenmesine karar vermiştir.
Yönetim Kurulumuzun toplantısında alınan bu karar, Ankara Şubesi üyelerine aynı gün düzenlenen toplantıyla duyurulmuştur.
Ancak, Genel Merkez aradan geçen süreçte sözünde durmamış, araç ile ilgili yöneltilen sorulara da cevap verilmemiştir. Yapılan resmi ve sözlü açıklamalar arasındaki çelişkiler yumağı bir türlü çözülmemiştir.
İlk günden beri yönelttiğimiz “Araç, Yönetim Kurulu’nun hangi sayı ve tarihli kararıyla derneğe satılmıştır. Sayın Tongsir’e ödeme yapıldıysa, ödeme miktarı nedir? Sayın Tongsir bağış yaptıysa, bağış miktarı ne kadardır?” sorularına bugüne kadar yanıt alınamamıştır.
Araç meselesi, TSYD Genel Merkezi ile Ankara Şubesi aracında yaşanan, bugün olağanüstü genel kurul çağrısı yapmamızın temel nedenleri arasında yer almıştır.
Israrla Genel Merkez’den aracın geri alınması, yerine markası ve modeli ne olursa olsun yeni bir araç gönderilmesi konusundaki talebimizin yerine getirilmesini beklerken, Genel Başkan Oğuz Tongsir’in çıktığı Anadolu turlarında, “Yavuz hırsız ev sahibini bastırır” misali, araç konusunu aleyhimizde kullandığını öğrendik.
Sözde araç Şube Başkanı Kerem Öncel tarafından sık sık yurt gezilerinde, tatillerde kullanılıyormuş. Sözde iade et diyorlarmış da, Ankara Şubesi aracı iade etmiyormuş.
Olayı artık öyle bir noktaya getirdiler ki, TSYD tarihine kara leke olarak geçecek şekilde “Şube Saymanı Metiner Erdem’e resmi yazı göndererek, Şube Başkanı Kerem Öncel’in araç kullanımı hakkında Genel Merkez Yönetim Kurulu’nu bilgilendirmesi” istenmiştir. Yani saymanımıza şube başkanımızı jurnallemesi teklif edilmiştir.
Genel Merkeze dolaylı yollardan gitmelerine gerek olmadığı, direkt Şube Başkanına sormaları halinde istedikleri yanıtların verileceği bildirilmiştir. Şube Başkanımız, araç ile hasta olan bir yakınını ziyaret için acil olarak Gökova’ya gitmesi gerektiğini, derneğin kasasından tek kuruş harcanmayacağını şifahi olarak Yönetim Kurulu üyelerine bildirmiş, Yönetim kurulumuz da bu talebe olumlu yanıt vermiştir. Nitekim, 3 günlük Gökova ziyareti sırasında derneğimize tek kuruş masraf yansıtılmadığı gibi, araç deposu full dolu olarak Ankara’ya dönülmüştür.
Şubemizin muhasebe kayıtlarını Genel Merkeze gönderdiği, bu konunun Genel Merkez yöneticilerince çok iyi bilindiği halde dedikodular yapılarak sözde Ankara Şubesinin yıpratılmak istendiğini fark ettik.
Ankara Şubesi Yönetim Kurulu da, “belaltı” olarak nitelendirilecek bu faaliyetlere izin vermemek adına, olağanüstü toplanarak aracın Genel Merkeze iadesine karar vermiş ve bu sabah (12 Ekim Çarşamba) şoförümüz Ebubekir Gürpınar aracılığıyla araç İstanbul’a gönderilmiştir.
Ankara Şubesi 11 yıldır olduğu gibi, bundan sonra da emektar minibüsü ile her türlü ulaşım ihtiyaçlarını karşılamaya devam edecektir.
Son olarak Genel Başkan Oğuz Tongsir’e bir hatırlatma yapmak istiyoruz. Kendisi cebinde araç ile ilgili ekspertiz raporları ile geziyormuş, bu raporların birinde araç için 81 bin, birinde 82 bin, bir diğerinde de 86 bin lira değer biçilmiş.
Sayın Oğuz Tongsir, yine boşuna para harcamışsınız. Ekspertiz için bu kadar para harcayacağınıza, internette sahibinden.com, arabam.com gibi siteler var. Oralara girip baksaydınız, sizin 86 bin TL değer biçtirdiğiniz aynı marka ve modeldeki araçların çoğunun 70-75 bin lira arasında satıldığını görebilirdiniz. Ayrıca, bu fiyata satılan araçların sizin aracınız gibi iki büyük kazasının olmadığını da görür, ekspertizinizi biraz daha makul fiyat belirlemesi için uyarabilirdiniz.
Saygılarımızla...
TSYD ANKARA ŞUBESİ YÖNETİM KURULU
*-
12 / 10 / 2016
SÜPER LİG’DE GOLLERİ DAHA ÇOK YABANCILAR ATIYOR
Milli maçlar nedeniyle ara verilen Süper Lig’de 2016-17 sezonunun ilk 6 haftası sonunda oynanan 54 maçta toplam 140 gol atılırken, bu gollerin 90 tanesini yabancı, 47 tanesini ise yerli oyuncuların attığı belirlendi. 3 golü ise futbolcular kendi kalelerine gönderdiler. Medya Takip Ajansı Interpress’in yaptığı araştırmaya göre, maç başına gol ortalaması 2,59 olurken, atılan gollerin yüzde 66’sını yabancı, yüzde 34’ünü ise yerli oyuncuların kaydettiği tespit edildi.
Gollere yabancı oyuncular damga vurdu
Yapılan araştırmaya göre, bu sezon ilk altı hafta sonunda atılan 137 golü 88 farklı oyuncu filelere gönderirken, bu oyunculardan 53’nün yabancı, 35’inin ise yerli olduğu belirlendi. Bu sezon 18 takımda toplam 236 yabancı futbolcunun top koşturduğu Süper Ligde gol krallığı sıralamasında ilk on futbolcunun 9’unun yabancı olması dikkat çekerken, Beşiktaş’lı Cenk Tosun attığı 5 golle bu listeye giren tek Türk futbolcu oldu.
Yabancıları en çok gol atan takım K. Karabükspor oldu
Bu yıl çıktığı Süper Lig’de ilk 6 hafta sonunda aldığı puanlarla 7. sıraya yerleşen K. Karabükspor’da şu ana kadar takımın attığı toplam 11 golün tamamını 6 farklı yabancı oyuncu atarken, yeni transfer Abdou Razack Traore attığı 5 golle öne çıkan isim oldu. Yeni sezona iyi bir giriş yapan Galatasaray’da İsviçre pasaportu taşıyan Eren Derdiyok attığı 5 golle öne çıkarken, atılan toplam 12 golün 9 tanesini 3 farklı yabancı oyuncu attı. 3 gol ise yerli futbolculardan geldi. Bu sezon Süper Lige çok iyi bir başlangıç yaparak 6 hafta sonunda liderlik koltuğunda oturan M. Başakşehir’in 4 yabancı golcüsünün toplam 8 gol atarak takımlarını sırtladığı belirlendi.
Yerli golcüler arasında Beşiktaş öne çıktı
Süper Ligin ilk 6 haftası sonunda geçen sezonun şampiyonu Beşiktaş’ın bu sezon gol yollarında yerli oyuncuları ile öne çıktığı belirlendi. Beşiktaş’ın attığı toplam 14 golün 10 tanesini 4 farklı yerli oyuncu atarken, Kara Kartalların yabancı oyuncuları ise sadece 3 gol atabildi. Siyah Beyazlı takım adına bir golü ise rakip takım kendi ağlarına gönderdi. Lider M. Başakşehir’in yerli oyuncuları da ilk 6 haftada attıkları 5 golle dikkat çekerken, yerli golcüleri ile öne çıkan diğer iki takım ise 4’er golle Fenerbahçe ve Kasımpaşa olduğu saptandı.
*-
Buca’da amatör kulüplere büyük destek
Başkan Piriştina’dan tesis müjdesi
Buca Belediyesi’nin amatör spor kulüplerine yönelik desteği katlanarak devam ediyor. Buca’da faaliyet gösteren 14 amatör spor kulübüne nakdi yardım toplantısında kulüp başkanlarıyla bir araya gelen Buca Belediye Başkanı Levent Piriştina bir de müjde verdi. Yenigün Mahallesi’nde 13.3 dönüme projelendirilen yeni spor kompleksinin projesini tanıtan Başkan Piriştina, Büyükşehir Belediyesi’nin Evka-1’de, Buca Belediyesi’nin de Yaylacık Mahallesi’nde yapacağı tesislerle Buca’nın 20 yıllık spor tesisi ihtiyacının karşılanacağını söyledi. Başkan Piriştina, törende amatör spor kulüplerine 60 bin liralık nakdi yardım çeklerini de dağıttı.
Buca’da faaliyet gösteren 14 amatör spor kulübü ile Meclis toplantı salonunda bir araya gelen Buca Belediye Başkanı Levent Piriştina Yenigün’de 13.3 dönüm alan üzerinde kurulacak Yenigün Spor Kompleksi’nin müjdesini verdi.
Amatör Spor Kulüplerine kullanımı için inşa edilecek ve içerisinde 1 adet büyük, 2 adet küçük futbol sahası, koşu parkuru, soyunma odaları, hakem odası, kulüp odaları, 550 kişilik tribün ve kafeterya bulunan tesisi, kulüp yöneticilerine anlatan Başkan Levent Piriştina, “Sizler bu kentin dinamiği olan gençler için çalışıyorsunuz. Sizleri kendi ayakları üzerinde durur vaziyete getirmek bizim borcumuz. Mücadelenizde yalnız bırakmayacağız. Şimdi sizler için, amatör sporun kalbi olacak bir tesis kazandıracağız. Tesisin, amatör kulüplere sürekli nakit girişi sağlayıp, hizmetlerini devamlı kılacağına inanıyorum” diye konuştu.
Buca’nın, Yenigün Spor Kompleksi’nden sonra inşasına gelecek yıl Yaylacık’ta başlanacak spor kompleksiyle sporda çağ atlayacağını belirten Başkan Piriştina, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Evka-1’de yapacağı 2 bin 200 kişilik spor salonu ile de Buca’nın 20-25 yıllık spor tesisi ihtiyacının karşılanmış olacağını ifade etti. Yenigün Spor Kompleksi’nin isminin kulüpler tarafından belirlenmesini isteyen Başkan Piriştina, “ Buraya akıtılan paradan çok akıtılan emek ve ter önemli. Tesisin isim babalığını size bırakıyorum” dedi.
Amatör Spor Kulüpleri Birliği Başkanı Kenan Polat, projeden büyük memnuniyet duyduklarını belirtirken, “Yıllarca hiçbir başkandan destek görmedik. İlk defa Levent Başkan yanımızda oldu. İyi ki varsınız” sözleriyle Başkan Levent Piriştina’ya verdiği destekten dolayı teşekkür etti.
Buca Belediye Başkanı Levent Piriştina, amatör kulüplerine yeni spor kompleksi müjdesiyle birlikte nakdi yardımda da bulundu. Başkan Piriştina 14 Amatör Spor Kulübü başkanlarına toplam 60 bin TL’yi bulan nakdi yardım çeklerini dağıttı.
*-
BAŞKAN ÖZBEK: GALATASARAY'IN BELİNİ BÜKEN FAİZLERDİR
Özbek, "Galatasaray'ın belini büken, geçmişten gelen borçlarından dolayı ödediği yüksek seviyedeki faizlerdir. Riva ve Florya projeleri bu kanamayı durduracak" dedi.
*-
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Aşağıdaki sorularımın Adalet Bakanı Bekir Bozdağ tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını saygılarımla dilerim.
Zeynep Altıok
İzmir Milletvekili
Ülkemizde çok sayıda öğrencinin çeşitli gerekçelerle gözaltına alındığı, tutuklandığı ve bunların sonucunda hüküm giydiği bilinmektedir. Bunun yanısıra kendilerinin ve avukatlarının dahi dosyayı görmeden birçok öğrenciye mahkemelerce tutuklama kararları verilerek özgürlüklerinden ve eğitim haklarından mahrum bırakıldığı kamuoyuna yansımaktadır.
Bu çerçevede;
1- Cezaevlerinde kaç öğrenci vardır? Bu öğrencilerin kaçı tutuklu kaçı hükümlüdür? Söz konusu öğrencilerin tutukluluk süreleri ve hüküm aldıkları yılların dağılımı nedir?
2- Cezaevlerinde bulunan öğrencilerin statüleri (lise-askeri lise ve üniversite) ve sınıflarının dağılımı nedir? Bu öğrencilerin kaçının eğitim ve öğretim programlarıyla ilişiği kesilmiştir? Kaçının devam etmektedir? Devam eden öğrencilerin eğitimlerini sürdürdükleri okullardaki sınavlara katılmaları için ne gibi tedbirler alınmaktadır?
3- Tutuklu ve hükümlü üniversite öğrencilerinin, üniversite ve bölümlerine göre dağılımları nedir?
4- Uzun tutukluluk nedeniyle eğitim ve öğretimine devam edemeyen öğrencilerin tutuksuz yargılanmaları için herhangi bir çalışma yapılmakta mıdır? Yapılmakta ise bu çalışmalar nelerdir?
5- Tutuklu ve hükümlü bulunan öğrencilerin yaş ve cinsiyet dağılımı nedir?
6- Tutuklu ve hükümlü öğrencilerin illere ve cezaevlerine göre dağılımı nedir?
7- Tutuklu öğrencilerin davaları hangi mahkemelerde ve hangi tarihlerde yapılacaktır?
8- Her yılı ayrı ayrı belirtmek üzere 2010 yılından bu güne kadar tutuklanan öğrenci sayısı kaçtır? Tutuklanma nedenleri nelerdir? Bu öğrencilerin kaçı hüküm giymiştir?
9- 15 Temmuz’da yaşanan darbe girişimi sonrasında gözaltına alınan, tutuklanan ve hüküm giyen kaç öğrenci vardır? Bu öğrencilerin kaçı asker kaçı sivildir?
10- Uzun tutukluluktan dolayı kaç öğrenci AİHM’e başvuruda bulunmuştur? Bu başvuruların sonuçları ne olmuştur?
*-
Güncel haber
*-
Değerli Basın Emekçisi,
İzmir’de kapatılan üniversitelerle beraber açıkta kalan ve FETÖ ile hiçbir ilgisi/ilişkisi olmayan akademik ve idari personeller 13 Ekim Perşembe (YARIN) saat 12.30'da Alsancak Kıbrıs Şehitleri Caddesindeki ÖSYM binasının önünde basın açıklaması yapacaktır.
Mağduriyetlerinin giderilmesiyle ilgili taleplerini duyuracak olan akademik ve idari personeller, tüm siyasi partilere çağrı yaparak, CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan'ın konuyla ilgili verdiği kanun teklifine destek isteyecek.
Sesini duyurmak isteyen mağdur akademisyen ve idari çalışanların, siz basın emekçilerine ihtiyacı vardır.
İlginiz ve desteğiniz için şimdiden teşekkür eder, iyi çalışmalar dilerim.
Mağdur Akademisyenler Platformu ile doğrudan irtibat için: Özgür Çelik 0541 420 57 02
*-
Avukat Adil Olur…
İzmir Barosu Başkanı Aydın Özcan, emek örgütlerine ziyaretlerini Türk İş 3. Bölge’yle sürdürdü.
Özcan’ı Türk İş 3. Bölge Temsilcisi Süleyman Yıldırım ve Türk İş’e bağlı sendikaların İzmir şube başkanları karşıladı.
15-16 Ekim 2016 tarihlerinde İzmir Kültürpark içerisindeki Celal Atik Spor Salonu’nda yapılacak genel kurul öncesi emek örgütlerini ziyaret eden Aydın Özcan, 2 yıl boyunca yaptıkları çalışmalar hakkında başkanları bilgilendirdi.
Süleyman Yıldırım: “ülkemizin içinde bulunduğu koşullarda barolarımıza ve emek örgütlerine büyük görev düşmektedir. Kurtarıcı beklemek yerine, biz elimizi taşın altına koymalıyız’’ dedi. Süleyman Yıldırım; hukuk, adalet ve demokrasinin tesisinde baroların önemine vurgu yaparak, ziyareti nedeniyle Özcan’a teşekkür etti.
“Atatürkçü tüm örgütlerle görüş alış verişine hazırız”
2016-2018 dönemi için de başkanlığa aday olan Özcan, açıkladıkları 60 projeden 50’sini yaşama geçirmekten, demokratik kitle örgütleriyle bir araya gelerek ortak program oluşturamadığını, önümüzdeki dönem bu konuya önem vereceklerini açıkladı. Cumhuriyetten yana, üniter yapıya sahip çıkan, Atatürk ilke ve devrimlerini savunan tüm örgütlerle ortak etkinliğe ve görüş alış verişine hazır olduklarını söyledi.
İzmir Barosu’nda örgütlü Tez- Koop. İş 2 No’lu Şube Başkanı Caner Fırat, İzmir Barosu ile yaptıkları sözleşmenin Türkiye’ye örnek olduğunu, işçinin devlete ödemesi gereken vergiyi işverenin ödemesi kabul edilerek, vergi dilimlerinin artmasından doğan kaybın önlendiğini, İzmir Barosu çalışanların, 15 yıl çalışma sonrası elde ettikleri yıllık 4 maaş ikramiye hakkının, 3 aylık deneme sonrası tüm çalışanlara verildiğini anlattı.
“Avukatlar hukuk insanı olmalıdır”
Türk Metal İş Sendikası 2 No’lu Şube Başkanı Hayrettin Çakmak, uluslararası şirket işletmelerinde; avukatların işverenden yana tavır alarak, yasaların açıklarından faydalanmalarını sağlayıp, olumsuz tavır sergilemelerine neden olduklarını, avukatların hukuk insanı olması gerektiğini, adil davranış sergilemelerini istedi.
Aydın Özcan, İzmir Barosu avukatlarını, uluslararası işletme avukatı haline getirmek için çalışmalarını yeni dönemde gerçekleştireceklerini, verilecek eğitimlerde bu konuya özen göstereceklerini belirtti.
İşçi önderleri, görüşme sonunda Aydın Özcan’a başarı dileklerini iletti.
*-
Sayın Basın Mensubu;
Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü ile Türkiye Yeşilay Cemiyeti işbirliğinde, ülkemizin en önemli sorunlarından birisi olan bağımlılık çerçevesinde gerçekleştirilecek olan “Bağımlılıklara Karşı Yerel Medya Kapasite Geliştirme Çalıştay Programı”na katılımınızdan onur duyarız.
Deniz DEV
İl Müdürü
EK: Program(1 sayfa)
Tarih: 13 Ekim 2016-Perşembe
Saat: 09:00
Yer: Anemon Fuar Otel (1362 Sokak No: 57 Montrö/Alsancak-İzmir)
*-
Değerli basın mensupları,
Uzun yıllar Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon alanında akademisyen olarak görev yapan Hülya Özlem Şener, artık deneyimlerini Fisio Terapia Egzersiz Eğitim Danışmanlığı merkezinde paylaşacak.
Fisio Terapia açılış davetine katılımınızı diler,
saygılar sunarım.
Tarih: 13 Ekim 2016 (Perşembe)
Saat: 17.00-20.30
Yer: Şair Eşref Blv. No: 66 D: 1 Alsancak/İzmir
0232 232 32 22
0 232 694 47 39
www.fisioterapiaizmir.com
*-
Bornova melodisini arıyor
Bornova Belediyesi, ilçenin tanıtımına katkı sağlamak ve “Bornovalı Olma” ruhunu pekiştirmek için şarkı yarışması düzenliyor. Her yaştan besteciye açık olan “Bornova’nın Şarkıları” adlı yarışmaya 6 Ocak 2017’ye kadar başvuru yapılabilecek.
Bornova Belediyesi, kent bilincini geliştirmek ve Bornova’yı anlatan ölümsüz bir eser ortaya çıkarmak amacıyla “Bornova’nın Şarkıları” adlı bir yarışma düzenliyor. Her yaştan besteci, söz yazarı ve aranjörün katılabileceği yarışmaya başvurular başladı. Katılımcıların en fazla iki eserle katılabileceği yarışmanın son başvuru tarihi ise 6 Ocak 2017 olarak belirlendi. Birinciye 8 bin, ikinciye 5 bin üçüncüye ise 3 bin Türk Lirası’nın ödül olarak verileceği organizasyonda Jüri Özel Ödülü’nün yanı sıra 7 adet mansiyon ödülü de verilecek.
Yarışmaya katılmak isteyen besteciler eserlerini en geç 6 Ocak 2017 saat 17.30’a kadar Fevzi Çakmak Mahallesi No:32’de bulunan Bornova Belediyesi Atatürk Kitaplığı’na teslim edebilirler. Katılımcılar, yarışmayla ilgili ayrıntılı bilgi ve yarışma şartnamesi için www.bornova.bel.tr internet adresini ziyaret edebilirler.
Bornova’nın tarihi, kültürel ve sosyal açıdan önemli bir kent olduğuna vurgu yapan Bornova Belediye Başkanı Olgun Atila “Evimiz olan Bornova’nın değerlerini tanıtmak, bu değerleri ölümsüzleştirmek istiyoruz. Tarihi 8 bin 500 yıl öncesine dayanan ilçemizde yaşayan hemşehrilerimize aidiyet duygusunu aşılamak, “Bornovalı Olma” ruhunu pekiştirmek için müziğin büyüsünden faydalanacağız. Bu kapsamda düzenlediğimiz şarkı yarışmasına tüm bestecileri davet ediyor ve katılacak herkese başarılar diliyorum” dedi.
Fotoğrafaltı:
Bornova’nın Şarkıları yarışması her yaştan bestecinin eserlerini bekliyor.
Bornova Belediyesi Basın Bürosu İletişim Numarası:
Telefon: 0 (232) 999 29 29
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.