Başbakan Binali Yıldırım, Çankaya Köşkü'nde düzenlediği basın toplantısıyla, geçen hafta gerçekleştirilen Ekonomi Koordinasyon Kurulu (EKK) toplantısında alınan kararları paylaştı.
Söz konusu kararların, teknik çalışmaların tamamlanmasının ardından hemen devreye gireceğini belirten Yıldırım, "Reel sektörün, ihracatla uğraşan sektörün sıkıntılarını biliyoruz. Yatırım yapan, üreten, Türkiye'nin değerine değer katan, ihracat yapan bütün kesimlerin yanında olmaya devam edeceğiz. Bu çerçevede bugüne kadar aldığımız tedbirlere ilave olarak yeni bir tedbir daha almış bulunuyoruz. Bunlardan birincisi, firmaların piyasada nakit ihtiyaçları, nakit sıkıntısı var. Bu nakit sıkıntısını rahatlatmak, işlerini genişletmelerini sağlamak hatta istihdamı artırmak için Hazine kefaleti getirmek suretiyle Kredi Garanti Fonunun kefaletiyle 250 milyar liraya kadar bir kredi hacmi oluşturuyoruz." ifadelerini kullandı.
Başbakan Yıldırım, kararın ayrıntılarını şöyle anlattı:
"Piyasada KOBİ'ler, büyük firmalar, ihracat işiyle uğraşanlar yani ekonomimizi ayakta tutan bütün sektörlere, nakit sıkıntısını giderecek ve işlerini düzene sokacak yeni bir kaynak oluşturuyoruz. Önemli bir kaynak yani bugün sıkışıklığı olan firmaların toplam hacminin 40 milyar lira olduğu düşünülürse bunun çok üzerine, 250 milyar liralık yeni bir kredi hacmi getirmiş oluyoruz. Burada ağırlıklı olarak bundan KOBİ'ler yararlanacak yani küçük işletmeler, esnaflar, orta ölçekteki işletmeler yararlanacak, ayrıca ihracatla, ticaretle uğraşanlar da bundan istifade edecek."
KOBİ'LERE İLAVE KIYAK YAPMIŞ OLUYORUZ
İhracat kredilerinde, garanti yani teminatın yüzde 100, KOBİ'lerde yüzde 90, ticari kredilerde ise yüzde 85 uygulanacağını bildiren Yıldırım, "Demek ki KOBİ'ler, istihdamımızın yüzde 65-70'ini, firma sayısı olarak yüzde 98'ini, ihracatımızın yine yüzde 60'tan fazlasını oluşturan KOBİ'lere burada bir ilave kıyak yapmış oluyoruz. Buna da ihtiyaç var. Çünkü bunlar ekonomimizin belkemiğini oluşturuyor. İhracatta niye yüzde 100? Çünkü ihracatçı satıyor, sattığının parasını da hemen alıyor. Çok kısa vadeli bir şey. Orada bir sıkıntı yok." diye konuştu.
Başbakan Yıldırım, şunları ifade etti:
"Bu nasıl olacak? '250 milyar lirayı vereceğiz de böyle bir kaynak oluşturacağız da bunun karşılığı var mı, yok mu' diye hemen soru akla gelebilir. Burada bir kere planlanan dışında bütçe açığını artıracak, yeni borçlanma gerektirecek bir düşünce yok. Bunu bilmekte fayda var. Bu, sadece 2017 bütçesinde ve arızi gelirlerden gelen paralarla karşılanacak. Bütçeden nasıl karşılanacak? Bütçe kalemleri arasında bazı kaydırmalar yapmak suretiyle bunu gerçekleştirmiş olacağız. Birinci ve en önemli tedbir budur. Bu tedbir, iş dünyamıza, üretim yapan tesislerimize, ihracat yapan, yeni iş, aş imkanı sağlayan bütün iş dünyamıza ciddi bir rahatlama getirecek. Hayırlı, uğurlu olsun."
KURUMLAR VERGİSi İNDİRİMİNİ TAM OLARAK UYGULAYACAĞIZ
Yıldırım, ekonomiye ilişkin tedbirler kapsamında, 2017'de özel sektör yatırımlarını daha da teşvik etmek, artmasını sağlamak amacıyla imalat sanayisine yatırım teşvik kapsamındaki projelere artı destek verileceğini bildirdi.
Yatırımın teşvik edilmesinde ciddi bir seferberlik başlatacaklarına dikkati çeken Yıldırım, şunları kaydetti:
"Biraz daha detay verirsek, 2017 yılında yapılan imalata yönelik yatırım harcamaları için yatırıma katkı oranını mevcudun üzerine yüzde 15 daha artırıyoruz. Kurumlar Vergisi indirimini tam olarak uygulayacağız. Sadece o yatırımla sınırlı değil, bütün bu işinin içerisinde bunu kullanabilecek. Gayet güzel aslında biz de mi başlasak? Yani güzel bir iş. Teşvikin tamamını diğer kazançlara uygulama imkanı getireceğiz."
Teşvikin tamamının diğer kazançlara uygulamanmasına ilişkin açıklama yapan Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, "Teşvikin tamamını önceden 5-10 yıla kadar giden indirim tutarlarını yüzde 80'e kadar biz müsaade etmiştik. Şimdi yüzde 100'ünü derhal tüm kazançlarından indirebilecek. Gerekirse aynı yıl tüm kazançlarından indirerek, bir dahaki yıla sarkmayacak, 2017'deki yatırımlarıyla ilgili." ifadelerini kullandı.
Başbakan Binali Yıldırım, 2017'de iş ve istihdamını artırmaya, özel sektör firmalarının maliyetlerini düşürmeye yönelik tedbir geliştirdiklerini belirterek, "Bu bağlamda 2017'de, özel sektörde toplam 500 bin vatandaşımızı İŞKUR'un aktif iş gücü programından yararlandıracağız." dedi.
Yatırıma yönelik inşaat işlerinde KDV iadesi vereceklerini kaydeden Yıldırım, "İnşaat işlerinde yeni bir uygulama, yeni bir kolaylık, ilave bir imkan olarak geliyor." ifadesini kullandı.
Teşviklerin, 2017 yılı için belirlendiğinin altını çizen Yıldırım, KDV ödemelerinin gecikmesine yönelik şikayetler bulunduğunu dile getirdi ve Maliye Bakanı Naci Ağbal'a "Vatandaş adına bu bizim talebimiz." diyerek bunun giderilmesi talimatını verdi.
İstihdamı korumak ve artırmak için tedbir aldıklarını ifade eden Yıldırım, "Yani iş yerleri kapanmasın, onlar kredilerle desteklenecek. İstihdam korunacak ama artırmak için de biz bazı tedbirler alıyoruz." dedi.
PRİM ÖTELEMESİNDE FAİZ YOK
Başbakan Yıldırım, alınan tedbirleri şöyle sıraladı:
"Özel sektör işverenlerinin asgari ücret desteğinden yararlanmalarını, 'esas prim ödeme gün sayısı'na karşı gelecek şekilde 2017 ocak, şubat, mart, üç aylık primlerini 2017'nin ekim, kasım, aralık aylarına öteliyoruz. Yani, ocakta, şubatta, martta sosyal güvenlik primlerini ödemeyecekler. Ne zaman ödeyecekler? Senenin son üç ayında ödeyecekler. Bunu da aynı şekilde ödeyecekler değil mi? İlave yük gelmeden, faiz yürütmeden. Faiz yok.
Burada 'devlete vereceğin parayı sonra verirsin, önce işine harca, acil konularına ayır sonra bize gelirsin, biz bekleyebiliriz ama piyasa beklemez, maaşlar beklemez' diyoruz. Sen vatandaşları, işçilerini çalıştırmaya devam et, bu yükünü, bu yükümlülüğünü daha sonra yerine getirebilirsin. Bunu nasıl sağlayacaksınız? Bu yıl içinde geri döneceği için bir yük getirmiyor. Bunun için hazine ilave bir borçlanma öngörmeyecek."
İşsizlikle ilgili olarak da Yıldırım, "İşsizlikte hafif bir kıpırdanma var. Bunu dikkate alarak önümüzdeki yılın iş ve istihdamını artırmaya, özel sektör firmalarımızın maliyetlerini düşürmeye yönelik bir tedbirimiz var. Bu bağlamda 2017'de, özel sektörde toplam 500 bin vatandaşımızı İŞKUR'un aktif iş gücü programından yararlandıracağız." değerlendirmesini yaptı.
500 BİN KİŞİYE ÖZEL SEKTÖRDE 2017 İÇİN İŞ TEMİN EDECEĞİZ
İşbaşı eğitim programları, mesleki eğitim kursları, girişimcilik eğitim programlarını daha da güçlendireceklerini vurgulayan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu bağlamda 2017'de eğitim programlarını, mesleki eğitim, girişimcilik eğitimi olmak üzere, özel sektörde 500 bin vatandaşımızı İŞKUR'un aktif iş gücü programlarından yararlandıracağız. Bunu özel sektöre sağlıyoruz. Bu çok önemli. İŞKUR, bir program başlatıyor, daha önce toplum yararına çalışma programı vardı, bu programı genişletiyoruz bir anlamda bunu özel sektöre de yayıyoruz ve 500 bin insanımıza özel sektörde 2017 yılı için iş temin edeceğiz. Programın özü, esası bu. Bu işbaşı eğitimi olabilir, mesleki eğitim olabilir, girişimcilik eğitimi olabilir. Dolayısıyla gelecek yıllarda ilave iş gücüne, iş piyasasına hazır hale gelmesini sağlayacağız.
Bu arada 500 bine ilave olarak 100 bin de yine toplum yararına çalışma programına devam edeceğiz, 100 bin vatandaşımıza. Bunu da tabii ağırlıklı olarak Doğu, Güneydoğu bölgelerimiz teşkil edecek ama ihtiyaç yerlerde tabii ki buna da yer vereceğiz."
Başbakan Yıldırım, istihdam programına ilişkin, "Öncelikli olarak katma değeri yüksek olan orta ve yüksek teknoloji sektörlerinde uygulanacak." ifadesini kullandı.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, konuyla ilgili olarak, "Özellikle mevcut istihdamın üzerine artı istihdam koyacak bütün işverenlerimize bu anlamda asgari ücretin yarısı kadarki bir yüklenmeyi biz Bakanlık olarak veya İŞKUR olarak üstlenerek orada artı istihdama 1 yıl süresince yüzde 50, ikinci yıl süresince de yüzde 25 destek vermeyi planladık." açıklamasını yaptı.
KREDİLENDİRME YÖNÜNDEN KOBİ TANIMINI 125 MILYONA ÇIKARDIK
Başbakan Yıldırım, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunca (BDDK), bankacılık sektörünün reel sektöre kredilerini yeniden yapılandırması için yetki ve imkan veren Karşılıklar Kararnamesinin yayımlandığını söyledi.
Konuyla ilgili detaylı bilgi veren Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, "Burada hem karşılıkların düşürülmesi yoluyla yeni kredi imkanları açılması söz konusu bu bir, ikincisi ayrıca genel olarak bütün kredilerin yeniden yapılandırılması yoluyla bankalara bu yetkinin verilmesi suretiyle BDKK tarafından bütün kredilerin yapılandırılması imkanının getirilmesi sağlanıyor. Dolayısıyla ayırması gereken karşılık azaltılınca krediye vereceği para artıyor." açıklamasında bulundu.
Başbakan Yıldırım da, "Kredi yapılandırılmasına imkan vermek için Karşılıklar Kararnamesi ile bazı yükler üzerlerinden alınmış oluyor ve oradan elde edecekleri kaynağı da kredi yapılandırmasında kullanacaklar. Bu bağlamda özellikle KOBİ'lerin maliyetlerinin düşmesi hedefleniyor. KOBİ tanımı da 40 milyon ve aşağısı diye düşünülüyordu kredi yönünden. Şimdi kredilendirme yönünden KOBİ tanımını 125 milyona çıkardık. 125 milyonun altında yeni bir yapılandırma söz konusu olacaksa bunlar KOBİ sınıfı olarak dikkate alınacak ve onun imkanlarından avantajlarından yararlanmış olacaktır." değerlendirmesini yaptı.
Başbakan Binali Yıldırım, reel sektörü desteklemek amacıyla alınan tedbirlerin tamamı için bütçede yapılacak tasarrufların kullanılacağını vurgulayarak, "Mali disiplin var olmaya devam edecek, har vurup harman savurmayacağız, başkaca bir olumsuzluğa sebep olacak bir uygulamaya gitmeyeceğiz. Hesap, kitap yapıldı, bunların ayrıntıları çalışıldı, neyin, nereden yapılacağını biliyoruz. Milletimiz rahat etsin, iş adamlarımız da bu konuda çok emin olabilirler, rahat olabilirler." dedi.
İhracatın arttırılmasına yönelik çeşitli önlemler aldıklarını dile getiren Yıldırım, "Neydi bunlar? 2017 yılında bir önceki yıla göre yaptığı ihracata ilave ihracat yaparsa o, ayrıca desteklenecek. Bunu nasıl yapacağız? Eximbank'ın sermayesini artırıyoruz, Eximbank'ın sermayesi de artmış olunca ihracat destekleri de otomatik olarak artıyor. Mevcut durumda 3,7 milyar sermayesi var, bunu daha da yükseğe çıkaracağız, ihtiyaç neyse o kadar yapılacak." diye konuştu.
"Yurt dışı yükleniciler veya müteahhitlik hizmetlerine yönelik kullandırılan döviz kredilerinde, firmaların yurt içinden sağlayacağı Türk malı ve hizmetlere yönelik kısımda sıfır faiz uygulaması getiriyoruz." ifadelerini kullanan Yıldırım, şunları kaydetti:
"Yani buradan oraya yapacağınız işlerde götüreceğiniz mal ve hizmetler için ayrıca bu kredilerde faiz alınmayacak. Bu faiz farkı da Exim'den karşılanmış olacak. Kredi Garanti Fonu, Hazine tarafından sağlanacak olan fona, kefalet sınırının önemli bir kısmı, ihracatçıya yüzde 100 teminat verilecek. İhracatta teminat miktarı yüzde 100 tamamen Eximbank tarafından karşılanacak." değerlendirmesini yaptı.
Eximbank tarafından kullandırılan kredilerde risk ağırlığını sıfırlamaya yönelik sermaye yeterlilik oranını ve kredileri de artırmış olacaklarını belirten Yıldırım, konuyla ilgili detaylı açıklamanın Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci tarafından paylaşılacağını dile getirdi. Yıldırım, "Amacımız, ihracatımızı çeşitlendirmek, ihracatımızın katma değerini artırmak ve ihracatımızın miktarını artırmak, üç amacımız var." dedi.
Başbakan Yıldırım, "Bilim, Sanayi Bakanlığımızın KOBİ'lere yönelik bir desteği var. Bu destek çerçevesinde mevcut bilançolarını esas alarak, işletmelere ilk 12 ay için geri ödemesiz olmak üzere 3 yıl vadeli 50 bin lira kredi sağlanacak." bilgisini paylaştı.
Başbakan Yıldırım'ın, konuyla ilgili bilgi vermesini istemesi üzerine Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, "KOSGEB'e üye olan küçük işletmelerin 12 ay içerisindeki kredi ihtiyaçlarını karşılamak üzere 50 bin lira vereceğiz, yaklaşık 15 bin KOBİ'nin bundan faydalanmasını bekliyoruz ve biz bunun faizini ödeyeceğiz, KOSGEB'le birlikte bunun faizini biz ödeyeceğiz. İlk 12 ay ödemesiz, toplam 3 yıl geri ödemeli olacak, KOBİ'leri rahatlatmak için." dedi.
Üç yıl boyunca 50 bin liraya kadar faizsiz para vereceklerini söyleyen Yıldırım, son iki yıldaki ödemelerin ise üçer aylık ödeme takvimleriyle gerçekleştirileceğini ifade etti.
Yıldırım'ın bu uygulamadan ne kadar insanın yararlanmasının beklendiğine yönelik sorusu üzerine Özlü, "15 bin KOBİ'nin faydalanmasını hesaplıyoruz ve yaklaşık 750 milyon liralık bir kaynak olacak ve bize bunun maliyeti 15 milyon lira olacak faiz olarak." karşılığını verdi.
TEDBİRLER İÇİN BÜTÇEMİZDE YAPACAĞIMIZ TASARRUFLARI KULLANACAĞIZ
Başbakan Yıldırım, açıklamasını şöyle sürdürdü:
"Reel sektörü desteklemek için aldığımız bu tedbirlerin tamamı için bütçemizde yapacağımız tasarrufları kullanacağız yani mali disiplin var olmaya devam edecek, har vurup harman savurmayacağız, başkaca bir olumsuzluğa sebep olacak bir uygulamaya gitmeyeceğiz. Hesap, kitap yapıldı, bunların ayrıntıları çalışıldı, neyin, nereden yapılacağını biliyoruz. Milletimiz rahat etsin, iş adamlarımız da bu konuda çok emin olabilirler, rahat olabilirler. Sadece tedbirleri almakla da kalmıyoruz, nasıl uygulacağını birebir takip edeceğiz, buradaki bürokratik engelleri de siyasi irade olarak ortadan kaldıracağız, bunu da ayrıca ifade etmek istiyorum."
2017 için yapısal reform uygulamalarını da takvimlendirdiklerini anlatan Yıldırım, "Yıl boyunca hangi yapısal reformları yapacağız, hangi alanda yapacağız, bunların hepsinin listesini yaptık. Bir bir hayata geçireceğiz. Bunları yaparken de tabii vatandaşlarımızla paylaşacağız, paydaşlarımızla paylaşacağız. Diyelim, çalışma hayatına yönelik bir reform yapacaksak bütün taraflarla konuşacağız, ülke gerçeklerini de dikkate alacağız, vatandaşlarımızın da beklentilerine dikkat edeceğiz, bu şekilde yapacağız." değerlendirmesinde bulundu.
VAZGEÇEMEYECEĞİMİZ İKİ ALAN, ADALET VE GÜVENLİK
Bütün alanlardaki reformları gerçekleştireceklerini ifade eden Yıldırım, "Reformların esası devletin bütün alanlardaki belirleyici rolünün, ekonomideki ve diğer alanlardaki belirleyici rolünün sınırlandırılması, vatandaşın birçok alanda rahatça hareket etmesi, devletle olan işinin azaltılması. Özeti bu. Vazgeçemeyeceğimiz iki tane alan var, birisi adalet, birisi de güvenlik. Bu iki alan devlette olacak ve hiçbir şekilde bu alanlarda başka bir reform düşünülmeyecek ama kendi içinde hızlı işlemesi, etkin olması için gerekli tedbirleri alacağız. Diğer alanlarda yapılacak şeyler bütün toplumu ilgilendiren konular." görüşünü paylaştı.
KAMU BANKALARININ KAMUDAN MEVDUAT ALIMINDA STANDART GETİRİYORUZ
Başbakan Yıldırım, geçen hafta imzaladığı genelgeye göre kamu bankalarının aralarında para toplarken yarış yapamayacaklarını ifade ederek, kamu paralarının genellikle kamuda tutulduğunu anımsattı.
Kamu bankalarının hem kendi aralarında hem de özel bankalarla bu konuda yarışa girdiklerini söyleyen Yıldırım, şöyle devam etti:
"Buna gerek yok' dedik. Bu paralar ne kadar yüksek maliyetli toplanırsa kredilendirme, reel sektöre aktarılması da o kadar pahalı oluyor. Burada Hazine çalıştı, bir sınır geldi, yüzde 7,5'i geçmeyecek. Kamu bankalarının kamudan mevduat alımında standart getiriyoruz, yüzde 7,5 diyoruz. Diyoruz ki 'Sizin işiniz faizcilik değil, daha çok kar etmek değil, aldığınız paraları reel sektöre, üretime, ihracatı artıracak projelere aktarmak'. Bunu da uygulamaya soktuk, bu ne getirecek? Dolaylı olarak tabii daha düşük faizle kaynağa eriştiğiniz için bankalar verecekleri kredilerde de ona göre maliyetlerini azaltacaklar.
Geçen gün mesela iki bankamız, Ziraat ve özel bir banka, TOBB ile beraber bir kaynak oluşturdular, 500 milyon bir kaynak koydular. Faizi de KOBİ'lere vermek için 9,90'a indirdiler. Yıllık faizi ve oradan 5 milyar dolayında ilave bir kaynak oluşturdular. Ümit ederim ki bu uygulama da kamu bankalarının kullandıracakları kredilerin maliyetine aynı oranda, oranları düşürerek yansımasına sebep olacak."
Başbakan Binali Yıldırım, "Kamu, devlet olarak 2017'de muazzam bir tasarruf yılı olacak. Çok ciddi tasarruflar yapacağız, bunun da tüm detaylarını çalıştık. Önceliği olmayan harcamalar, yeni bina alma, yeni araba alma vesaire gereksiz masraflar yapılmayacak." dedi.
Döviz piyasalarında yaşanan dalgalanmaların ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da çağrısıyla milletin sorumluluk üstlenerek ellerindeki dövizleri bozdurmaya başladığını belirten Yıldırım, şöyle devam etti:
"Ciddi anlamda milli paramıza yönelme oldu. Bunun için teşekkür ediyoruz. 'Vatandaşlarımızın bunu tek başına yapması yetmez' dedik. Biz de kamuda bir dizi önlemler aldık. Devletin kurumları mecbur kalmadıkça döviz üzerinden sözleşme yapmayacak. Dış sözleşmeler, mecburiyet olanlar hariç ama genelde mecbur değilse döviz üzerinden sözleşme yapmayacak. Bunun yanında yapılmış bütün sözleşmelerden mümkün olanları Türk lirasına dönüştürülecek. Bu şekilde uygulamalar da başladı. Hatta bazı kamu kuruluşları da dövizlerini Türk lirasına dönüştürdü. Bunlar de güzel gelişmeler. Kısa vadede bu şekilde 10 milyar dolar civarında kaynak yerli paraya geçti.
Bunun anlamı şu, piyasanın diğer ihtiyaçları olan döviz imkanına da bir takviye yapıldı. Bu uygulama bundan sonra da devam edecek. Önce milletten bir şey isterken kendimiz ne yapıyoruz ona bakmamız lazım. Kamu, devlet olarak 2017'de muazzam bir tasarruf yılı olacak. Çok ciddi tasarruflar yapacağız, bunun da tüm detaylarını çalıştık. Önceliği olmayan harcamalar, yeni bina alma, yeni araba alma vesaire gereksiz masraflar yapılmayacak. Fuzuli yere seyahatler, bunlardan kaçınacağız. Bir anlamda vatandaşlarımızdan bir şey isterken, 'Haydi dövizini bozdur, ülkene, ekonomine omuz ver' derken, önce devlet kurumları olarak bizim elimizi taşın altına koymamız lazım. İnşallah bu aldığımız tedbirler, semeresini kısa sürede verecektir."
Yıldırım, teşvikler ile tedbirlerin birbirine karıştırılmaması gerektiğinin altını çizerek, "250 milyar liralık kredi hacmi oluşturuyoruz. Bu para zaten var piyasada, para var da verilmiyor. Neden verilmiyor? Finans sektörü yeterli emniyet tedbiri görmek istiyor. 'Ben daha fazla açılırsam, bu dalgalanma da devam ederse zora girerim' diye vermiyor. Biz diyoruz ki 'ver kardeşim, teminatı biziz'. Yani Kredi Garanti Fonu veriyor. Bizim teminat vermek için bir karşılık ayırmamız lazım. Onu da söyledim. 25 milyar lira. Diğer kalemlerde de daha az olmak üzere, bir kısmı bütçe içerisindeki kalemlerden kaydırılacak yani bunların yapılması için biz ilave bir borçlanma yapmayacağız. Onu yaparsan zaten kıymeti yok ki. İlave borçlanma yapmadan karşılık ayırma bu, işin püf noktasıdır. Bunu da sağlayacağız. Yani miktar 25 milyar liradır. 3 yıllık bu kredi maliyeti için 17,5 milyar liralık bir karşılık gerekiyor." diye konuştu.
MERKEZ BANKAMIZIN DA ELİ KOLU BAĞLI DEĞİL
Bir basın mensubunun, 250 milyar liralık kredinin ödenmemesi halinde bu paranın devlet tarafından mı ödeneceğini sorması üzerine Yıldırım, şu yanıtı verdi:
"1 trilyonun üzerinde kredi var da bunların hepsi muaccel değil. İşler yolunda gidiyor. Bu olası dalgalanmalardan etkilenmeler olabilir diye biz devlet olarak, 'kardeşim sizin burada 250 milyar lira rezerviniz var, bunlarla ilgili teminat bize ait' diyoruz ama sorunlu kredilerin oranına baktığımız zaman bizim ayırdığımız miktarın çok altında, yüzde 3,5. 35-40 milyar liralık bir paradan bahsediyoruz. Biz en kötü senaryoya göre hareket ediyoruz ve bu kaynağı ayırıyoruz. Dolayısıyla orada herhangi bir sıkıntılı durum yok."
Başka bir soru üzerine döviz kurundaki dalgalanmalara değinen Yıldırım, "Kurlar birkaç gündür iniş trendindeydi. Bu ufak tefek inişler, çıkışlar küresel şartlar nedeniyle olabiliyor. Bunlar geçici şeyler, bizim tedbirlerimiz ise orta ve uzun vadeli. Bu arada Merkez Bankamızın da eli kolu bağlı değil. O kendi kapsamında, kendi kapasitesinde icap eden tedbirleri her zaman alabilir. Bu bizim hükümetimizin aldığı tedbirler. Dolayısıyla bunun da böyle bilinmesinde yarar var." diye konuştu.
Söz konusu tedbirlerin gelecek yıllarda vergi olarak vatandaşın karşısına çıkıp çıkmayacağının sorulması üzerine Yıldırım, şunları söyledi:
"Vergi artışı falan yok. Vergi artışı olsa bunları niye konuşuyoruz. Bir elinle ver, öbür elinle geri al. Derdimiz o değil ki. Bu sıkıntıda hep veren taraf olacağız, alan taraf değil. Onlar işlerini düzeltecek, yoluna koyacak tekrar hıza geçince zaten vergilerini verecekler. Harcamaları tabii kısacağız. Şu anda miktar veremem ama önemli olan bu konudaki kararlılığımızdır. İstihdama mecbur kalmadan kamuya personel almayacağız, yeni bina almayacağız. Fuzuli masrafları yaptırtmayacağız. Mükerrer işlerin önüne geçeceğiz. Bunlar çok ciddi tedbirler. Bunların detayları üzerinde de arkadaşlarımız çalışıyorlar."
Toplantıya katılan Maliye Bakanı Naci Ağbal, kamunun yeni yılda personel alım planlamasından bahsederek, "Bütçe kanununda açıktan atama kontenjanı olarak 5 bin sayısını belirledik ama özellikle güvenlik, yargı alanında alınacaklarla dahil yaklaşık 60 bin personel zaten planlandı ama burada daha çok yargı ve güvenlik personeli var." bilgisini verdi.
Bakan Ağbal'ın sözlerinin ardından Yıldırım, "Bunlar dışında acil ihtiyaçlar için belirlediğimiz rakam 5 bin. Bunun üzerine daha fazla personel istihdamı söz konusu olmayacak. Bütün bunlar Başbakanlık tarafından koordine edilecek. Mevcut eldeki personelin ihtiyaç fazlalarını, ihtiyaç olan yerlere kaydırmak suretiyle buradaki açıkları da kapatmış olacağız." ifadelerini kullandı.
KOBİ'LERE SAĞLANACAK KREDİLER
KOBİ kredilerinde önceliklerin hangi sektörde olacağına yönelik soruya, Başbakan Yıldırım, ağırlıklı olarak gerçek sektör olarak nitelendirilen imalat sektörünün destekleneceğini belirtti.
KOBİ'lere verilecek kredilere ilişkin soru üzerine Başbakan Yıldırım, konuyla ilgili açıklamada bulunması için Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek'e söz verdi.
Açıklanan paketin en önemli unsurunu reel sektöre krediye erişim desteğinin oluşturduğunu dile getiren Şimşek, şunları söyledi:
"Şu anda takibe düşen alacak oranı son derece düşük sistemde. Biz Hazinenin riskini yüzde 7 ile sınırladık. Dolayısıyla diyelim ki önümüzdeki birkaç yıl içinde, belki yılbaşında düşecek maliyet yani 4 - 4,5 milyar lira olur, belki daha az olur. Değerli Başbakan Yardımcımızın dediği '17,5 milyar' teorik, maksimum birşey. Önümüzdeki üç yıl içerisinde gelebilecek maksimum.
Bankalar krediyi verecek, biz kefil olacağız, kefaletin sınırları var ama batık olması halinde de Hazinenin üstleneceği üst limit, toplam kredilerin yüzde 7'sidir. Bu sistemi daha önce kamuoyuyla paylaştık. Kredi garanti portföy sistemi oluşturuyoruz, bankalarımızla da konuştuk. Bu rakamları o çerçevede değerlendirmek lazım. O nedenle aslında bütçe kalemleri arasında kaydırarak, bir miktar tasarruf yaparak yıllık belki 4,5-5 milyar lira civarındaki bir yükü çok rahat bir şekilde ilave borçlanma olmadan, bütçe açığına gitmeden yönetmemiz mümkün."
Hesaplarını en kötü duruma göre yaptıklarını aktaran Başbakan Yıldırım, "İlla batacak, edecek diye bir şey yok ama oldu ki öyle bir şey oldu, elimizde de tedbirimizin olması lazım." ifadesini kullandı.
YURT DIŞINDAKİ VATANDAŞLARIN TASARRUFLARI
Yurt dışındaki vatandaşlara tasarruflarını Türkiye'ye çekmeleri yönünde çağrısının olup olmadığına ilişkin soruyu da yanıtlayan Yıldırım, şunları söyledi:
"Tabii böyle bir çağrı var, Varlık Barışı var mesela. Bu Varlık Barışı'nın en güzel sonucu bu. Diyoruz ki dışarıda paranız varsa zaten rahat bırakmıyorlar bazı ülkeler 'nereden geldi, nereden gitti' üzerine yatmak için her türlü numarayı çekiyorlar. Onun için onlar biraz daha sıkıştıracak. Vatandaşlarımız gelsin buraya, emin ellerde memleketine parayı, vergi de yok, getirip parayı buraya yatırsınlar. Onların alın teriyle, göz nuruyla elde ettikleri kaynaklar memleketimizde işe, aşa, istihdama, Türkiye'nin büyümesine dönüşsün. Bu sadece bir çağrıdır tabii, bunu zorlayacak bir şey yok. Aynen döviz ve altında sayın Cumhurbaşkanı'mızın vatandaşlarımıza yaptığı çağrı gibidir. İnşallah bunun da vatandaşlarımız arasında olumlu yankı bulacağını düşünüyoruz."
Söylemlerin, "Ne varsa getirin, sıkıntımız var" anlamına gelmediğini vurgulayan Başbakan Yıldırım, "Bu, vatandaşımızın buradaki duyarlılığıdır, buna minnettarız, şükranlarımızı sunuyoruz. Vatandaş ihtiyaç olduğunda en önce durumdan vazife çıkaran kesim oluyor." diye konuştu.
Başbakan Yıldırım, bunun örneğinin 15 Temmuz'da yaşandığını, ekonomide ihtiyaç olduğunda meydanlara yine vatandaşın indiğini belirterek, millete şükranlarını, minnetlerini sundu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.